Hazırlık

595 25 12
                                    

Neredeyse 2 saat yol gitmiştik. Bu 2 saatin sonunda bir villanın önünde durduk. Kenan arabadan indi, ben de onun peşi sıra indim. Daha önce hiç bu kadar güzel bir ev görmemiştim, göremezdim de. Bizim lüks anlayışımız deniz gören kendine ait bir daire olurdu ancak.

"Etrafına yiyecekmiş gibi bakman bittiyse içeriye girelim mi artık."

"Kusura bakmayın Kenan Bey bir daha olmaz."

Bozulmuştum işte, pis adam ne olacak. Bu sözümden sonra bana doğru yaklaşıp çenemi eliyle kavradı ve eğilip yüzümü yüzüne iyice yaklaştırdı.

" Şu bey lafını at bundan sonra bana sadece Kenan diyeceksin anladın mı güzelim ."

Ilık nefesi yüzüme çarpıyordu, nabzım hızlanmış, nefes alış verişlerim artmış gözlerim istemsizce dudaklarına kaymıştı.

"Yapma şunu"

"Ne...neyi"

Ellerini dudaklarıma doğru götürüp alt dudağımı dişlerimin arasından kurtardı.

"İşte tam olarak bunu"

Benden uzaklaşarak bahçe kapısına doğru ilerledi. Kapıyı açıp gelmemi işaret etti. Derin bir nefes alıp kapıya yöneldim. Ev güzel olduğu gibi bahçesi de çok güzeldi, her yerde rengarenk güller vardı.

"Gülleri seviyor olmalısınız."

bir an arkasını dönüp bana baktı ancak bir cevap vermedi. İçime yayılan sıcak hisle daha fazla dayanamadım ve yere doğru eğilip birkaç tanesinin o güzel kokusunu derince içime çektim. Annem çok severdi gülleri. Aynı burda olduğu gibi onun da gül bahçesi vardı. Hepsine özenle bakar, onlarla ilgilenir, hatta konuşurdu. Söylediğine göre babam yapmıştı bahçeyi ona. Bu yüzdendir ki bir tanesi zarar görse günlerce uğraşır, düzelinceye kadar onunla ilgilenirdi. Sanırım bana annemden kalan bir sevgiydi bu. Daldığım düşüncelerden kurtulup hemen ayağa kalktım. Sanki karşımda annem varmışçasına özlemle baktım gül ağaçlarına. Benim durmamla o da durmuş, ellerini ceplerine yerleştirip yüzündeki buz gibi ifadeyle beni süzmeye başlamıştı.

"Ben çok severim gülleri. Aslında tüm çiçekleri severim ama güllerin bendeki yeri hep başka olmuştur."

"Bekleyecek zamanım yok. Yürü hadi."

Bu soğuk tavırları beni üzerken gözümden damlayan yaşı silip peşi sıra onu takip ettim.  Sonrasında kapıyı açtı ve eve girdik. Tam bu sırada telefonu çaldı

"Ahmet bu gece geliyorum. Evet o da benimle gelecek, tamam orda görüşürüz."

telefonu kapatıp koltuğun üzerine fırlattı. Sonra bana doğru dönerek

"Yukarıda sağda banyo var. Git yıkan, havlular ve kurutma makinesi dolapta."

"Tamam"

Yukarıya çıkıp sağa döndüm. Banyoyu buldum. Kapıyı kilitledikten sonra üzerimi çıkarıp duşakabine girdim. Uzun bir duşun ardından çıkıp havluya sarındım. Dolaptaki kurutma makinesini çıkarıp saçlarımı kuruttum. Bu sırada kapı çaldı.

"Gece işini hallettiysen kapıyı açar mısın."

Onun sesini duymamla elim ayağıma dolaşmış, telaşla kurutma makinesini dolaba atacağım derken yere düşürmüştüm. Bir yandan kendime kızarken bir yandan da kurutma makinesini titreyen ellerimle yerine koymaya çalışıyordum.

"Aptal Gece, adamın banyosunu resmen işgal ettin. 2 saat banyo yapmak nedir ya, e tabi daha önce bu kadar güzel bir banyo görmeyince. Ne demiş atalarımız görmediğin bir banyosu olmuş kaldırı..."

"Gece orda mısın?"

Allah beni ne yapmasın adamı ağaç ettim kapıda. Koşup hemen kapıyı açtım.

