55. Bölüm

3.3K 92 44
                                    

Gözlerini benden ayırmadan gülmeye devam etti kendi aptallığımdan dem vursamda onu gülerken görmek hoşuma gidiyordu.

Altan dolaba doğru ilerlerken "Sen şimdi yanlış anladığını söylüyorsun öyle mi?" dedikten sonra eline havlu alıp bana doğru yaklaşmaya başladı. Her adımında üzerinden damlayan sular zemini ıslatıyordu.

"Sanırım bu aralar doğru düşünemiyorum. Bana ne oldu bilmiyorum." dedim. Altan elindeki havluyu omzuna attıktan sonra elini saçlarıma çıkardı.

"Önce kafandaki şeyden kurtulalım fazla ağırlık yaptı galiba, basınç yüzünden doğru düşünemiyorsun." dedi ve pişkin pişkin güldü. Aslında dalga geçmekte haklıydı bu sefer hak etmiştim. Peruğu çıkartmaya uğraşırken yanlışlıkla saçımı çektiğimde ona yardım ettim. Aramızdaki yakınlık yüzünden nefes almakta zorlanıyordum. Peruğu çıkarmayı başardıktan sonra onu yere bırakıp elindeki havluyu düzgünce başıma sardım, ona döndüğümde tekrar dolabın yanına gittiğini gördüm. Eline rastgele birkaç kiyafet aldıktan sonra onları bana fırlattı.

"İstediğini seç bu halde odadan çıkamazsın."

"Odam yan tarafta değil mi? Kimse görmeden geçebilirim. Merak etme seni daha fazla rezil etmem."
Dolabın kapağını normalden sesli bir şekilde kapatmıştı bunu üçüncü tartışmamızın işaret fişeği olarak algıladım ama az önce banyoda olanları hatırlayınca bunu gormezden gelmemin daha iyi olacağına karar verdim.

"O zaman ben banyoya giriyorum." dedi izin almaya çalışır bir şekilde. Elimdeki kıyafetleri ıslatmamaya özen göstererek banyoya girdim ve kapıyı kilitledim.
Kıyafetleri kuru bir yere koyduktan sonra üzerimi çıkartmaya başladım. Başımdaki havluyla vücudumu kuruladıktan sonra kıyafetleri incelemeye başladım. Çok seçeneğim yoktu gözüme küçük görünenleri seçip giydim. Altan'ın kıyafetlerini ikinci kez giyiyordum bu yüzden üzerimde nasıl komik göründüğü hakkında fikrim vardı. Fazla vakit kaybetmeden banyodan çıktım içeri girdiğimde Altan kazağını boynundan geçiriyordu. Islak çamaşırları bir yığın gibi yerde duruyordu. Bana doğru döndü ve gözlerini üzerimde dolaştırdı. Bir şey söyleyeceğini sanıyordum ama sessizliğini korudu.
"Ben artık odama geçeyim." dedim giderken yerdeki peruğu da almıştım.

******
Ses bir düzen içinde gittikçe daha çok artıyordu bu sesten rahatsız olan kuşlar uzaklaşıp gözden kayboluyordu. Çevremde hiçbir şey kalmayana dek ses kesilmedi ve şiddetini arttırdı. Uzaklardan gelen bir uğultu "Dicle." diye fısıldadığını gözlerimi açıp gerçeğe uyandım. Bir kadın adımı söyleyerek bağırıyordu aynı zamanda alacaklı gibi kapıya vuruyordu. Yataktan inip ne olduğunu anlamak için kendimde olmadığımı düşündüm hatta hâlâ rüyada bile olabilirdim belki de rüyama giren sesin kaynağı bu kadındı. Kadının susması için kapıyı açtığımda neredeyse yere düşecekti kurtarmak için elimi uzattığımda kadının Altan'ın müstakbel gelini olduğunu fark ettim ve elimi geri çektim böylece daha çok sendeledi ve yere düştü. Sessizce güldükten sonra geri çekildim.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"
Yerden kalkar kalkmaz üstüme yürüdü ve beni itmeye çalıştı.
"Minik gösterin için sağol istesem zaten sirke giderdim ama takdir ettim evlere gösteri yapıyormuşsunuz, zor olmalı."

Ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu ama bu uzun sürmedi.
"Buraya seni uyarmaya gelmiştim ama görüyorum ki daha fazlası gerekecek yapıştığı kapıyı bırakmayan minik kızımız bir şıllıktan fazlası değilmiş ve ben hata etmişim."
Sükunetimi bozmadan dinledim ama biraz daha bu şekilde konuşacak olursa kendimi tutamayabilirdim.
"Bu kadar mı bunun için mi geldin buraya söylesene korktuğun şey ne, Altan'a yakın olmam mı?"

"Altan'a yakın olduğunu mu sanıyorsun sen, senin hiçbir şeyden haberin yok biz evlenip mutlu bir yuva kuracağız hani şu senin başaramadığın şey, yani demem o ki Altan'dan uzak dur. Yoksa ben ne yapacağımı iyi bilirim."

KİMSESİZ #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin