Bal Gözlüm

478 28 10
                                    

Aslı'yla geç vakte kadar oturup çene çaldık. Haliyle sabah erken kalkamamış saati 11 yapmıştım. Uyandığımda yanımda Aslı yoktu. Yastığa yapıştırdığı post iti alıp okudum.
"Salak Hakan sabah sabah başımın etini yedi. Hakan'la buluşmaya gidiyorum tatlım. O kadar güzel uyuyordun ki kıyamadım uyandırmaya. Bu arada Kenan'la ilgili tüm gelişmeleri aktarıyorsun, bu defa affetmem artı kızgın surat." Deli kız yine yapmıştı yapacağını. Aslı'nın bu notuna gülümseyip yataktan kalktım. Kahretsin Kenan gelicekti bunu nasıl unutmuştum saat de çok geç olmuştu. O telaşla tam banyoya gidecekken çarşaf ayağıma dolandı ve boylu boyunca yere kapaklandım.
"Sıçayım böyle işe"
Üstüne bir de kapı çalmaz mı anlaşılan bugün hiçbir işim düzgün gitmeyecekti. Yerden kalkıp sendeleyerek kapıya yöneldim. İyi adam lafının üstüne gelirmiş derler. Her ne kadar Kenan bu "iyi adam" kategorisine girmese de şu anda karşımdaydı.
"İçeri almayacak mısın?"
"Affedersin"
Kapının önünden çekilip onu içeriye aldım.
"Hazırlanmamışsın dün Aslı'ya söylemiş..."
Bakışlarını vücuduma yöneltmesiyle sözünü yarıda kesti. Baştan ayağa süzdükten sonra gözleri göğüslerimde takılı kaldı. Aklıma dank eden şeyle kendime geldim. Bir aptal gibi adamın karşısına kısa gecelik takımımla çıkmıştım. Aslı dün zorla doğum günümde aldığı gecelik takımını giydirmişti bana. Üstüne üstlük iç çamaşırı da takmamıştım. Ellerimle göğüslerimi kapatıp ona çemkirdim
"Kenan yiyecekmiş gibi bakma bana"
"Sen bu haldeyken benim ne yapmamı bekliyorsun, kusura bakma bal gözlü ben rahip değilim. Senin gibi kilisede büyümedim." çapkınca gülümseyerek üzerime doğru yürüdü. O üzerime doğru yürüdükçe ben de geri geri kaçmaya başladım. Kapıya dayanan sırtımla kaçacak yerim kalmamıştı. İki elini kapıya yaslayarak beni kendisi ve kapı arasında sıkıştırdı. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki nane kokan ferah nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Gözlerim benden bağımsız olarak kapandı. Tırnaklarımı yaslandığım kapıya geçirip bekledim.
"Bal gözlü neden gözlerini kapatıyorsun?"
Bu sorusuyla gözlerimi hemen açıp ona baktım. Suratındaki gülümseme daha da genişlemiş kahkaha atmamak için kendisini zor tutuyordu. Ellerimi kapıdan çekip hızla göğüslerine yerleştirdim ve onu tüm gücümle üzerimden ittim. Ancak bir milim yerinden oynatamamıştım. Bu hareketim karşısında yüzündeki gülümseme silinip yerini öfkeye bıraktı. İyice koyulaşan siyahlarıyla gözlerimin içine bakıp hırsla dudaklarıma yapıştı. O kadar sert öpüyordu ki dudağımdaki kabuk bağlamış yara tekrar açılmıştı. Canımın acısımasıyla kollarında çırpınmaya başladım. Ancak koca cüssesiyle beni kapıya öyle bir sıkıştırdı ki bir süre sonra hareket edemez hale geldim. Ellerini belimden bacaklarıma doğru yöneltip hırsla sıktı. Ağzımdan kaçan acı çığlık dudaklarının arasında kayboldu. Çığlığımla dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve ardından kanattığı yaramın üzerini yaladı.
"Benim sonum olacaksın bal gözlü"
"Her son bir başlangıçtır. Senin sonun bana acı vermekten başka bir işe yaramıyor."
Bu sözünden sonra beni bırakıp salona doğru yöneldi
"Eşyalarını hazırladıysan gidelim"
Yapıştığım kapıdan ayrılıp odama doğru yöneldim. Üzerimdeki pijamaları çıkarıp attım. Aynadan sırtıma baktığımda kızardığını gördüm bacaklarımın da sırtımdan farkı yoktu. Dudağım ise hala kanamaya devam ediyordu. Kendimi incelemekten vazgeçip üzerime bir elbise geçirdim ve hazırladığım çantamı alıp Kenan'ın yanına doğru ilerledim.
"Ben hazırım çıkabiliriz."

