Kenan, hızla koşan kızı tam yakalamak üzereyken kafasına yediği darbeyle acıyla yere yığıldı. Son gördüğüyse tam önünde duran bir çift siyah ayakkabı oldu.
"Abi iş halloldu. Kız ana yola doğru koşuyor."
"Tamam İbrahim gerisi bende."
Görüş alanına arkasına bakarak koşan kızın girmesiyle hemen bulunduğu yerden hareket edip tam onun önünde durdu. Kızın kendisine çarpmasıyla onu kolları arasına aldı.Göğsünde hıçkırarak ağlayan kıza sıkıca sarıldı Yiğit. Bu kadar ağladığına göre o avukat bozuntusuyla arası ciddi anlamda bozulmuştu. Bu durumu kesinlikle lehine çevirmeli ne yapıp edip kızla yakınlaşmalıydı. Bir süre sonra hıçkırıkları derin iç çekişlerine dönen kız kollarından sıyrılıp ondan uzaklaştı. Başını öne doğru eğip titreyen elleriyle zorlukla gözyaşlarını sildi.
"Öz...ür dil...erim"
Yiğit ona doğru yaklaşıp elleriyle güzel yüzünü kavradı ve başını yavaşça kaldırdı.
"Neden özür diliyorsun. Ağladığın için benden özür dileme güzel gözlü. Bu kollar her zaman sana açık."
Tekrar onu kolları arasına alan Yiğit'in yüzünde memnun bir gülümseme oluştu. Kolları arasındaki kızın bir anda hissizce kucağına yığılmasıyla onun bayıldığını anladı. Belinden tutup onu tekrar kucağına alarak arabaya doğru taşıdı. Kızı bindirdikten sonra kendisi de sürücü koltuğuna yöneldi. Bu sırada aklına gelenle telefonunu çıkarıp yardımcısını aradı
"İbrahim, çektin mi fotoğrafları?"
"Çektim efendim."
"Tamam onları avukat bozuntusuna gönder. Bakalım değerlisinin benim elimde olduğunu öğrenince ne yapacak."
Telefonu kapatan Yiğit büyük bir keyifle arabaya binip kıza baktı
"Sen benim piyango biletimsin güzel gözlü"
Arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu.************************************
Kenan, gözlerini açtığında başında bekleyen Ahmet'le karşılaştı.
"Kenan iyi misin kardeşim"
Yüzündeki morluklar gittikçe artmış, başı ise sargı beziyle sarılmıştı. Hızla yerinden kalkan Kenan başının dönmesiyle tekrar yatağa oturmak zorunda kaldı.
"Gece, Gece nerde?"
"Abi ne yapıyorsun kalkma yerinden. Doktor bir saat müşade altında kalmanı söyledi. Başına çok ciddi bir darbe almışsın"
"Ahmet başlatma müşadenden sana Gece nerde diyorum"
Ahmet sıkıntıyla ellerini saçlarının arasından geçirdi.
"Abi bak söyleyeceğim ama önce biraz sakin ol ha."
Öfkeyle yerinden kalkan Kenan Ahmet'in boğazına yapışıp ateş saçan gözleriyle ona baktı.
"Nerde"
"Yiğit, Yiğit Kandemir"
Yiğit'in adını duyan Kenan, Ahmet'in boğazını bırakıp hırsla yatağa tekmeyi geçirdi.
"Siktiğimin iti. Geberteceğim onu, yürü gidiyoruz Gece'yi o adamın elinden kurtarmam gerekiyor."
"Abi önce şunlara bir bak istersen. Tamam seni bayıltmışlar ama yengeyi pek de kaçırmış gibi durmuyorlar."
Ahmet elindeki dosyayı sıkıntıyla Kenan'a uzattı. Dosyanın içindeki fotoğrafları tek tek inceleyen Kenan'ın öfkeden nefes alış verişleri hızlanmış, siyah olan gözleri ise iyice koyulaşmıştı. Fotoğrafları yere fırlatıp hızla hastaneden çıktı. Peşinden koşan Ahmet zorlukla ona yetişip
"Kenan, abi bu halde gidemezsin"
"Ahmet siktir git benim sabrımı zorlama"
Öfkeden deliye dönen Kenan, Ahmet'in şaşkın bakışları arasında hızla arabaya binip oradan uzaklaştı.
"Sen bu kıza deli gibi aşık değilsen ben de Ahmet değilim "************************************
Gözlerimi açtığımda kendimi karanlık bir odada buldum. Üzerime örtülen çarşafı çekip büyük yataktan kalktım. En son hatırladığım Yiğit beyin kollarında ağladığımdı. Kapıyı açıp odadan çıktım ve merdivenlerden aşağıya indim. Salondaki geniş koktuklara oturan Yiğit bey beni görünce gülümseyerek oturduğu yerden kalktı.
"Uyandın mı. Kucağımda öylece bayılınca ben de seni evime getirdim."
"Buna gerek yoktu. Hastaneye götürseydiniz keşke."
Aksayan ayağıyla bana doğru yaklaşıp elleriyle saçlarımı geriye doğru itti
"Daha iyi görünüyorsun. O adam seni üzüyor sanırım. Eğer kararını değiştirirsen beni ikinci bir tercih olarak seçebilirsin"
Bakışlarında beni rahatsız eden birşeyler vardı. Ondan bir adım uzaklaşıp ellerini kendimden uzaklaştırdım.
"Şey sizin ayağınız da baya iyileşmiş. Geçmiş olsun"
"Sen baksaydın daha iyi olurdu buna adım kadar eminim."
"Abartıyorsunuz. İlaçlar aynı ilaç ben ya da bir başkası iyileşme sürecini etkileyemez"
"Biliyorsun iyileşme sürecine psikoloji de etki eder. Eğer seninle olsaydım kendimi çok daha iyi hissedebilirdim."
Ellerini çenesine götürüp düşünüyormuş gibi yaptı.
"Sanırım bana verdiğin tutulmamış bir sözün vardı. O sözü bugün tutmaya ne dersin"
"Ne sözünden bahsediyorsunuz"
"Yemek, benimle yemeğe çıkacaktın"
"Şey aslında..."
"Hım sanırım sevgilin bunu pek hoş karşılamadı. O yüzden mi beni ektin yoksa"
Bir süre sessizce ona baktım. Evet, Kenan ondan uzak durmamı söylemişti ancak bu onu öfkelendirecekse neden uzak duracaktım ki.
"Tamam kabul ediyorum. Ancak üstüm buna pek müsait değil sanırım"
Beni inceledikten sonra ellerimden tutup kendiyle birlikte sürükledi
"Hallederiz "
Evden çıkıp arabaya bindik.
"Nereye gidiyoruz"
"Orasını bana bırak"
Uzun bir yolculuğun ardından büyük bir mağazaya geldik. Yiğit bey içeriye girdi. Ben de onu takip ettim. İçeriye girmemizle uzun boylu güzel bir kadın bizi karşıladı.
"Merhaba Yiğit bey size nasıl yardımcı olabiliriz"
"Hanım efendiye en güzel parçalarınızdan birini verir misiniz?"
"Tabi efendim. Buyurun sizi kabine alayım."
Kadının gitmesinin ardından kararsızlıkla arkasından baktım.
"E hadi Gece, sen de git"
Yiğit beyin sözüyle başımı sallayıp kadını takip ettim. Kabine girip uzunca bir süre bekledim. Kadının gelmesiyle ben de ayağa kalktım. Elindeki elbiseyi bana doğru uzatıp
"Gece hanım buyurun"
"Teşekür ederim"
"Rice ederim efendim"
Onun gitmesinin ardından üzerimi çıkarıp elbiseyi giydim. Gerçekten çok güzeldi. Omuzları düşük, üzerime oturan, etek kısmına doğru biraz genişleyen bir elbiseydi. Kabinden çıktığımda kadını tekrar karşımda gördüm.
"Çok yakışmış gerçekten. Yiğit bey bu ayakkabıları da size gönderdi."
Bana hafifçe tebessüm edip ayakkabıları uzattı. Dişlerimi sıkıp içimden homurdandım
"Topuklu ayakkabı aman ne güzel"
"Bir şey mi dediniz efendim"
Yüzüme yerleştirdiğim zoraki gülümsemeyle ona bakıp konuştum
"Yo hayır. Topuklu ayakkabıları çok severim de görünce böyle çok mutlu oldum"
"Evet kadınlara en çok yakışan ayakkabı çeşididir "
"Tabi ne demezsin"
Ayakkabıları zorlukla ayağıma geçirip ayağa kalktım.
"Affedersiniz duyamadım"
"Gidelim mi demiştim"
"Tabi"
Kadın önden ben arkadan yalpalayarak yürümeye başladım. Yiğit beyin yanına geldiğimizde kadın yüzündeki memnun gülümsemeyle bana baktı ve yanımızdan ayrıldı. Yiğit bey şaşkın bakışlarla uzun süre beni incelemiş sonra da etrafımda bir tur dönmüştü.
"Tabi şaşırdınız siz de alt tarafı bir yemek düğüne gitmiyoruz ya değil mi, çok abarttılar. "
Boğazını temizleyip güçlükle konuştu
"Hayır çok güzel olmuşsun. Nefesimi kestin doğrusu"
Bu rahatsız edici sessizlikten sıkılmış bir an önce bu aptal yemeğin bitmesi için içimden dua eder hale gelmiştim.
"Şey gitsek mi artık"
"Aaa....afedersin tabi gidelim"
Mağazadan çıkıp arabaya bindik. Yarım saatin sonunda boğaz manzaralı lüks bir restoranın önünde durduk. Yiğit bey arabayı valeye teslim ettikten sonra beni de içeriye yönlendirdi. Restorana girdiğimde gördüğüm manzara karşısında gözlerim irice açıldı. Ben elbiseme düğün elbisesi falan mı demiştim eğer burada bir düğün olsaydı davetli kadınlar arasında en sönük olanı ben olurdum sanırım.
"Bal arısı masaya geçelim mi"
"Hı"
"Masaya diyorum geçelim mi. Yine gözler bal arılarına döndü neye şaşırdın bu kadar"
Zorlukla gülümseyip aptal halimi çaktırmamaya çalıştım.
"Yok canım şaşırmadım. Geçelim o halde"
"Öyle olsun bakalım"
Asıl olay masaya geçmemizle başlayacaktı sanırım. Bilmem kaç çeşit çatal bıçak, önümde ise ne idüğü belirsiz isimlerle dolu yemek listesi. Elimdeki yemek listesine aptalca bakıp anlamadığım halde anlıyormuş numarası yaptım ve isimlerin üzerinden tek tek geçtim. Yiğit bey kararını vermiş olacak ki listeyi bıraktı.
"Siparişlerimizi verelim mi. Seçtin mi yemeğini"
"Siz ne yiyeceksiniz?"
"Chateaubriand"
Şato bilmem ne, of bittim ben. Hayır yani insan bir resim falan koyar değil mi. En azından ne yiyeceğimi bilirdim.
"Şey valla karar veremedim hepsi nefis yemekler. En iyisi ben de sizinkinden alayım"
"Tamam"
Başını olumlu anlamda sallayıp garsonu çağırdı ve siparişleri verdi.
"Biraz sohbet etmeye ne dersin"
"Bilmem ki"
"Bilmem ki, hımm bu bir ucu açık soru. O zaman tek bir soru tek bir cevap buna ne dersin?"
Derin bir nefes alıp dışarı verdim
"Tamam "
"Seni bu kadar üzen sevgilin miydi"
Kenan, onun bahsinin geçmesiyle içimdeki acı tekrar ortaya çıkmış, gözlerim yeniden dolmuştu. Güçlükle çıkardığım sesimle zorla konuştum.
"Bu ko..nudan bahsetmesek"
Tam bu sırada restoranda yaşanan arbedeyle herkesin dikkati o yöne doğru kaydı. Yüzü gözü dağılmış bir adam önüne çıkan garsonu ittirmiş dengesi bozulan garsonun elindeki tüm yemek müşterilerin üzerine dökülmüştü. Onun kim olduğunu görmemle gözlerim irice açıldı."Ke...nan"
"Geceeeee"
Kükrercesine adımı haykıran Kenan, kendisine bakan insanları umursamadan büyük bir öfkeyle bize doğru yaklaştı. Titreyen ayaklarımla masadan güçlükle kalkmış, gözlerimden akan yaşlarla donmuş bir şekilde ona bakmaya başlamıştım.
Yiğit bey önüme geçip Kenan'ın bana yaklaşmasını engelledi. İkisi de öfkeyle birbirine bakıyor, her an saldıracakmış gibi duruyorlardı. Kenan hırsla Yiğit'in boğazına yapışıp yumruğunu yüzüne geçirdi. Restorandaki insanlar çığlık atmaya, garsonlar ise aceleyle Kenan'a doğru koşmaya başlamışlardı.
"Ulan siktiğimin iti, seni bir daha benim kadınımın yanında görürsem bununla da kalmam mahvederim seni"
Gözleri öfkeden ateş almış, nefes alış verişleri hızlanmıştı. Yiğit beyin karnına bir tekme geçirdikten sonra bileğime yapışıp beni çekiştirmeye başladı.
"Yürü gidiyoruz"
"Bırak kolumu, bana karışamazsın anladın mı bırak dedim"
Ayağımdaki ayakkabılar beni zorluyor düşmemek için büyük güç sarfediyordum. Bir yandan da bileğimi Kenan'dan kurtarmaya çalışıyordum. Dışarıya çıktığımızda beni hırsla kendine çekip iri elleriyle sıkıca belime sarıldı.
"Beni delirtme şu anda o iti öldürmemek için kendimi ne kadar zor tutuğumun farkında mısın. Hiçbirşey bilmiyorsun. Ondan uzak durmanı söylediğim halde nasıl böyle birşey yaparsın. "
Gözlerimden akan yaşlarla kollarında var gücümle çırpındım
"Yeterrr, yeterrr istemiyorum seni anladın mı bırak peşimi acı verme artık bana"
Kollarındaki tutuşlarını daha da sıklaştırmış gittikçe canımı acıtmaya başlamıştı. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırıp aramızdaki mesafeyi iyice sıfırladı
"Sen benimsin. Anladın mı benim sadece benimsin. Saçların, dudakların, tenin, kalbin herşeyin benim. "
Yalvarırcasına gözlerine bakıp tüm tükenmişliğimle fısıldadım
"Yalvarıyorum Kenan. Beni sevmemene katlanamıyorum artık. Bırak beni, özgürlüğümü geri ver bana. Lütfen...."
"O ite mi gideceksin. Para mı teklif etti onun olman için. Kaç para, söyleee ben daha fazlasını vereceğim. Söyle hadi söyleseneeeee"
Delirmişçesine beni sarsmaya başladı. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Bana birçok yüzü olduğunu söyleyen Kenan haklıydı sanırım. Bu yüzü diğerlerinden daha kötüydü. Öyle ki ona dair olan tüm umutlarımı kırmış, parçalamış ve yok etmişti.
"Ne...ler söy...lüyorsun sen"
"Şunu aklına sok Gece Korkmaz, bu geceden sonra herşeyinle benim olacaksın herşeyinle. Bunu sen istedin"
Kollarındaki çırpınışlarıma son vermiş, bir bez bebek gibi beni sürüklemesine hiçbir tepki verememiştim.************************************
"İn"
Etrafıma baktığımda onun evine geldiğimizi anladım. İfadesizce arabadan indim. O da indikten sonra bileklerime yapışıp beni tekrar sürüklemeye başladı. Eve girdiğimizde doğrudan yatak odasına yöneldi. Kapıyı açıp beni içeriye doğru ittirdi. Ardından gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı. Acımasızdı. O kadar ki gözlerindeki öfke bana her baktığında tüm bedenimi yakıp kül ediyordu.
"Soyun"
Tüm bedenim titremeye başlamış, korku tüm hücrelerimi esir almıştı. Gözyaşlarım kurumuş, geriye sadece içime atılan hıçkırıklarım kalmıştı.
"Yap...ma "
"Sana soyun dedim"
"Lütt....fen"
"Eğer soyunmazsan ben gelip seni soyarım"
Titreyen ellerim elbisemin fermuarına gitmiş ancak bir türlü açamamıştı. Gömleğini üzerinden çekip çıkaran Kenan, öfkeyle bana doğru yaklaşıp fermuarı yırtarcasına açmış, elbisenin üzerimden düşmesiyle karşısında sadece iç çamaşırlarımla kalmıştım. Son kez gözlerine bakıp acıyla yalvardım
"Keee....nan "
Gözlerindeki kararlı ifadeyle hırsla beni kendisine çekti ve dudaklarımı kanatırcasına öpmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ ACI
Romance"Aşık olduğun adamın gerçek yüzünü görünce yine de onu bu kadar çok sevebilecek misin Gece?" Elindeki dosyayı önüme doğru ittirip karşıma oturdu. "Buraya seninle bunları konuşmaya gelmedim bana ailemle ilgili olduğunu söyledin ben de geldim." bu söz...