Aşk nedir, size bu soruyu soran biriyle karşılaştınız mı hiç? Ben karşılaşmadım. O karşıma çıkana dek aşkın ne olduğunu da bilmezdim. Beraber olduğun insanla yaşanmışlıkların, biriktirdiğin anılar yaptırır aşkın tanımını sana. Belki de tanımı kişiden kişiye değişen tek kelimedir. Bana göre aşk, kalbe düşen küçük bir kordu. Eğer güçlü bir şekilde üflersen tüm bedenini yakıp küle çevirebilirdi. Şu anda gözlerine baktığım bu adam benim korumdu. Tüm bedenimi yakan ateşimin kaynağıydı.
"Senden nefret ediyorum"
"Gözlerin öyle demiyor ama"
Yüzümü yüzüne iyice yaklaştırıp dudaklarımız arasındaki mesafeyi sıfırladı. Ilık nefesi dudaklarıma çarpıyor istemeden de olsa heyecanlanmama engel olamıyordum. Kendiliğinden kapanan gözlerim ve aralanan dudaklarım beni öpmesi için ona davetiye çıkarıyordu. Dudakları dudaklarıma temas halinde değerken nefes alış verişlerim iyice hızlanmış kalbim kulaklarımda atmaya başlamıştı. Dudaklarımın üzerinde hissettiğim gülümsemeyle gözlerim açılmış şaşkınca ona bakmaya başlamıştım. Bileklerimi bırakan elleri kalçalarıma doğru yol almış ve iri elleriyle kalçalarımı kavrayıp sertçe beni kendine bastırmıştı.
"Hissediyor musun seni ne kadar istediğimi. Sen de beni istiyor musun bal gözlüm"
Tavan yapan hormonlarıma lanetler yağdırarak mantığımı devreye sokmaya çalıştım. Ancak bacaklarımın arasında hissettiğim o şey ve karşımdaki lanet olasıca yakışıklı yüz bütün düşünme yetilerimi elimden almış, beynimi alt üst etmişti. İçimdeki arsız kız ve mantıklı kız ciddi bir kavgaya tutuşmuştu.
"İstiyorum ben bu yakışıklıyı çeneni kapa ve git, bir kez olsun beni dinle, hayat zevk almak için vardır."
"Saçamalama arsız, arsız dedikse de bu kadar değil sana imzalattığı sözleşmeyi ne çabuk unuttun"
"Aman bir kez olsun anı yaşa bırak şu mantığı sanki bu zamana kadar mantıkla kaf dağına mı eriştin"
"Ama..."
Mantıklı taraf cümlesini bitiremeden arsız onu içime doğru itmiş en derinlerime kaçırmıştı.
"İstiyorum"
İrice açılan gözlerimle şaşkınca ona baktım. Lanet olsun bunu gerçekten dışımdan mı söylemiştim. Sözümü bitirmemle dudaklarıma yapışması bir olmuş deli gibi öpüşmeye başlamıştık. Tişörtümü yukarı doğru sıyırmasıyla dudakları dudaklarımdan ayrılıp göğüslerime doğru yol almış oradan da daha aşağılara inmeye başlamıştı. Nefes alış verişlerim hızlanmış arzu tüm hücrelerimi esir almıştı. Sonunda dudaklarını bedenimden ayırabilmiş siyahın en koyu tonuna bürünen gözleriyle gözlerimin içine bakıp ellerini bacaklarıma doğru yönlendirmişti. Eteğimin altından iri elleriyle kavradığı çamaşırımı tek seferde çıkarıp atmış ardından gözlerini benden ayırarak yüzündeki memnun gülümsemeyle bacaklarımı ikiye ayırıp şaşkın bakışlarım arasında dudaklarını en mahrem bölgeme usulca bastırmıştı. Utanç tüm bedenimi hapsederken ayrılan bacaklarımı kapatmaya çalışıyor ancak Kenan'ın güçlü elleri buna bir türlü izin vermiyordu.