"Eee şey Kenan bey ben aslında bu kadar uzun süre banyoda kalmam ama..."

Bakışlarını üzerimde hissetmemle sözüm yarıda kaldı. Gözleri önce göğüslerimde sonra da bacaklarımda takılı kaldı. Lanet olsun neredeyse yarı çıplak çıkmıştım adamın karşısına, üzerimde kıçımın bir karış altında biten bir havlu vardı. Şu anda yüzümden parmak uçlarıma kadar kızarmıştım. Kızaran yüzümle hemen kapının arkasına saklandım. Gözlerimi sıkıca birbirine bastırırken yumruk yaptığım elimi aptal kafama geçirdim. Bir süre konuşmadı ardından boğazını temizleyip

"El..elbisen karşı odada orada giyinirsin."

dedi ve gitti onun gitmesiyle saklandığım kapının arkasından çıktım. Elimi kalbimin üzerinden çekip derin bir nefes aldım. O ana kadar nefesimi tuttuğumu farketmemiştim.
Banyonun kapısını açıp karşı odaya ilerledim. Kapıyı yine kitleyip giyeceğim kıyafete baktım. Üzerimdeki havluyu çıkarıp elbiseyi giydim. Elbise üzerime ikinci bir deri gibi yapışmıştı. Boyu dizimin bir karış üstündeydi, koyu kırmızı rengi ise resmen ben buradayım diyordu. Çok rahatsız ediciydi. Bundan önce makyajımı halletmeliydim masanın üzerinde çeşitli makyaj malzemeleri vardı ancak benim makyaj anlayışım eyeliner ve rujdan ibaretti. Gözlerime eyeliner çekip dudaklarıma elbisenin renginde bir ruj sürdüm. Sıra saçlarımdaydı, saçlarıma ise maşayla kalın bukleler yaptım. Evet şimdi işim bitmişti. Ayakkabılarımı giymeden kapıya doğru yöneldim kapıyı açıp tam çıkacakken onunla burun buruna geldik.

"Kenan bey ben de tam size bakıyordum şimdi, ben bunu giyemem çok dar ve rahatsız edici."

"Kenan"

"Ne"

"Kenan bey değil Kenan şimdi söyle K-e-n-a-n"

"Ke..kenan"

"Şimdi karşıma geç"

Karşısına geçip ellerimi önümde birleştirdim ve başımı öne doğru eğdim. Ağzından bir küfür savurmasıyla ona baktım. Yüz hatları gerilmiş ve dişlerini sıkmıştı. Cebinden telefonunu çıkarıp birini aradı.

"Ahmet bu kızın üstündeki ne? Ben sana elbise al dedim üzerine yapışan deri değil."

diyerek kükredi. Bir süre karşısındaki kişiyi dinledi ancak söylediklerinden pek de tatmin olmamış gibiydi.

"Siktiğimin işinin birini de doğru yapsanız şaşıracağım zaten "

telefonu hırsla kapatıp sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi. Sonra bana bakıp

"Bu gece yanımdan ayrılmıyorsun ben nereye gidersem sen de oraya geleceksin anladın mı beni."

Benim suçum neydi ki pis adam yine bana çatmıştı işte.

"Peki"

diyip konuyu kapattım.

"Ayakkabılarını giyip aşağıya gel"

dedi ve merdivenlerden indi. Odaya geçip ayakkabılarımı giydim ve aşağıya indim.

*********************************

Her ne kadar bu topuklu işkencesine içimden saydırsam da zorlukla yürüyüp sonunda aşağıya inebilmiştim. Dışarıya çıktığımda gözlerim onu aramaya başladı. Gömleğinin kollarını yukarıya doğru katlamış, arabasına sırtını yaslamış sigarasını içiyordu. Biraz onu izledim gerçekten çok yakışıklıydı. Siyah takım elbisesi tam üzerine oturmuş, saçları özenle yapılmıştı. Oldukça uzun boylu ve yapılıydı. Anlaşılan iyi spor yapıyordu. Sigarasından derin bir nefes alıp verdi sonrasında ise gülümseyerek bana baktı.

"İncelemen bittiyse diyorum artık gitsek mi?"

"Be..ben incelemiyordum sadece bakıyordum."

hah evet şimdi de sıçtım sıvıyordum. Sesli bir kahkaha atıp sigarasını söndürdü ve arabaya geçti. Onun ardından ben de geçtim, arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.

KALBİMDEKİ ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin