Henna
2 gün sonra...
Arsel hala bana karşı mesafeli ve soğuktu. Genellikle tüm zamanını kütüphanede veya odasında geçiriyordu ve bu süre zarfı boyunca çok nadiren karşılaşmıştık. Aeron'sa dibimden ayrılmıyordu. Mesafe koymuş olsada tapınakta bile güvende olduğumu bilmek istemesi su serpiyordu içime, hala beni düşünüyordu en azından. Ne yazık ki vampir dürtüleri uykularımıda aldığı için elimden uyuyamıyordum da. Odada tek ışık olmamasına rağmen herşeyi görebilmek ilk zamanlarda garibime gitsede artık alışmıştım. Başımı yavaşça yorganımın içinden uzatıp saate baktım, gece yarısını çoktan geçmişti.
Aeron'la göz göze gelince kaşlarını kaldırıp bana doğru baktı. "Evet sorun nedir, yine mi tuvaletin geldi yoksa?" adamı yıldırmıştım kabul ediyorum ama biraz daha burda kalırsam sıkıntıdan patlayabilirdim. Size güzel birde müjdem var dostlarım dişlerim... Evet onlar çıkmıştı, gözlerim doğal rengine tekrar kavuşmuştu ve ben artık normal görünüyordum.
"Hayır Aeron." diyerek itiraf ettim yatakta oturma pozisyonuna tekrar gelerek. "Arsel'in yanına gitmek istiyorum."
"Bu kez başını fena halde belaya soktun Henna ama." hafif saçlarını karıştırıp muzipçe güldü. "Sanırım bir kereliğine göz yumabilirim. Kütüphanede ve oldukça öfkeli, gazabını umarım sana boşaltmaz." elimi tutup yataktan kalkmama yardım eden muhafıza bakıp gülümsedim. Aeron kesinlikle iyi bir adamdı. Teşekkür ettikten sonra koşarak merdivenlere yönelip aşağı indim. Ve tekrar bir kat daha aşağı. Kokusunu hissedebiliyordum, çevirdiği kitabın yapraklarının hışırtısını ve kımıldanan dudaklarından dökülen o özlediğim sesini işitebiliyordum. Kızsa bile buna razı olacaktım çünkü onu çok özlemiştim.
Kapıda dururken geldiğimi farkettiğine adım gibi emindim. Gergin olduğum için biraz bekleyip yutkundum. Ellerim ayaklarım titriyordu, korktuğum için değil onu göreceğim için. "Daha ne kadar kapıda dikilmeye devam edeceksin?" diye sordu ifadesiz bir sesle. En azından öfkeli değildi. "Geleyim mi?" diye sordum sesimin titrememesine özen göstererek.
"Gelme desem bu kararını değiştirecek mi?"
"Hayır."
"Öyleyse gelme." aldığım cevapla iç geçirip yüzümü buruşturdum. İçeri girecek cesareti neden bulamıyordum kendimde. Ne kapıdan içeri girebiliyordum, nede vazgeçip odama gidebiliyor. Yalnızca kapısında öylece dikildim. Ardından kapı pat diye açılınca bir çift okyanus mavisi göz karşıladı beni. Ağzımı açmaya fırsat bulamadan dudakları dudaklarıma kapanmıştı çoktan. "Çok özledim seni Henna." dedi ufak bir nefes alıp öpmeye devam ederken. Büyük bir açlıkla beni öpen adama karşılık vermem kaçınılmazdı. Ellerini sırtımda sabitleyip beni içeri sürükledi ve ayağıyla kapıyı kapattı. Sırtım duvara yaslanmıştı, bedenimi öyle sıkı tutuyordu ki kemiklerimin acısıyla küçük bir inilti kaçtı dudaklarımdan. Ancak bu bile onu durdurmaya yetmemişti. Yavaşça kazağımın altından ellerini tenime değdirdiğinde irkildim ancak kaçmak istemiyordum. Ondan uzaklaşmak istemiyordum.
Ellerimi saçlarına geçirip okşadım. Aklımdan ne geçiyordu Tanrım! Tüm kontrolümü kaybetmiştim. Arsel biraz geri çekildiğinde ikimizde nefes nefeseydik. "Daha fazlası olursa duramayacağım." diye fısıldadı yüzüme. Serin nefesi yüzüme dokunarak saçlarımın arasında kaybolup gitti. Cevap veremedim. Bir süre durup nefeslerimizin düzene girmesini bekledikten sonra gözlerine baktım. "Beni affettin mi?" diye sordum mırıldanarak. Cevap vermedi. Güzelim biçimli kaşlarını kaldırarak yüzüme bakmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTANT PRENS #wattys2017
VampireKapak Tasarımı: nursu_cugalir Dünya, vampirlerin ataları olan Kademalar tarafından yönetilmektedir. Saf kan vampir prensler tahta geçmek için rekabet halindeyken Prens Arsel, zihin algıları tamamen kapalı insan Henna'yı farkeder ve içten içe aşık ol...