***********************************

Yola çıktıktan bir süre sonra daha öncekinden tamamen farklı bir yere doğru gittiğimizi anladım.
"Kenan nereye gidiyoruz."
"Yarın hafta sonu. Şirketten bazı kişileri çiflik evine çağırdım. Oraya gidiyoruz. Çalışanım Fatma hanımın bir hafta sonra kızı evleniyormuş o yüzden izin aldı. Aslı senin yıllık izne ayrıldığını söyleyince hazırlıkları sen yaparsın diye düşündüm."
"Ben yaparım öyle mi?"
"Evet bu tür işlerde oldukça iyisin bildiğim kadarıyla."
"Ben senin kölen miyim her işini bana yaptırıyorsun. Sevgili, hizmetçi başka ne kaldı yaptırmak istediğin?"
Kırmızı ışıkta durduğumuzda baştan aşağıya beni süzdü. Bakışları bacaklarımda takılı kaldı.
"Bal gözlü seni her gördüğümde, dokunduğumda aklımdan öyle şeyler geçiyor ki bu isteklerim onların yanında hiç kalır."
Bakışlarında öyle bir şey vardı ki bu korkmama sebeb oluyordu. Ellerimle elbisenin eteğini çekiştirip olabildiğince bacaklarımı örtmeye çalıştım. Arkamızdan gelen korna sesleriyle Kenan bakışlarını benden ayırdı ve yola devam etti.
"O sözleşmeyi imzaladığın an herşeyi kabul ettin sen. Bundan sonra ne istersem yapmak zorundasın."
Sesli söylemek yemediği için onun duyamayacağı bir sesle küfrettim
"Göt herif"
"Ne dedin anlamadım"
"Dedim ki git git bitmedi bu yol da."
"Sanki başka birşey söyledin ama"
"Yok canım başka ne dicem"
Sonunda biten uzun yolculuğun ardından göl kenarında bir eve geldik. Etraf alabildiğince meşe ağacıyla doluydu.
Kenan çantamı elimden alıp bana gelmemi işaret etti. İçeriye girdiğimizde kendimi evi incelemekten alıkoyamadım. Diğer evi kadar burası da güzeldi gerçekten.
Yukarıya doğru çıkıp bir odaya girdik.
"Ben burada mı kalacağım."
"Kalacağız"
"Ne ikimiz mi? Beraber mi?"
"Evet"
"Kesinlikle hayır ben aşağıda kanepede yatarım. Seninle bir daha aynı odada kalmaya hiç niyetim yok" bir hışımla kapıya doğru yöneldim beni ne zannediyordu bu adam
istediğince gönlünü eğlendirebileceği biri mi. Tam çıkacağım sırada kolumu sıkıca tutup beni kendine doğru çekti.
"Bana bak sen benim sevgilimsin o insanların hepsi öyle biliyor. İstesen de istemesen de bu odada benimle kalmaya mecbursun bal gözlü"
"Bırak kolumu canımı acıtıyorsun."
Ellerimi serbest bırakmasıyla acıyan bileklerimi ovdum.
"Eğer bana elini sürmeye kalkarsan seni pişman ederim yemin ederim bunu yaparım"
"Pişman edermiş. Dikkat et bal gözlü belki sen üzerime atlarsın o zaman da benim ne yapacağım belli olmaz."
Bu sözünden sonra odadan çıktı. Hırsla ayaklarımı yere vurup tepindim. Beni o kadar çok sinir ediyordu ki bazen o kömür karası gözlerini oyasım geliyordu.
"Pis adam ne olucak"
Hemen çantamı açıp içinden bir şort ve geniş sporcu atleti çıkardım. Üzerimdeki elbiseden kurtulup bunları giydim. Bu sırada telefonum çaldı arayan Aslı'ydı beni merak etmiş olmalıydı.
"Evde misin?"
"Hayır Kenan'dayım."
"Geldi mi seni almaya"
"Evet"
"Hımm sanırım yine seni sinirlendirmiş ha"
"Her zamanki Kenan işte yine götlüğü tuttu."
Kulağımın zarını patlatırcasına bir kahkaha attı.
"Gece lanet olsun sana, söyleme şunu allah aşkına senin yüzünden rezil oldum millete"
"Ne Aslı yalan mı yani gö..."
"Kime diyorum ben ya."
"Tamam söylemiyorum sustum işte."
"Ay Hakan bunu mu al dedim ben sana. Aşkım niye sanki bu kadar ısrar ediyorsun nöbet çıkışı buluşalım diye. Kıyamam ben sana hadi eve gidelim de uyu biraz. Gece'cim kapatıyorum ben sonra yine haberleşiriz."
"Hakan'a selam söyle tatlım görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra Kenan beyimizin misafirlerine hazırlık yapmak için mutfağa inmek üzere hareketlendim. Şimdiden başlamalıydım yoksa yetişmezdi. Mutfağa indiğimde dolabı açıp ne var ne yok baktım. Acaba bu zengin insanlar ne yerdi. Ne var sanki bizim gibi kuru fasulye-pilav falan yeseler sanki incileri dökülür.

************************************

Dolabı açıp önüne geçmiş kara kara düşünen kıza baktım. Aptal kız yine beni zorluyordu ne vardı sanki biraz kapalı giyinse. Kalçalarını saran şortu ve sporcu atletiyle oldukça seksi duruyordu. Bakışlarımın bacaklarına kaymasıyla kendime küfür etmeden duramadım. Sabahki sert tavrım yüzünden bacaklarını olduğu gibi morartmıştım. Aklıma gelen şeyle ona doğru ilerledim.
"Ne düşünüyorsun bal gözlü"
"Off, siz zenginler ne yersiniz ben bilmem ki. En iyisi sen söyle ona göre birşeyler hazırlayayım ben."
"Birşey hazırlamana gerek yok. Ben yemek şirketiyle konuştum getirecekler yemekleri."
"Ne yani boşuna mı kızdım ben sana"
"Evet sanırım boşuna kızdın bence kendini affettirmelisin"
Omuzlarını silkip yanan bal hareleriyle sinirli sinirli konuşmaya başladı
"Hiç de bile. Sanki sen benden yaptıkların için özür diledin geriye de sadece benim özür dilemem kaldı."
"Gel buraya"
"Gelmiyorum işte."
"Beni sinirlendirmek istemezsin bal gözlü gel dediysem gel buraya"
Masanın önündeki sandalyeyi çekip oturdum. Yanıma gelmesiyle bileklerinden tutup onu kucağıma doğru çektim.
"Ya Kenan bırak beni her istediğinde oynayıp oynayıp sonra atacağın bebek miyim ben"
"Rahat dur biraz birşey yaptığım yok"
Kollarını ellerimle kavrayıp tepinmesini engelledim. Ardından cebimdeki kremi çıkarıp eline tutuşturdum.
"Bunu dudağına sürelim."
Kremi görünce çırpınmayı bıraktı. Kapağını açıp bir kısmını parmağıma alarak dudaklarına sürdüm. Şu anda onu öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Üstüne üstlük poposu öyle bir yerime temas ediyordu ki dişlerimi sıkmaktan çene kaslarım ağrımıştı. Sertliğimin popusuna yaptığı baskının artmasıyla o güzel bal hareleri irice açıldı ardından hemen kucağımdan kalktı.
"Şey teşekür ederim."
Yanakları kızarmış, utandığı için gözlerini benden kaçırmıştı. Onu daha fazla utandırmamak için konuyu değiştirdim.
"Bal gözlü bu akşam beni aç bırakacaksın herhalde."
"Doğru ya yemek. Ben şimdi birşeyler hazırlarım. Bu arada yarın için kek, börek birşeyler yapayım sadece kuru kuru yemek olmasın ne dersin"
"Tamam olur güzel fikir"
"O zaman ne yapsak hangi yemeği seversin en çok."
"Kabak dolması. Annem çok güzel yapardı"
Neşeyle ellerini çırpıp yerinde zıpladı
"Çok şanslısın ben de çok güzel yaparım. O zaman bal gözlün sana kabak dolması yapacak"

************************************

Söylediğim sözle yerimde dondum. Ben ne demiştim "bal gözlün" şu anda kafamı duvara çarpıp kırmak istiyordum. Neşeyle birbirine bastırdığım ellerimi indirdim.
"Kenan ben öyle demek istemedim haddimi aştım biliyorum özür dilerim"
O anda hiç beklemediğim bir şey oldu. Kenan yerinden kalkıp kapıya doğru yöneldi tam çıkacakken geriye doğru döndü ve
"O zaman bal gözlüm kabak dolmasını bir an önce yapmaya başlasın çünkü acıkmaya başladım." dedi ve mutfaktan çıktı. Şok olmuş bir şekilde arkasından bakakaldım.

KALBİMDEKİ ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin