Henna
Kalbim korkuyla çarpıyordu ve ayaklarımla aynı oranda hızlı bir tempo tutturmuşlardı. Tanrım! Bu gerçekten Arsel' miydi yani? Benim kusursuz kibirli prensim karşımda korkunç bir yaratığa dönüşmüştü.
Kafamdan o manzarayı silmeye çalıştım. Yeryüzüyle tapınağı ayıran kalın metal kapının önüne yaklaşınca yavaşlayıp durdum. Yanaklarımı ıslatan gözyaşlarım görüşümü zorlaştırdığından elimin tersiyle gözyaşlarımı silip burnumu çektim. Tek istediğim o saçma sapan kıyafetler dışında güzel renklere ve şık detaylara sahip elbiselerdi ve şu olanlara bak.
Şımarıklık mı yapmıştım yoksa? Ama Arsel.. Öylesine korkunçtu ki, hatırlamak bile göğüs kafesimin üstüne ağır bir baskı yapıp nefesimi daraltmaya yetiyordu. Sert bir tekme savurduğum kapı milim oynamasada acıyla inledim. Bu lanet kapı çok sağlam ve ağırdı bense onu açamayacak kadar çelimsizdim. Soğuk basamaklardan birinin üstüne oturup dizlerimi karnıma doğru çekip üstüne çenemi koydum ve ellerimle bacaklarımı sardım. Bu oturuştan annem nefret ederdi. Benim güzel annem nasılda özlemiştim onu.
Ruhumun derinlerine kadar hissettiğim önemsenmemişlik duygusu kalbimi hırpalıyor ve içsel savaşlarımda kaybeden kendim oluyordum. Neden arkamdan gelip beni durdurmuyordu ki sanki. Derin bir iç çektiğimde kalın kapının gürültüyle açıldığını farkedip ayağa fırladım. Aeron'un ortamın karanlığına rağmen keskin yüz hatları kendini ele vermişti. Başımı öne doğru eğip aralık kapıdan dışarıya çıkmak için yürüdüğümde bileğimden tutup beni yakaladı.
"Nereye gidiyorsun Henna, bu saatte üstelik. "
"Biraz hava almak istiyorum, Arsel'in haberi var." attığım bu yalanı farketmemesi için içimden dualar ediyordum ve dikleştirdiğim sırtımla kendinden emin bir duruş sergilediğimi farzettim. Yüz ifadesini göremesemde o vampirlere has keskin duyularıyla benim yüzümü en ince ayrıntısına kadar görebiliyor olmalıydı. Attığım yalana destekçi olması için bir sonraki yalanımı sıraladım. "Vasilia'da gelecek, ben ondan önce çıkıp kapıda bekleyecektim ama şansa seninle karşılaştık. Görüşmek üzere Aeron, biraz temiz hava almak istiyorum."
"Pekala." sesi şüpheci çıksada beni bırakacağa benziyordu. "Prens için çok değerlisin Henna bunun farkına var ve tadını çıkar."
Yaa ne demezsin! Diyen iç sesimi susturduktan sonra kapıya ilerleyip kendimi dışarıya ulaştıracak merdivenlere attım. Arsel'in verdiği sırtımdaki pelerin ona rahatlıkla olmasına rağmen bana çok uzundu ve yerleri süpürüyordu. Yeryüzüne ulaştığımda artık yavaş yavaş sonuna geldiğimiz Eylül ayının serin havası tenimi yalayıp geçmiş ve soğuktan titrememe sebep olmuştu.
Son basamağıda adımlayacağım sırada ayağıma dolanan pelerin yüzünden suratım tozlu yolla buluşmuş ve canım yanmıştı. İstem dışı küçük cılız bir çığlık attığım yolda tepetaklak yere yapışmıştım. İçimden kendime söverek tekrar kalkıp üzerimi silkeledim.
Etrafıma kısa bir bakınmanın ardından yönümü talim etmiş ve sonrasında göz kararı tahmin yürüttüğüm evimize ulaşan sokağı adımlayarak yola koyuldum. İçimdeki izleniyor olma iç güdüsünün iyiden iyiye günyüzüne çıktığını hissedince arkamı dönerek gerileri kontrol ettim. Siyah kapişonlu biri tam arkamda duruyordu. Kadın veya erkek olduğu belli olamayacak derecede kendini iyi kamüfle eden yabancı yaklaşıp hızlı bir hareketle arkama geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTANT PRENS #wattys2017
VampireKapak Tasarımı: nursu_cugalir Dünya, vampirlerin ataları olan Kademalar tarafından yönetilmektedir. Saf kan vampir prensler tahta geçmek için rekabet halindeyken Prens Arsel, zihin algıları tamamen kapalı insan Henna'yı farkeder ve içten içe aşık ol...