"Ke...nan yap...ma"
Bu sözüme aldırmamış daha da ileri giderek dilini de devreye sokmuştu. Gözlerim utançla yumulurken ellerim saçlarına gitmiş, inlememek için dudaklarımı dişlemeye başlamıştım. Niyetim onu kendimden uzaklaştırmakken ne olduğunu anlamamış, saçlarındaki ellerim onu kendime daha da çok bastırmaya başlamıştı . Bu hareketimle hırlamaya benzer bir ses çıkaran Kenan daha da derinlerime inmiş bacaklarımı tutan elleri kalçalarıma doğru yönelmişti. Bense ağzımdan kaçan çığlığa engel olamamış acıyla kıvranmaya başlamıştım.
"Lütfen dayanamıyorum artık"
Nefes nefese kalmış saçlarından ayrılan ellerimi kanepenin kenarlarına geçirmiştim. Yakarışımı duymasıyla bacaklarımın arasından çıkmış zorlanıyormuşçasına nefes nefese kanepeden kendini aşağıya atmıştı. Onun benden ayrılmasıyla içimdeki derin boşluk ve korkuç hisle öylece kalakalmıştım. Boş gözlerle ona bakıyor ağzımdan tek bir kelime çıkmıyordu. Oturduğu yerde ellerini başının arasına alıp nefesini düzene sokmaya çalıştı ardından
" Bal gözlüm sana ceza vermek ne kadar zormuş lafta seni yarım bırakıp o iğrenç duyguyu tatmanı sağlayacaktım ama şuna bak senden çok ben ceza çekiyorum"
Bir süre olduğum yerde kalıp kendimi toparlamaya çalıştım sonunda zorla da olsa yerimden kalkabilmiş ancak başımın dönmesiyle kendimi Kenan'ın kollarında bulmam bir olmuştu. Yüzündeki ukala gülümsemeyle eğlenircesine bana bakıyordu. Hızla kollarından kurtulup koşar adımlarla kendimi banyoya attım. O kadar utanmıştım ki bir daha onun yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. Aynanın karşına geçip dağılan saçlarımı ve üstümü düzelttim. Ellerim bir türlü kapı koluna gitmiyor kendimde dışarıya çıkacak cesareti bulamıyordum. Uzun süren bekleyişimin ardından Kenan'ın kapıyı çalmasıyla elim ayağıma dolaşmış, ne yapacağımı şaşırmıştım.
"Gece, güzelim çık artık utandığını biliyorum ama buna gerek yok. Hadi aç kapıyı. "
Tekrar ona rezil olamazdım. Yeterince utanmıştım zaten. Banyodaki havluyu kaptığım gibi saçlarıma sardım. Hızlıca kapıyı açıp dışarı çıktım.
"Ne utanması canım sadece saçımı yıkıyordum"
Gözlerimin de maşallahı vardı yani odanın her bir noktasında dolaşmış bir Kenan'a bakmamıştı.
"Hım demek saçını yıkıyordun"
Ben daha ne olduğunu anlamadan saçımdaki havluyu çekmiş yıkanmayan saçlarım omuzlarıma dökülmüştü.
"Sana söyledim yalan konusunda berbatsın. Ellerin yine boynunda ayrıca havluda da hiç ıslaklık yok."
İri elleriyle yüzümü kavrayıp zorla gözlerime baktı. Gözlerinin gözlerime değmesiyle kıpkırmızı olmuş aklıma gelen müstehcen düşüncelerle rengim mora doğru atmaya başlamıştı.
"Nefes al"
"Hı"
"Nefes al boğulacaksın"
O ana kadar nefesimi tuttuğumu unutmuştum. Patlamak üzere olan ciğerlerime derin bir soluk çekip rahatladım. Bir anda beni kucağına almasıyla ağzımdan küçük bir çığlığın kaçmasına engel olamamıştım.
"Kenannn, bırak beni"
Salona geldiğimizde kanepeye oturup beni de kucağına çekti ve sıkıca sarıldı.
"Huzurum, neşem, mutluluğum, hüznüm, kadınım herşeyimsin iyi ki karşıma çıktın bal gözlüm. İyi ki hayatımdasın"
Bir dakika bu gerçekten Kenan mıydı? Ya da ben farkında olmadan dün gece bir japonla mı tanışmıştım. Hani vardı ya Kemal Sunal'ın Japon İşi filmi. Acaba tanıştım da ondan Kenan'ın robotunu mu yapmasını istedim. Yok yok ya da Aslı istedi dur ben en iyisi kontrol edeyim.
"Kenan"
"Efendim güzelim"
"Yiğit bey bu akşam beni yemeğe davet etti"
Kucağından beni atarcasına ittirmiş, kükremesiyle neredeyse gözlerim yerinden pörtlemişti.
"Geceeeee o siktiğimin itiyle konuşmayacaksın demedim mi ben sana. Geberticeğim onu. İt herif"
Kırmızı görmüş boğa gibi burnundan soluyor hırsından bir sağa bir sola hareket ediyordu. Sonunda benim canım masama okkalı bir tekme geçirmesin mi. Adamda hulk gücü var mübarek masa bile dayanamamış çat diye kırılmıştı.
"Kenan allah senin cezanı vermesin. Ay canım masam seninle ne kadar güzel günler geçirmiştik, böyle mi olacaktı ayrılığımız"
Kuduran Kenan masayı okşayan bileğime yapışarak beni kapıya doğru sürüklemeye başladı.
"Yürü bundan sonra burada kalmıyorsun benimle yaşayacaksın"
"Nah seninle yaşarım. Bırak kolumu ya"
Ben az önce ne demiştim robot mobot yok kardeş bu benim öküz Kenan'dı noterden tasdikli yani.
"Bir eve gidelim ben senin zehir saçan o dilini bir güzel susturmasını bilirim güzelim"
"Kenan bak şaka yaptım. Valla bak yok öyle birşey."
"Ben de yedim külahıma anlat sen onu"
"Tamam bak yarın söz geleceğim seninle, bugün evimde kalayım ha"
Bu sözümle sonunda beni çekiştirmeyi bırakabilmişti. Ellerini hırsla saçına daldırıp bir süre sakinleşmeye çalıştı.
"Tamam kabul. O zaman bu gece seninle kalıyorum madem sen gelmiyorsun"
"Kalmıyorsun. Kenan sen aklını mı kaçırdın bu apartmanda yalnız ben kalmıyorum farkındaysan, elalem ne der. Evine erkek atmış falan"
Bu sözümle sesli bir şekilde gülmeye başlamış bir türlü susmak bilmemişti.
" Sen ve evine erkek atmak kelimelerini bir arada düşünemiyorum bile "
"Kes gülmeyi. Gidiyorsun ona göre"
Ellerini belime yerleştirip bana doğru yaklaştı ve yüzüme doğru eğildi.
"Gitmiyorum. Kim ne demiş umurumda değil. Sen benim kadınımsın bunu herkes öğrensin. Benim kadınıma kimse laf edemez konuşamaz da."
"Of Kenan of. Bir apartmanın teyzelerine eşkiyalık yapmadığın kalmıştı onu da yap tam olsun."
Belimdeki elleriyle beni kendine doğru çekiştirip bir anda dudaklarıma yapıştı. Kısa bir öpücük verdikten sonra cebinden telefonunu çıkarıp birini aramaya başladı.
"Kenan yapma şunu iyice alışkanlık haline getirdin"
Ellerimle dudaklarımı kanatırcasına silmeye başladım.
"Alışsan iyi olur güzelim. Bundan sonra öpüşmekten daha da güzel şeyler yapacağız seninle"
"Uyuzgilus Sapienslerle bir akrabalığın var mı Kenan'cım"
"O da ne"
"Yeni çıkan bir insan türü. Düşünmüşler taşınmışlar bu ismi vermişler. E napsın adamlar sizin gibilere de ancak bu isim yakışır çok doğru bir adlandırma tebrik etmek lazım"
"Geceee"
Tam üzerime doğru yürüyordu ki allahtan aradığı kişi telefonu açtı.
"Ahmet, evden birkaç giysi al Gece'nin evine getirsinler. Oğlum şimdi senin zırvalamalarınla uğraşamayacağım dediğimi yap. Tamam hadi görüşürüz."
"Ne yani ciddi ciddi kalıyor musun şimdi"
"Evet ciddi ciddi kalıyorum güzelim. Ha kalmamı istemiyor musun o zaman bu güzel daireyi satın alırım beraber yaşar gideriz ne dersin"
"Neden bahsediyorsun sen"
"100.000 lirayı başka türlü nasıl bana vermeyi düşünüyorsun. En azından ev kirandan keserim"
O kadar öfkelenmiştim ki doğrudan yatak odama gidip sözleşme zımbırtısını getirdim. Kenan'ın şaşkın bakışları arasından bir güzel yırtıp suratına fırlattım. Ancak hiç sinirlenmemiş aksine gayet sakin bir şekilde koltuğa oturup bana bakmaya başlamıştı. Onun bu umursamaz tavrı beni daha da sinirlendiriyor neredeyse çıldırtma noktasına getiriyordu.
"Bal gözlüm bunun bende milyonlarca yedeği var yırtmanın pek bir anlamı yok."
Cebinden çıkardığı sigarasını tam yakacakken elinden alıp onu da yere attım.
"Şu lanet zehrini dışarıda iç"
Yok bu böyle olmayacaktı benim acilen terapiye ihtiyacım vardı. Bu yüzden hemen mutfağa doğru yol aldım. Herkesin sinirlenince sakinleşmek için bir yöntemi vardır ya benim yöntemim de yemek yapmaktı.
"Hım ne yapabilirim sarma, börek, kek, çorba, bir de salata yaptım mı tamam"
Malzemelerin hepsini çıkarıp vakit kaybetmeden işe koyuldum. Neyse ki biraz da olsa kafamı dağıtabilmiştim. Kenan'ın seslenmesiyle ellerimi yıkayıp yanına gittim.
"Yine ne istiyorsun Kenan"
"Ben banyoya giriyorum. Az sonra kıyafetlerimi getirecekler. Sen alırsın"
Pis adam bir bakışıyla beni yumuşatıyor, gülüşüyle kalbimdeki buzları eritiyordu. İçimde ona karşı öyle büyük bir sevgi vardı ki ne yapsa karşı koyamıyor kızgınlığımı sürdüremiyordum.
"Kenan, dur sana temiz havlu vereyim"
Dolaptan çıkardığım havluyu ona verdikten sonra tekrar işime döndüm. Tam bu sırada kapı çaldı. Kenan'ın kıyafetleri gelmiş olmalıydı. Kapıyı açtığımda karşımda Ahmet'i görmek beni çok mutlu etmişti.
"Ahmet, hoş geldin gelsene içeri"
"Yok yenge gelmeyeyim ben şimdi."
"Gel canım çay falan koyarım içeriz."
"Yok yenge yok kalsın."
İçeriyi kontrol ettikten sonra bana doğru yaklaşıp kısık sesle fısıldadı.
"Başka zaman Kenan yokken söz"
Bu sözüne karşı gülümsememe engel olamamış ben de kısık sesle cevap vermiştim.
"Tamam o zaman"
"Hadi yengecim görüşürüz Ahmet kaçar. Bu arada aramızda"
Baş parmağımı havaya kaldırıp onaylar şekilde göz kırptım
"Aramızda"
Ahmet gittikten sonra Kenan'ın kıyafetlerini içeriye taşıdım. Tam bu sırada banyodan seslendi.
"Gece, kıyafetlerim geldiyse getirebilir misin "
"Tamam"
Kıyafetlerinin arasındaki eşofman ve tişörtünü alıp banyoya ilerledim. Banyoya girdiğimde Kenan hala duşakabinden çıkmamıştı.
"Havluyu verir misin güzelim"
Başımı diğer tarafa çevirip havluyu ona doğru uzattım tam bu sırada bileğimi kavrayıp beni de duşakabine çekti.
"Kenan manyak mısın ya üstümü ıslatacaksın"
"Sen benden hala utanıyor musun?"
Yine ve yeniden gözlerimin ihanetine uğramış adamın baklavalarını tek tek incelemiştim.
"Sayabildin mi kaç tane "
"Hı "
"Deminden beri bakıyorsun "
Eliyle karnını işaret ederek çapkınca gülümsedi.
"Ne bakıcam canım senin baklavalarına zaten sadece 5 tane sayabildim"
Ellerimi ağzıma kapatıp içimden kendime ne kadar küfür varsa saydırdım. Bu sözümle Kenan daha da keyiflenmiş kahkahayla gülmeye başlamıştı. Aklıma gelen cin fikirle hemen musluğa yapışıp soğuk kısma ayarladım ve buz gibi suyu onun üzerine boca ettim.
"Şimdi gülme sırası bende "
Ancak farkettiğim bir gerçekle gözlerim irice açıldı. Lanet olsun adam çırılçıplaktı ve benim gördüğüm şey gerçek olamayacak kadar iriydi. Elimde duş başlığıyla donmuş bir şekilde kalakalmıştım. Kenan bana doğru iyice yaklaşıp başlığı elimden aldı ve kulağıma doğru eğilip yavaşça fısıldadı.
"Benim gibi bir sevgilin olduğu için gurur duymalısın. Yakında sana öyle zevkler vereceğim ki her gün beni isteyeceksin bal gözlü"
Duyduklarımla yüzüm kızarmaya ve ateş gibi yanmaya başlamıştı. Bir anda üzerime tuttuğu buz gibi suyla nefesim kesilmiş çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştım.
"Hıhhhhhaa kes şu..nu. Kenan çok soğuk"
Bu sırada üst üste çalan kapıyla ikimiz de birbirimize baktık. Israrla çalması üzerine hemen banyodan çıkıp açmak için koştum.
Kapıyı açtığımda karşımda Aysel teyzeyi gördüm. Elinde iki tencere yemekle gülümseyerek bana bakıyordu.
"Kızım yarın benim günüm vardı. Fazladan yaptım herşeyi sana da veririm diye. Yazık işten geliyorsun yemekle uğraşma dedim. "
"Çok teşekür ederim Aysel teyzecim niye zahmet ettin"
Aysel teyze yeni idrak ediyormuşçasına bir üzerime bir de arkama baktı. Başını iki yana sallayıp burnundaki gözlüğünü iyice gözlerine doğru ittirdi. Tam arkamı dönecektim ki boynumda hissettiğim nefesle başımı yavaşça yana çevirdim. Kenan belinde sadece bir havluyla dibime kadar girmiş bu da yetmemiş ellerini belime sarmıştı.
"Merhaba efendim ben Gece'nin nişanlısı Kenan."
Aysel teyze elindeki tenceleri elime tutuşturup şaşkın bakışlarla Kenan'ı süzdü.
"Merhaba evladım kusura bakmayın ayıp oldu böyle de. Gece kızım aşk olsun sana da nişanlandın söylemiyorsun. Ay ben sizi rahatsız ettim hadi içeri geçin böyle kapıda tövbe estağfurullah. "
Kınayan bakışlarla bana bakıp ardından hızlı bir şekilde merdivenlere yöneldi. Kenan'ı içeriye doğru ittirip kapıyı kapattım ve tencereleri mutfağa götürdüm. Kenan da benimle gelmiş sırtını mutfak kapısına yaslayıp beni izlemeye başlamıştı.
"Mahvoldum ben. Bittim yarın dedikodu götürür burayı lanet olsun bu şekilde çıkmak zorunda mıydın "
Stresten tırnaklarımı yemeye başlamıştım bile.
"Güzel o zaman yarın bana gidiyoruz burada artık kalamayacağına göre"
"Bilerek yaptın. Kenan sürekli beni zorluyorsun farkında mısın. Bıktım artık beni zorlamandan"
"Evet bilerek yaptım. Ayrıca nişanlı olduğumuzu söyledim ne var bunda "
"Hala ne var diyor ya sen beni çıldırtmak mı istiyorsun"
"Hayır seninle sevişmek istiyorum ama zamanı gelince"
Bu sözüyle ağzım bir karış açılmış yerimde donakalmıştım. Bana doğru yaklaşıp açılan ağzımı kapattı.
"Ben üstümü giyiyorum bırak şu saçmalığı da yanıma gel bal gözlü kollarımda seninle uyumayı özledim." dudaklarıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra gülümseyerek benden ayrılıp mutfaktan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ ACI
Romance"Aşık olduğun adamın gerçek yüzünü görünce yine de onu bu kadar çok sevebilecek misin Gece?" Elindeki dosyayı önüme doğru ittirip karşıma oturdu. "Buraya seninle bunları konuşmaya gelmedim bana ailemle ilgili olduğunu söyledin ben de geldim." bu söz...