9. Bölüm

11.9K 412 28
                                    


Ertesi gün ruh hâlimde bir değişiklik olmasa bile fiziksel olarak daha iyi hissediyordum. O kadar az konuşuyordum ki artık sessizliğimde boğulacağımı düşünmeye başlamıştım. Odam eski görüntüsünden uzaklaşmaya başlamıştı her taraf birbirine girmişti o samimi havadan geriye bir çöp yığını kalmıştı sanki. Hamide Teyze'nin hiçbir şeye dokunmasına izin vermediğim ve kendimi temizlik yapacak kadar iyi hissetmediğim için şu an bu hâldeydi. Sadece odanın, annemin bıraktığı son şekliyle kalmasını istemiştim ama artık ortalığı toplamam gerekiyordu.

Hiçbir şey eskisi gibi olmaycaktı ama bu şekilde de devam etmiyordu, edemezdi de bir yanım bana annemi hatırlatan bu odadan ayrılmak istemiyor bir yanım da bazı şeylerin sonuna geldiğimi söylüyordu. Bu evde kalmak doğru değildi henüz kimse sesini çıkarmamıştı akıllarınca bana lütufta bulunuyorlardı ama ben gitmem gerektiğini biliyordum. Burada kalıp bu odayı annemin hayaliyle yaşatmayı isterdim ama gidecek yerim olmasa bile gitmem lazımdı.

Odayı temizlemeye başlamıştım acele etmeden her karışında geçirdiğimiz zamanları anımsayarak. Sadece bu oda değil bu konağın her yerinde anımız vardı ama tüm bunlara rağmen hiçbir zaman gözümün önünden gitmeyen tek şey bahçede gördüğüm kandı. Bu konak aynı zamanda annemin mezarı olmuştu. 

Sonunda işimi bitirdiğimi sanmıştım ki toplamadığım dolap aklıma gelmişti düzenlemek için dolabı boşalttığımda geçen masanın üstünde gördüğüm zarfı bulmuştum.  Zarfı açmak istiyordum ama bunu ertelemeyi tercih etmiştim belki de korkuyordum. Yarım kalan işimi tamamladıktan sonra zarfı elime alıp yatağa oturdum açmak için kenarını kıvırdığım sırada kapı çalındı gelenin Hamide Teyze olduğunu biliyordum. "Gel." 
Zarfı karyolanın altına sakladım
Hamide Teyze elinde tepsiyle içeri girdi tepsiyi masanın üstüne bıraktı ve yanıma oturdu.
Gözleriyle etrafı süzdükten sonra şaşkınlıkla bana döndü memnuniyeti yüzünden okunuyordu çok geçmeden  bu memnun bakışlar yerini soru  sorar bakışlara bıraktı. Ne soracağını biliyordum bu yüzden rahatsızdım normalde annemin beni sorgulamasına alışık olduğum için buna hiçbir zaman alışamazdım. Üstelik bana bu şekilde davranması ilişkimizi farklı bir boyuta getirmeye çalışıyor gibi hissettiriyordu. Sanki hareketleriyle bana her şey devam ediyor ben de senin annenim demeye çalışıyordu ama öyle değildi. Hiçbir şey değişmemişti.
"Altan Ağa'yla nereye gittin?"
Beklediğim soru bu değildi nereye değil neden gittin diye sormalıydı.  Cevabım onu pek tatmin etmiş gibi durmuyordu. "O kadar saattir öyle mi?"
Beni zorluyordu ona lokantaya gittiğimizi söylemeyecektim yanlış düşünmesini istemiyordum.

"Evet o kadar saattir." dedim sesimin sinirli çıkmasını umursamadan. Hamide Teyze'nin yüzü düşmüştü yaptığım her hareketi sorgulayamazdı öyle değil mi? Artık tek sorumlu olduğum kişi kendimdim. Kısa bir sessizlikten sonra konuşmaya başladı.
"Senin annene benzememen için elimden geleni yapacağım."
Ne saçmaladığından haberi olmadığını düşünmek istiyordum ya da neyi ima ettiğini bilmeyecek kadar aptal.

"Hamide Teyze ne demeye çalışıyorsun?" Sabrımın sınırlarını zorluyordu.
"Bak yanlış anlama ama son zamanlarda annenin aklı havadaydı."
Benim gözümün içine baka baka anneme iftira atıyordu üstelik onun en yakın arkadaşı olmasına rağmen.  Annemin hiçbir suçu yoktu insanları gerçekten anlamıyordum. Bir olayı kendi kafalarında evirip çevirmeye ne kadar meraklılardı. Bana bakmak zorunda olduğunu düşünüp bir de bana hareklerime dikkat etmemi söylüyordu ama annemi karıştıramazdı. Sinirlendiğimde ne yapacağım belli olmuyordu bu yüzden olabildiğince sakin olmaya çalıştım ve çenemi kapalı tuttum. Konuşmaya başlarsam kalbini kırmam umrumda olmazdı.

Hamide Teyze suskunluğumdan cesaret bulmuş olacak ki tekrar konuşmaya başladı.

"Senin de kötü yola düşmeni istemiyorum." dedi başımı okşayarak. İşte şimdi kendimi tutabileceğimi sanmıyordum annem yaşıyorken böyle değildi her zaman Hamide Teyze'yle birlikteydi. Annemin yanında farklı arkasında farklı mı konuşuyordu vicdanını da rafa kaldırmıştı.
"Yeter artık annem hakkında böyle konuşamazsın. Bir daha, bir daha böyle bir şeyin imasını dâhi edersen buna pişman olursun."
Başımdaki elini ittirdim ve hızla yerimden kalkıp kapıyı açtım ve Hamide Teyze'nin gitmesini bekledim. Yerinden kalktı ama odadan çıkmadı.
"Bu konuları seninle konuşmam hataydı belki ama... Neyse"
Benimle dalga mı geçiyordu, gerçekten buna ihtimal verebiliyor muydu?  Laf anlatmaya çalışmayacaktım annemin yerinde onun evladı da olsa sonuç aynı olurdu ama buna müsaade etmezdim belki de kendi aralarında ona en kötü sıfatları yakıştırıyorlardı.
Sinirlerim oldukça gerilmişti kendimi sakinleştirebilmek için derin derin nefesler aldım ama pek işe yaşadığı söylenemezdi.

KİMSESİZ #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin