Geçmiş

588 27 13
                                    

"Kenan hey kime diyorum beklesene, iki dakika sabır edemiyorsun alt tarafı rujumu sürecektim."
Genç kız koşarak kendisini beklemeden giden sevgilisine yetişmeye çalıştı.
"Ama güzelim sen de her defasında iki dakika deyip bir saat bekletiyorsun beni kapıda."
Genç adam koşarak gelip kendisine yetişen ve dudaklarını büzerek konuşan kıza baktı
"Ya ne yapsaydım Kenan. Sana güzel görünmek için ne kadar uğraştığımın farkında mısın?"
Anlaşılan bugün çekeceği vardı. Tipik kadın tripleri, bu gibi durumlarda tüm erkeklerin yaptığını yapıp suyuna gitmeye çalıştı.
"Benim nazlı güzelim sen her halinle bana güzel görünüyorsun." Kenan'ın onu beklememesine bozulan Ada nazını biraz daha sürdürüp ellerini göğsünde birleştirdi ve küs bir şekilde konuşmaya başladı.
"Odunsun Kenan odun bundan sonra benim yerime git bir ağaca sarıl ne de olsa ikiniz de odunsunuz. Odun oduna geçinir gidersiniz."
"Adaaaa kızım bak sinirlendirme beni."
"Kenan kaç gündür görüşemiyoruz saydın mı? Ben saydım tam beş gündür. Sadece okula git gel onun dışında birlikte oturup hiçbirşey yapamıyoruz."
"Ama güzelim sen de biliyorsun bu sene sınavım var geleceğimiz için en iyi okulu kazanmalıyım ki rahat bir hayatımız olsun."
Genç kız o  güzel orman yeşili gözlerini süzerek konuşmaya başladı.
"Kenan o zaman anneme söyleyeyim ben de geleyim bugün size. Beraber çalışırız, aşkım çok özledim seni yetmiyor bana okul."
"Annene ne diyeceksin, anne biz Kenan'la baş başa odada ders çalışacağız mı?"
"Sen orasını bana bırak. Ders çalışma dedin mi onlar her türlü ikna olur tabi bunun içine küçük yalanlar girebilir."
"Halledebilirsen gel güzelim odamın kapıları sana her zaman açık." deyip çapkınca gülümsedi ve genç kızın saçlarını geriye iterek boynuna küçük bir öpücük bıraktı.
"Ya mahalledeyiz yapma şöyle şeyler biri görücek. Ayrıca avcunu yalarsın bugünkü cezana say."
Saçlarını savurarak yürüyüp sevgilisinin şaşkın bakışlarını ardında bırakan Ada onu daha da delirtmek için kalçalarını da kullandı.
"Ada, kızım yapma şunu şansını zorluyorsun."
"Ya şansımı zorlamak istiyorsam."
"Güzelim istersen şansını zorlama kısmını yalnız kaldığımız zamanlara saklayabilirsin. "
"Aşkım avucunu aç hah açtın mı. Sonra ağzına götür, evet şimdi de dilini çıkar ve bir güzel yala."
"Ya sabır." diyen Kenan gülerek ona bakan sevgilisine sinirlendiğini belli edercesine dipsiz karalarıyla baktı. Ada daha fazla dayanamayıp bir kedi gibi sevgilisine sokularak ellerini tuttu ve beraber okula doğru ilerlediler. Çocukluktan beri birlikteydi Kenan ve Ada. Onlarınki çocukluk aşkıydı. Ada, Kenan'dan iki yaş küçüktü. Resime çok meraklıydı, çizimleri ise oldukça iyiydi. İkisinin de hayallari vardı kimi ortak kimi ayrı. Kenan hukuk fakültesini kazanıp kendi işini kurduktan sonra Ada'yla evlenmek istiyor, Ada ise güzel sanatları kazanmak, resmini geliştirip  kendi sergisini açmak istiyordu. Tabi bir de Kenan'dan iki tane çocuk. Okul seçimleri şimdiden belliydi " Ankara". Bu isteklerinin sebebi Kenan'ın Hacettepe tutkusuydu. Bu sene sınava hazırlanıyordu, bu üniversiteyi o kadar çok istiyordu ki herşeyden feragat etmiş ona ek gelir sağlayan gitar kursundan ayrılmış, Aday'la ise okul dışında görüşmez olmuştu. Bu yüzden Ada arada Kenan'lara gidiyor resim dosyasını da alıp sevgilisiyle birlikte çalışıyordu. Böylece okul dışında görüşemedikleri zamanı da telafi etmiş oluyorlardı. Senenin sonunda Kenan çok iyi iş çıkarmış tercihlerini vermişti. Bugün sonuçlar açıklanacaktı. Ada telefonun başında nöbet tutuyor heyecanla açıklanmasını bekliyordu. Telefonuna gelen bildirimle yerinden sıçradı ve hemen açıp baktı.
"Hah sonuçlar açıklanmış, Kenan'la birlikte mi baksam. Saat de çok geç uyumuştur, e adam biliyor kazanacağını hiç heyecan yok. Bakalım Kenan Bey madem o kadar güveniyorsun kendine ben de senden önce bakarım." Ösym'nin sitesine giriş yapıp sonuç kısmını açtı şifreyi girdikten sonra beklemeye başladı. Sayfa açılınca çılgınca yerinde zıpladı.
"Oha kazanmış kazanmış inanamıyorum."
Sevinçle koşarak evden çıktı ve Kenan'a doğru yol aldı. Eve gelince telefonu çıkarıp onu aradı. Kenan uykulu sesiyle
"Kızım gecenin bu saatinde rüyanda mı gördün beni. Uykumun içine ettin."
"Ya aşkım kapıyı aç ben geldim. Sana bir sürprizim var."
"Baban duyarsa bu saatte seni odama attığımı o zaman asıl sürprizi o yapar bana güzelim."
"Kenan aç diyorum sana kapıyı."
"Tamam tamam geliyorum."
Kenan kapıyı açıp  kimseyi uyandırmadan sessizce Ada'yı odasına çıkarttı. Odaya çıkmalarıyla birlikte Ada Kenan'ın üstüne atlayıp bacaklarını beline doladı.
"Aşkım kazanmışsın inanabiliyor musun Ankara'ya gideceksin."
"Güzelim biliyordum ben zaten kazandığımı."
"Of Kenan şurda iki heyecanımız vardı onun da içine ettin yani." dudaklarını büzerek mıyır mıyır konuşan kız bacaklarını Kean'ın belinden bırakıp inmeye çalıştı ancak Kenan buna izin vermemişti.
"Böyle üstüme atlayacağını bilseydim her sene sınava girerdim."
Kenan kızın bacaklarını beline daha sıkı sarmasını sağladıktan sonra ellerini kalçalarına yerleştirip okşamaya başladı. Siyah olan gözleri daha da koyulaşmış dudaklarını ona doğru yaklaştırıp beklemişti. Göğsü hızla inip kalkan Ada Kenan'a kendini daha çok bastırıp yavaşça fısıldadı:
"Kenan öpsene beni."
Genç adam bu istekle kızın dudaklarına yapıştı. Yavaş başlayan  öpücük gittikçe ateşlendi. Dilleri birbirine karışıyor odada ikisinin inlemelerinden başka ses duyulmuyordu. Kenan kızı hırsla duvara yapıştırıp dudaklarından boynuna doğru yol aldı. Her geçtiği yeri hırsla öpüyor emiyordu. Ellerinin altındaki kalçaları sıkıyor sıktıkça daha fazlasını isteyerek kıza kendini daha çok yaslıyordu. Ada ise Kenan'ın sertliğini hissetmesiyle küçük bir iniltinin ağzından kaçmasına engel olamamıştı. Kenan sonunda kızdan ayrılıp alnını alnına yasladı.
"Güzelim senden ayrılmak bana ölüm kadar acı veriyor ama benden uzaklaşmalısın."
"Kenan seni istiyorum. Her şeyinle."
Nefes nefese fısıldayan kız her ne kadar Kenan'ın son kalan direncini zorluyor olsa da ondan ayrılmak zorundaydı. Kızı yere indirip ona sıkı sıkı sarıldı.
"Olmaz güzelim bunu sana yapamam. Bugün beraber uyuyalım. Yarın sabah erkenden gidersin eve."
Konuşacak hali kalmayan Ada sadece başını sallamakla yetindi.
     O yazın bitiminde Kenan okula başlamak için Ankara'ya gitmiş, Ada her ne kadar mutlu görünmeye çalışsa da sevgilisini uğurladıktan sonra göz yaşlarını tutamamıştı.  Kenan'ın gidişinin ardından yetenek sınavı için gece gündüz çalışmış kendini daha da geliştirmişti. Liseyi bitirince Ankara'ya sevgilisinin yanına gitmiş, yetenek sınavına girmiş ve kazanmıştı. Şimdi ikisi de uzun bir ayrılığın ardından yine beraberlerdi.
     Her şey o kış günü oldu. Kenan hayatının en büyük darbesini o kış gününde aldı. Ocak ayıydı, Ada dersten çıkıp Kenan'la buluşmak için otobüs durağına doğru ilerledi. Kabanına sıkıca sarınmasına rağmen bugünkü soğuk sanki bir başkaydı. Durakta beklerken Kağan'ın arabası Ada'nın önünde durdu. Kağan Özdemir büyük inşaat firmalarından olan Özdemir Holding'in tek varisi, Ankara'nın zenginlerinden Mustafa Özdemir'in oğlu. Kağan uzun süredir Ada'nın peşindeydi. Hiçbir zaman pes etmemiş, sürekli reddedilmesine rağmen Ada'nın peşini bırakmamıştı. Sarıya çalan kumral dolgun saçları, orman yeşili gözleri, uzun boyu ve düzgün fiziğiyle güzel bir kızdı Ada. Kısa zamanda güzelliğiyle okulda nam salmış, güzel sanatların Esmeralda'sı olarak adlandırılmıştı. Çapkınlığıyla okulda ün yapmış Kağan bu güzelliği görmezden gelememiş, Ada'yı saplantılı derecede bir aşkla sevmeye başlamıştı. Kağan artık bu işe bir son vermek istiyordu. Ada isteyerek ya da zorla mutlaka onun olmalıydı. Durakta bekleyen kızı uzun süre izledi ardından arabasını çalıştırıp kıza doğru ilerledi.
      Ada önünde duran arabanın korna  sesiyle irkildi. Bu onun arabasıydı. Kurtulamadığı ve Kenan"a bir türlü söyleyemediği belalısının.
"Ada biraz konuşabilir miyiz?"
"Kağan sana kaç defa söyledim seninle konuşmak hatta o iğrenç yüzünü görmek dahi istemiyorum. Yeter artık bıktım senden." Kağan acımasızca ağlamamak için kendini zor tutan dolu dolu olmuş çimen yeşili gözlere baktı. Ada ne kadar üzgünse Kağan o kadar mutluydu, Ada ne kadar ondan nefret ediyorsa Kağan o kadar sevildiğini zannediyordu.
"Ada konuşacağımız konu önemli eğer şimdi gelmezsen o aptal sevgilin Kenan'a olacaklardan sen sorumlu olursun. Ha Kenan umurumda değil diyorsan o zaman ayrı tabi."
Kenan'ın adının geçmesiyle irkildi Ada. Bunca zamandır onu korumak için susmuş, bir şekilde Kağan'a katlanmaya çalışmıştı. Kenan'ın ondaki değişikliği farkettiğini biliyor ama her sorusunda bir şekilde geçiştiriyordu.
"Tamam geliyorum." hayatının en büyük acısını yaşayacağından habersiz çaresizce bindi arabaya.
       Ada karşısında oturmuş on beş dakikadır konuşmadan kendisini izleyen adama baktı.
"Buraya beni izlemeye mi geldin ne konuşacaksın konuş artık."
"Sana bakmaya doyamıyorum Ada, seviyorum seni hem de delicesine. Geceleri uyuyamıyor, yemek yiyemiyorum. O çimen yeşili gözlerinin sadece bana aşkla bakmasını istiyorum, sürekli aklımdasın, o adamın yanında olduğunu sana dokunduğunu düşündükçe delirecekmişim gibi hissediyorum."
"Kağan ben seni sevmiyorum, Kenan'ı seviyorum seninkisi sadece saplantı aşk değil bu gör artık."
"Aşk ya da saplantı ikisi de aynı şey. Ya Kenan'dan ayrılır bana gelirsin ya da Kenan'ın hayatını bitiririm. Sen de biten Kenan'ın enkazını toplarsın. Beni anlıyor musun? Onu bitirmek tek bir sözüme bakar. Bir sözümle okul hayatına son verir, bununla da kalmaz başına öyle bir çorap örerim ki hiçbir zaman hiçbir yerde iş bulamaz. Sence böyle bir Kenan hala seni sever mi dersin güzelim."
Ada'nın kalbi derin bir acıyla sarsılmış ne zaman aktığını bilmediği göz yaşları yanaklarından tane tane damlamaya başlamıştı.
"Kağan sana yalvarıyorum Kenan olmazsa ben bir hiçim onsuz yapamam. Ona zarar vererek benim kalbimi kazanamazsın. Sana gelsem bile kalbim her zaman Kena'nın olur ve sen de seni sevmeyen kalpsiz bir Ada'yla kalırsın."
"Kalpsiz ya da değil umurumda mı sanıyorsun sen benimsin ve benim kalacaksın akşama kadar süren var düşün. Ya Kenan'ı seçip  hayatını mahveden kadın olarak kalırsın ya da bana gelir onun rahat bir yaşam sürmesini sağlarsın. Seçim senin."
Kağan son sözünü söyleyip kalktı, Ada ise yaşlı gözlerle onun gidişini izledi. Ardından kalkıp boş boş sokaklarda dolaştı. Ağlamaktan gözleri şişmiş, pınarlarında bir damla yaş kalmamıştı. Artık onun için tek bir seçenek vardı. Kenan'a bu bencilliği yapamazdı, hayatını mahvedemezdi. Buralara gelmek için çok ama çok çalışmıştı. O gün dolaştığı sokaklarda kalbini çıkarıp atmış kalpsiz bir Ada olarak sevdiği adama gitmişti.
     Kenan saatlerce kafede oturmuş ama Ada bir türlü gelmemişti. Telefonlarına da cevap vermeyince iyice endişelenmişti.  Nerdeydi bahar gözlüsü, tam kalkıp yurda bakmaya gidecekken Ada kafeden içeriye girdi.
"Güzelim, bahar gözlüm o kadar endişelendim ki senin için."  diyerek sıkı sıkı sarıldı kıza. Ama Ada kendisine sarılmamıştı. Kenan kızı kendisinden uzaklaştırıp gözlerinin içine bakmaya çalıştı. Birşeyler vardı onda, gözlerini sürekli kaçırıyor hiç konuşmuyordu. Kızın çenesini eliyle tutup gözlerini gözlerine bakmaya zorladı. Ancak beklemediği bir şeyle karşılaştı. Ada'nın bakışaları oldukça soğuk ve mesafeliydi. İçini ürpertti Kenan'ın bu bakışlar.
"Kenan karşıma geçip oturur musun seninle önemli birşey konuşacağım."
"Tamam" kızın karşına geçip oturan Kenan dikkatli bir şekilde onu dinlemeye başladı zira karşında gördüğü bu kişi onun Ada'sı değildi.
"Kenan ben seninle yapamıyorum. Sabrettim dört yıldır direndim ancak olmuyor tamam mı. İyi bir üniversitede okuyabilirsin ama geleceğin belli değil ,açıkçası bu konuda sana güvenemiyorum. Karşıma kariyerim açısından önemli bir fırsat çıktı. Bunun için de para gerekiyor. Ailemin, senin durumun malum. Hem ben artık herşeyi idare et, fazla harcama, dişini sık yaşantısından bıktım. Önüme çıkan bu fırsatı değerlendireceğim. Ben Kağan'la birlikte İtalya'ya gidiyorum. Eğitimime de orada devam edeceğim. Biz evlenmeye karar verdik. Aslında çok uzun süredir birlikteydik ama senin sorun çıkaracağını düşündüğüm için bunu açıklamayı gitme zamanımıza yakın seçtim. Artık medeni bir şekilde yollarımızı ayıralım."
Ada; arkadaşı, dostu, sırdaşı, sevgilisi, kalbi, ailesi ona ihanet etmişti. Dondu Kenan hiçbirşey söyleyemedi bunların hepsi şaka olmalıydı. Onun yıllardır tanıdığı, sevdiği Ada böyle biri olamazdı.
      Kendisini zor tutan Ada oturduğu yerden kalktı ve Kenan'ın yüzüne bakmadan gitti. Bitmişti işte yapmıştı, kalbini orada bırakıp çıkmıştı sevdiğinin hayatından. Daha fazla yürüyemeyen Ada yolda duvara yaslanıp avazı çıktığınca çığlık atarak ağladı sonrasında hatırladığı etrafına toplanan insanlar ve karanlık oldu. Bu sırada Ada'yı uzaktan izleyen Kağan kızın bayıldığını görmesiyle hemen koşup onu kucakladı ve hastaneye doğru yola koyuldu. Bu durumda bile mutluydu. Kalkmıştı Kenan engeli önünden. Sonunda Ada sadece onundu. Sevdiği orman yeşillerine bir tek o bakacak, arzuladığı teni bir tek onun olacaktı.
       Saatlerdir sadece bir noktaya bakıp oturdu Kenan. Kafedeki garsonun "Kapatıyoruz" demesiyle kendine gelebildi ancak. Tüm bunların rüya ya da şaka olmasını umut ediyor ama olmuyordu. Bunlar gerçekti, Ada gitmişti ondan. Yıllarını verdiği, severken sevdiğini sandığı yari yoktu. O gün ne yaptığını nereye gittiğini bilmeden sabaha kadar Ankara sokaklarında dolaştı. Sonraki bir ay evinden hiç çıkmadı. Okuldaki arkadaşları evine geliyor ancak her defasında kapıdan geriye dönüyorlardı. Bu bir ayın sonunda Kenan evden çıktı. Artık tamamiyle farklı biri vardı herkesin karşısında. Sert, zalim, karanlık, bencil, ruhunu kaybetmiş en önemlisi de sevgiyi düşmanı olarak gören bir Kenan. Artık tek gecelik ilişkilerle yetiniyor, kadınlara açıkça nefretini belli ediyordu. Yine de isteniyordu ne kadar acımasız olursa olsun nefret edilmiyor, kadınların ulaşılmaz arzusu olarak adlandırılıyordu.  Üniversiteyi bitirdikten sonra stajını tamamlamak üzere iyi bir avukatın yanında işe başladı. Hırsı ve tutkusu ona başarı üstüne başarı getirdi. Stajının bitiminde yanında çalıştığı avukat iş teklifinde bulunmuş ancak o kabul etmemişti. Kendi bürosunu açmak istiyor ancak bunun için hatrı sayılır bir meblağ gerekiyordu. Önce kendi evini küçük bir ofise dönüştürdü aldığı davalar öyle dişe dokunur şeyler değildi ancak onu idare ediyordu. Ofis açması içinse daha büyük davalara ihtiyacı vardı. Bir gün aradığı fırsat ayağına geldi. Kabul ettiği her ne kadar bir dava olmasa da kendisine büyük bir meblağ kazandıracaktı. İstenilen işi oldukça temiz bir şekilde hallettikten sonra hesabına yüklü miktarda para yattı. Bu parayla ofisini satın almış ve yerleştirmişti. Çalışanları da ayarlandıktan sonra herşey hallolmuştu. Ancak gözünü hırs bürüyen Kenan bununla yetinmeyip daha tehlikeli davalara da bakmaya başladı. Her girdiği davayı kazandığı için kısa sürede zengin şirket sahipleri, azılı mafyalar daimi müşterisi olmuştu. Şimdi bir tek kişi kalmıştı geriye Mustafa Özdemir. Onun da etrafından aldığı tavsiyelerle kısa sürede kendisine dönüş yapacağı aşikardı. Kenan'ın bu adamla başka planları vardı. Sadece tek bir davasına bakmakla yetinmeyip şirketin daimi avukatı olmak istiyordu. Yakında bunu sadece o değil bizzat Mustafa Özdemir'in kendisi isteyecekti. Nitekim bu arzusu da oldu. Şimdi Özdemir Holding'in baş avukatıydı. Geriye sadece onların dönmesi kalmıştı. Onlar da dönünce asıl oyun o zaman başlayacaktı.
       

 
          

KALBİMDEKİ ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin