Gece'nin Borcu

944 32 18
                                    

3 Temmuz kendime lanet ettiğim gün. Aileme mezuniyet töreni için ısrar etmiş olmasaydım belki de şu anda yanımda olacaklardı. Kardeşim şen şakrak sesiyle bizi güldürecek, annem en sevdiğimiz kekten yapacak, babam ise işten gelip sevgiyle anneme sarılacaktı. Katillerini bulmaya yemin etmiş ancak elimdeki imkanlarla hiçbir yol katedememiştim. Olayı gören görgü tanığına göre dar şeritten hızla gelen bir spor araba önündeki tırı sollamış tır şoförü ise direksiyon hakimiyetini kaybedip karşı şeritten gelen ailemin arabasına çarpmıştı. Ancak bir süre sonra görgü tanığı ifadesini değiştirmiş bir anda ortadan kaybolmuş bir daha da kendisinden haber alınamamıştı. Mobese kemaralarındaki görüntüler ise silinmiş hiçbirinde kayda değer bir kanıt bulunamamıştı. Şimdi tıpkı o günkü gibi çaresizlik içinde oturuyordum. İşe gitmemiş bügünlük izin almıştım. Eğer birşeyler yapmazsam delirecektim. O anda verdim kararı içersem unutur kendimi kaybederdim. Hemen telefonu alıp Aslı'yı aradım. Tek çalışta açtı.

"Ay gece meraktan öldüm kızım ya. Arayamadım da seni, her sene olduğu gibi bu sene de yalnız olmak isteyeceğini düşündüm. Geleyim mi yanına?"

"Aslı senden bir ricam var."

"Tamam canım ne istersen ben yapmaya hazırım"

"Ben çok kötüyüm içmem lazım yoksa bugünü atlatamayacağım dayanamıyorum artık"

Son bir aydır hıçkırarak ağlayamıyordum gözümden damlalar yağmur tanesi gibi dökülüyor ancak ben hiçbir tepki veremiyordum.

"Ben arabaya atlayıp geliyorum sen aşağıya in on beş dakikaya oradayım."

"Tamam."

Telefonu kapatıp bir süre daha oturdum. Sadece İstanbul'un ışıltılı gecesine baktım. Şehir ne kadar ışıltılıysa buradaki hayatlar da bir o kadar karanlık ve zordu. Düşüncelerimden ayrılıp aşağıya inmek üzere hareketlendim. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirip kapıyı açtım ve kilitledikten sonra merdivenleri kullanmayı tercih ederek aşağıya indim. Tam apartmanın önüne geldiğimde Aslı da benimle birlikte gelmiş arabası önümde durmuştu. Arabadan hızla inip sıkıca bana sarıldı. Ben de ona sarıldım.

"Gee...ce "

Zorlukla adımı söyleyip yüzünü boynuma gömerek ağlamaya başladı. Onun ağlamasıyla durmayan gözyaşalarım benden bağımsız yanaklarımdan süzülmeye başladı. Bu dünyada Aslı'nın yerini hiçbir şey tutamazdı benim için. Uzun uzun sarıldıktan sonra birbirimizin gözyaşlarını silip arabaya geçtik. Bir süre sessiz geçen yolculuğun ardından ilk konuşan Aslı oldu.

"Seni İstanbul'un en güzel yerine götürücem. Kafanın dağılması için herşeyi yapıcaz. Aslı sözü veriyorum. Bugün o kötü anılar hatırlanmayacak."

Aslı'nın bahsettiği güzel mekanlar belliydi. Oldukça pahalı yerler. Benim bunu karşılayacak bütçem yoktu ayrıca Aslı'nın babası bunu öğrenirse doğrusu hem benim hem de onun için hiç iyi olmazdı.

"Aslı beni sahile götürür müsün büfeden alıp orada içelim."

Bu sözümle bir süre yüzü asılmış ancak sonrasında aklına birşey gelmişçesine gözleri parlayarak hemen konuşmaya başlamıştı.

"Benim daha güzel bir fikrim var, bizim tekneye gidelim. Hem orada kimse yok sadece deniz,sen,ben nasıl fikir."

"Tamam gidelim o zaman"

"Okey uçuyoruz o halde sahile"

Aslı işte böyleydi. Kötü gününde bile insanı neşeli halleriyle teselli edebilen tek kişiydi belki de. Uzun bir yolculuğun ardından arabayı sahile parkettik. Arabadan inip biraz yürüdük ve Aslı'nın bahsettiği teknenin yanına geldik.

KALBİMDEKİ ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin