Bal gözlüm, bana bal gözlüm demişti. O kadar mutlu olmuştum ki içim içime sığmıyordu. Hemen malzemeleri çıkarıp işe koyuldum ona en güzel kabak dolmasını yapmalıydım ki hep benim yaptığımı yemek istesin benden kopamasındı. Kabakların içini hallettikten sonra iç harcını hazırlamaya koyuldum.
"Okus pokus Kenan bal gözlüsüne bağımlı hale gelsin pokus. Böyle miydi ya yok böyle değildi. Abrakadabra yemeğime tat ver kobra. Yok yok böyle de değildi."
Malzemeleri atarak söylediğim saçma sapan sihir sözleri aklımı tamamen yitirdiğimin kanıtıydı. Kendi kendime konuşmam ise cabası
"Ne saçmalıyorsun sen salak kafam. Kenan karşında olsa şu anda sana ne derdi"
sesimi kalınlaştırıp giriş yaptım "Kendine gel sen kendine kendine gel
Haddini bil sen haddini haddini bil..." evet haddini bil ve işine devam et.
İç harcı hazırladıktan sonra kabakları doldurup tencereye yerleştirdim. Ardından da ocağa koydum. İş tamamdı bir de yanına salata yaptım mı ımmm yeme de yanında yat. Salata malzemelerini çıkarıp yıkadım. Yıkadıktan sonra zeytinyağlı çok güzel bir salata hazırladım. Masayı da hazırladıktan sonra geriye bir tek yemeğin pişmesi kalıyordu. Yemeğin pişmesini beklerken telefonu çıkarıp biraz sosyal medyada takıldım. Tarihe takılan gözümle oturduğum yerden ayağa fırladım. 9 ağustos lanet olsun yarından sonraki gün Aslı'nın doğum günüydü ve ben henüz hiçbirşey planlamamıştım. Planlamadığım gibi nerdeyse unutmak üzereydim de. Hemen Hakan'ı aradım.
"Alo"
"Hakan Aslı yanında mı"
"Evet"
"Şimdi benimle konuştuğunu kesinlikle çaktırma tamam mı"
"Tamam da ne oldu ki"
"Oğlum yarından sonraki gün doğum günü kızın"
"Allah kahretsin tamamen unuttum ben onu"
"Ya böyle dumur olursun işte. O seninkini nasıl hatırlıyor her sene. Ben olmasam var ya bitmiştin"
"Aslı, klinikte sorun çıkmış burada ne dediklerini anlamıyorum biraz dışarıya çıkacağım tamam mı aşkım" arkadan Aslı'nın sesi duyuldu
"Tamam aşkım"
"Alo Gece çıktım ben dışarı. Bak ne dicem uzun zamandır benim planladığım birşey var eğer sen de yardım edersen çok güzel bir doğum günü hediyesi olur."
"Tamam Hakan'cım söyle sen o iş bende"
"Aslı'ya evlenme teklif etmek istiyorum"
"Ne evlenme teklifi mi ciddi misin sen?"
"Hem de hiç olmadığım kadar yardım edecek misin"
"Evet evet binlerce kez evet. Çok güzel olacak ya"
"Tamam o zaman yarından sonraki gün salı oluyor sen Aslı'yı oyalarken ben herşeyi hazırlarım nasıl?"
"Süper"
"Hadi görüşürüz o zaman asık surat"
"Ha ha çok komik görüşürüz çirkin surat"
Telefonu kapattıktan sonra yemeğe baktım. Çoktan pişmişti. Ocağın altını kapattım ve tam Kenan'a çağırmak üzere arkamı dönmüştüm ki onun omzunu kapıya yaslamış bir şekilde beni izlediğini gördüm.
Onu görmemle şapşal gülümsememin suratıma yayılmasına engel olamadım.
"Ben de tam sana çağıracaktım."
"Hakan kim?"
"Ne"
"Sana Hakan kim dedim"
Öyle bir kükremişti ki yüzümdeki gülümseme solmuş korkuyla yerimde sıçramıştım. Az önceki adamla şimdiki arasında dağlar kadar fark vardı. Öfkeyle çenesi kasılmış, ellerini yumruk yapmıştı. Gözlerinden çıkan ateş ise beni yakmak istercesine her bir zerreme işliyordu.
"Bu seni ilgilendirmez"
"Onunla aranda ne var?"
"Biz seninle böyle bir yakınlığa mı sahibiz Kenan. Daha birbirimizi tanıyalı ne kadar oldu ki sen bu hakkı kendinde görüyorsun"
Nerden geldiğini bilmediğim aptal cesaretiyle sarf ettiğim bu sözler onu daha da çok sinirlendirmiş hırsla yumruk yaptığı elini duvara geçirmişti. Bu hareketi beni çok korkutmuş ellerimle uğuldayan kulaklarıma gücüm yettiğince baskı uygulayıp gözlerimi kapatmıştım. Bu annemin bana küçükken öğrettiği bir hareketti. Ne zaman korksam bu hareketi yapmamı o zaman korkumun biraz da olsa azalacağını söylerdi. Azalıyor muydu bilmiyordum ancak iyi geldiği kesindi. Her defasında böyle oluyordu. Kenan Arslanlı, önce susuz kalan toprağıma su verip içimdeki kuruyan umutları yeşertiyor ardından yeşerttiği umutlarımı acımasızca söküp alıyordu benden. Gözümden damlayan yaşlarla omuzlarım sarsılmaya başlamıştı. Gözlerimi açıp ona baktığımda ellerini hırsla saçlarının arasından geçirdiğini gördüm. Derin derin nefesler alıyor sakinleşmeye çalışıyordu. Ağladığımı görmesiyle gözlerindeki öfke yerini pişmanlığa bıraktı.
"Özür dilerim bal gözlü ağlama"
Bana doğru yaklaşmasıyla onu durdurdum.
"Yak..hıh hıh laş.. ma hıh hıh ba...na"
Hıçkırarak söylediğim bu sözlerle bir süre yerinde kaldı ardından bir adımda yanıma gelip sıkıca sarıldı bana. Ne kadar çırpınsam da kollarından bir türlü kurtulamadım.
"Bal gözlüm ağlama. Kıskandım seni anladın mı kıskandım. Sana bakanın gözünü çıkartmak, dokunanın ellerini kırmak, konuşanınsa dilini kesmek istiyorum. Deli gibi kıskanıyorum seni. Sen benimsin, bana aitsin."
Beni kıskandığını söylemişti. Şu anda çok mutlu olmam gerekirdi ancak mutlu değildim. Belki de bu kıskançlık sadece geçici bir hevesti. Kenan'ın bedenime olan hevesi. Bu gerçek kalbimdeki acıyı her geçen gün daha da katlanılmaz hale getiriyordu.
"Aslı'nın sevgilisi"
"Ne "
"Hakan diyorum Aslı'nın sevgilisi"
Beni göğsünden uzaklaştırıp yüzümü iri elleriyle kavarayarak yanaklarımdaki göz yaşlarını sildi. O anda ellerinin kanadığını farkettim.
"Kenan elin kanıyor"
"Önemli değil"
"Ne demek önemli değil."
"Sana önemli olmadığını söyledim"
"Ya elin kanıyor nasıl önemli olmaz ilkyardım çantası nerde?"
İri ellerini ellerimin arasına alıp kanayan yeri incelemeye başladım. Bakışlarımı elinden çekip ona baktığımda beni incelediğini farkettim. Gözleri yüzümün her bir noktasını inceliyor, sanki ezberlemek istercesine zihnine kazıyordu.
"Nerde"
"Ney"
"İlk yardım çantası"
"Girişteki kapaklı dolapta"
Onu hemen sandalyeye oturtup ilk yardım çantasını almaya gittim. Çantayı getirdikten sonra içinden batikon, spanç, makas ve flasteri çıkardım. Önce elini dezenfekte ettim sonra güzelce sardım. Bu sırada elleriyle saçlarımı okşamaya başladı.
"Bu kadar iyi olman beni rahatsız ediyor."
Zorla yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.
"Zıt kutuplar birbirini çeker"
"Ben bir kara deliğim bal gözlüm sense pırıl pırıl parlayan bir yıldız. Eğer bana kapılırsan ölürsün o güzel parlaklığın söner sonrasında seni kara deliğime çekip yok ederim."
"Ya ben yok olmayı göze almışsam"
Ellerini dudaklarımın üzerine bastırıp beni susturdu. Uzun süre gözlerimin içine baktı. Sonrasında ellerini dudaklarımın üzerinden çekti. Yüzüne yapmacık bir gülümseme yerleştirip
"Eee nerde bizim dolma yoksa beceremeyip yaktın mı?"
Konuyu kapatmış işi dalgaya vurmuştu. Bana söylemişti ona kapılıp gitmememi istemişti. Ancak aptal kalbime söz geçirememiştim. Onun hırçın sularına kapılmış şimdiyse boğulmamak için çırpınıyordum. Zorla da olsa ben de gülümsedim.
"Sana söylemiştim benim yemeklerim bağımlılık yapar bakalım tadına bakınca da böyle konuşabilecek misin?"
İlkyardım çantasını toparlayıp götürdüm ardından da tabaklara yemeği koyup servis ettim. Kenan bir lokma alıp ağzına götürdü ardından yüzünde bir tiksinti belirdi.
"Ne yani kötü mü olmuş, iyi de hep yaptığım gibi yaptım farklı birşey de koymadım ki içine."
Hemen ben de tadına baktım. Eeee gayet güzeldi hatta her zamanki yaptığımdan daha güzel olmuştu. Bozulmuştum doğrusu oysa ne kadar da uğraşmıştım beğenmesi için. Kenan'ın kahkasını duymamla ona baktım. Pis adam yine dalga geçmişti benimle
"Off Kenan ya ben o kadar senin için uğraşayım sen dalga geç benimle"
"Yüzündeki ifadeyi görmeliydin ama." hala gülüyordu uyuz
"Ya gülmesene "
"Tamam tamam gülmüyorum artık. Bal gözlü haklısın galiba senin yemeklerin bana bağımlılık yapacak gibi görünüyor"
O kadar sinirlenmiştim ki, resmen keyfimi kaçırmıştı. Ama dur sen ben ona yapacağımı bilirdim.
"Kenannn"
"Efendim"
"Ben diyorum ki acaba cacık da mı yapsaydım."
"Bu nerden çıktı"
Ellerimle onu işaret ederek
"Hazır masada kocaman bir hıyar varken. İçi geçmek üzeredir şimdi, malum çok olgunlaşmış yemezsek yazık olacak"
"Demek yemezsek yazık olacak. Benim daha güzel bir fikrim var. En iyisi sen bu hıyarı al yatak odasına çık duyduğuma göre yatakta hıyar yemek sağlık açısından çok faydalıymış."
Kendi kazdığım kuyuya düşmüştüm. Aptal adam yine beni utandırmayı başarmıştı.
"Avucunu yalarsın"
Sinirden önümdeki yemeği hırsla ağzıma soktum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ ACI
Romance"Aşık olduğun adamın gerçek yüzünü görünce yine de onu bu kadar çok sevebilecek misin Gece?" Elindeki dosyayı önüme doğru ittirip karşıma oturdu. "Buraya seninle bunları konuşmaya gelmedim bana ailemle ilgili olduğunu söyledin ben de geldim." bu söz...