Elçin'in mailinden sonra iki gün geçmişti... Buğra'nın gözü telefonda benim gözüm ise Buğra'nın ağzındaydı. Her gün Buğra'nın evine gidiyordum. Aya'yla beraber vakit geçirip beraber yemek yiyorduk. Yusuf da iş çıkışı bize katılıyordu. Onlarla beraberken kendimi çok iyi hissediyorum. Buğra güç Yusuf ise huzur veriyor bana.
Aya'nın gün gün değiştiğini görüyorum. Türkiye'ye geldiğinden beridaha güçlü duruyor. Gözlerinin içi gülüyor. Artık daha dolubakıyor gözleri, daha mutlu görünüyor. Sanırım artık hepimiz alıştık onun varlığına.
Buğrave Yusuf'la akşam yemeği yerken (Siz de diyeceksiniz ''ne çok yedin be Eylül'' haklısınız tabi. Günümün büyük birbölümü yemek yemekle geçiyor diyebilirim.) Elıf ve Onur geldi.Beraber yedik, Aya'yla vakit geçirdik. Daha sonra hava henüz kararmamışken Buğra Futbol topu çıkardı. Gözlerimin içi parladı topu görünce! O kadar uzun zaman olmuştu ki top oynamayalı ! Hemen Yusuf'a baktım, o da bana bakıyormuş zaten.Hemen oturduğum yerden kalkıp topun olduğu tarafa ilerledim.Onur'la Buğra'ya karşı Yusuf'la ben. Hemen taşlarla kaleyi kurduk, Elif'in düdüğü çalması ile maça başladık. Arada Aya'ya bakıyordum, çok mutlu görünüyordu. Alkış bile tuttu bize ❤
Oakşamı ''son golünüz sayılmıyor'' ''maç bittikten sonra attınız''; ''hayır sayılıyor''; ''hayır sayılmıyor'' sözleriile bitirdik.
Yusuf'unbana evlilik teklifi yaptığı mahallemizde duyuldu. Ve artık herkes ''düğün ne zaman'' dercesine bakmaya başladı.
Birsabah kalktım kahvaltı yapıyorduk annemle:
- hazır mısın?
-Neye hazır mıyım? Bir yere mi gidecektik?
-Eh gitsek iyi olur
-nereye?
Kocaman gözlerle anneme bakıp bir açıklama bekliyordum. Meral teyze annemi aramış ve ''hayırlı bir iş için müsait olduğunuz zaman size gelmek istiyoruz'' demiş. Bunu duyunca kalbim durdu sandım. Ağzından ''oha'' çıktı çıkacaktı az kalsın :D
Buhafta sonu bize gelecekler. Annem üç gün önceden başladı... Hereve girdiğimde ''az gez de bana yardum et da, benu değil seni istemeya gelirler'' diyor. Annem benden daha heyecanlı görünüyorresmen. Ben zaten babamın evet diyeceğini ve zorluk çıkartmayacağını bildiğim için hiç stres yapmıyorum. Yapmalımıyım ya? Yok canım. Hayır diyecek hali yok ya. Var mı? Yok,yok. Daha neler :D
Bizimkilerle buluştuktan sonra Yusuf beni eve bıraktı. Bizim evin yanındaki çocuk parkında durduk. Hava henüz kararmamıştı, çocuklar sağasola koşuşturuyor, gülüşleriyle etrafa neşe saçıyorlardıresmen!
Beni tanıyan çocuklar selam verip oyunlarına devam ettiler biz ise birbanka oturup onları izledik. O kadar saf ve temizler ki... insanıniçi bile neşe doluyor. 23 Nisan şiiri okuyasım geldi :D
-En az 3
-Efendim?
-En az 3 çocuk isterim
-Birde en az? Oldu canım
-Tamam anlaştık
-Ya hayır anlaşmadık efendim! 2 tane yeter : bir kız bir oğlan
-madem 2 tane olacak ikisi de kız olsun
-ben oğlan da istiyorum. Senin gibi kocaman siyah gözlerle baksın bana... Dünyanın en şanslı annesi olurdum galiba
Yusufsöze girecekken bir çocuk topunu bizim oturduğumuz yere atıncatopa odaklandı ve söze giremeden kalkıp topu çocuğa atmadan öncedizinde sektirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Eylül sabahı
RomanceBir Eylül sabahı; ''Çünkü herkesin siyah bir denizi vardır...'' Karanlık bir cukurda yapayalnız kalmış gibi hissettiğim günler oldu. Denizin mavisi bulanıp siyaha döndüğü günler de, gökyüzünde tutunacağım hic bir yıldızın olmadığı zamanlar da oldu...