Armağan

3K 94 25
                                    

Bildiğim tek şey onunda tıpkı benim gibi çaresiz olduğuydu belki de bu yüzden ona kızamıyordum. Kendinden bile sakladığı acıları vardı ve benim elimden gelen bir şey yoktu ne onun için bir şey yapabiliyordum ne de kendi acılarımı dindirebiliyordum.
Boşunaydı tüm çabalarım, yerimde sayıyordum kendimi daha fazla tehlikeye atmaktan mıydı korkum yoksa annem için bir şey yapamamışken Altan için bu kadar çaba sarf ettiğim için vicdan azabı mı çekiyordum? Neydim, bir korkak mı yoksa duygularının kölesi olmuş bir bencil mi?
Karar veremiyordum yine de tek bildiğim iki türlü de iyi bir insan değildim.
Beni bu düşüncelere boğan adama baktım, o da uyumuyordu balkonda sırtı bana dönük bir şekilde dışarıyı izliyordu.
Benim onu izlediğimden haberi yoktu uyuduğumu sanıyordu ya da benim numarama kanmış gibi yapıyordu.

Ne düşünüyor bilmiyordum ama gözlerinin ay ışığında parlayan siyahı ruhsuz bakıyordu. Uzun süredir hareketsiz durması beni bile rahatsız ediyorken o inatla bakmaya devam ediyordu.
Bu halinin bana cesaret verdiğini fark ettiğimde kendimi yanına gitmemek için ikna etmeye çalıştım ama beklenmedik bir şekilde yanında olasım vardı. Buna ihtiyacı olmasa bile istiyordum bütün gün ondan kaçmaya çalışıp şimdi bunu istememin sebebi bazı gerçekleri yeni idrak ediyor olmamdı.
Bana veda etmeye çalışıyordu üstelik vedaları sevdiğini hiç sanmıyordum yine de bunu yapmak için uğraşması her şeyi daha ciddi kılıyordu.
Beni görmemek konusunda ciddiydi, yanımdan sessizce kaybolacaktı bunun onunda canını acıtıp acıtmadığını deli gibi bilmek istiyordum.

Yerden kalktım ve üstüme battaniyeyi sarıp balkona çıktım en azından bir kez olsun pişman olmamam için bir şey yapacaktım. Kendime kızmayı daha sonraya bırakabilirdim bunun için bol bol zamanım olacaktı.
Kapıyı açtığımda uzaklara diktiği bakışları sonunda sabitlikten kurtulmuş ve bana dönmüştü.

"Üşümüyor musun?"

Üstünde sadece tişörtü vardı ve hava insanın içini titretecek kadar soğuktu.

"Neden buradasın?"

"Uyuyamıyorum ve yatakta dönüp durmak sıkıcı olmaya başlamıştı."

Yüzünü tekrar ileriye doğrulttuğunda yanında benim için yer açılmıştı bana bakmamasını fırsat bilip ilerledim.
Ellerimi balkonun pervazına dayadım ve soğuk havayı içime çektim. Bulanmış düşüncelerime ilaç gibi gelmesini umuyordum.

"Ne düşündüğünü merak ediyorum." dedim kendimden beklemeyeceğim performansı  gösteriyordum.

"Biliyorum." dedi beklemediğim bir anda yüzünü bana dönerek.

"Bende söylemeyeceğini biliyorum."

Dudaklarına yerleşen ufak gülümsemeye şaşkınlıkla bakakaldım. Şaşırmamın sebebi güldüğünde nasıl bu kadar güzel görünebildiğine inanamamamdı. Bir an fazla mı abartıyorum diye düşünürken gülümsemesi genişleyince bu düşüncem kendinden utandı.
Onun gülümsediği nadir anlardan biri olduğu için böyle düşünüyor olabilirdim.

"Yine de soruyorsun bu kabullenememek mi yoksa şansını mı denemek istiyorsun?"

Kesinlikle şansımı denemekti bunu o da biliyordu benim hakkımda çoğu şeyi biliyordu ama bazen kendini benim hakkımda farklı düşünmeye zorladığını hissediyordum.

Gülümsedim ve sessizliğimi korudum.
"Sabah erken uyanman gerekecek uyumalısın."

Yüzümü yalayan rüzgâr olmayan uykumu iyice kaçırmıştı şu an istesemde tavsiyesine uyamazdım.
"Sen de erken kalkacaksın ama buradasın."

KİMSESİZ #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin