Kenan'dan

707 34 15
                                    

Benden bir cevap bekliyordu. Ufak tefek bir kızdı. Öyle çok güzel değildi. Uzun kahverengi saçları, bal rengi gözleri ve kırmızı dolgun dudakları vardı. Bakışlarım yüzünden vucuduna kaydı. Beli inceydi, buna karşın kalçaları oldukça dolgundu. Ne yaptığımı farkedince kendi kendime güldüm. Bir sapık gibi kızı inceliyordum. Bu kızda beni ona çeken birşeyler vardı.
Kenan o anda kararını verdi. O lanet olasıca kadını kendinden bu şekilde uzaklaştıracaksa bunu da yapmaya hazırdı. Böylece bu kızdan hem arabasının hem de o gece yediği kurşunun intikamını almış olacaktı. Eğer o gece arabasıyla zamanında oradan uzaklaşabilseydi şu anda sol omzunda bir kurşun yarasıyla dolaşıyor olmayacaktı.

"Gelelim borcunu nasıl ödeyeceğine. Seninle bir anlaşma imzalayacağız. Bundan sonra ben ne istersem onu yapacaksın. Ha yapmak istemiyor musun o zaman mahvettiğin arabamın parasını ödersin. Ödeyemezsen de hapse girersin."

Donmuş bir şekilde gözlerimin içine baktı, başını yere doğru eğip elleriyle oynamaya başladı. Sonrasında kafasını kaldırdı ve

"Tamam kabul ediyorum; ancak sizden bir ricam var." dedi.

"Sence şu anda ricada bulunabilecek bir durumda mısın?"

"Biliyorum değilim ancak... Her neyse unutun bu söylediğimi."

O güzel dolgun dudaklarını dişlerken sıkıntıyla başını yere eğdi. Güzel olmadığını düşünmüştüm ama güzeldi. Masum bir güzelliği vardı. İri bal hareleri üzgünken, kızgınken farklı renk tonlarına bürünüyor insanda tarifi imkansız duygulara yol açıyordu. Bir süre sonra başını tekrar kaldırıp tam gözlerimin içine baktı. Cesaretini toplamış olacak elleriyle oynamayı bırakıp kararlı bir şekilde konuşmaya başladı.

"Sizinle yani...sizinle şey yapamam o konuda..."

Sanırım ne demek isteğini anlamıştım. Küçük cadı kafasında her ne kuruyorsa. Onun bu düşüncesine karşı gülümsememe engel olamadım.

"Sanırım ne demek isteğini anladım güzelim. Ancak şu anda pek ilgimi çekmiyorsun. Bu yüzden bu konuda korkmanın bir anlamı yok."

Bu sözümden sonra yanakları kızardı, utançla başını tekrar yere eğdi ve dudaklarını kanatırcasına ısırmaya devam etti. O dolgun kırmızı dudaklarını.

Sabrımın son demlerini yaşarken etrafımda bir sürü insan olduğunu bilmesem o dudaklara yapışır ve benim oluncaya kadar onu öperdim. Lanet düşünceleri kafamdan atmak için gözlerimi dudaklarından ayırıp alayla gülümsedim.

"Ancak o dudaklarını biraz daha ısırmaya devam edersen fikrimi her an değiştirebilirim."

Bu sözümden sonra hemen dudaklarını ısırmayı bırakmış ve korkuyla geriye doğru bir adım atmıştı.

"O zaman yarın seni hastaneden alırım anlaşmayı imzalarız."

Konuşmadan sadece kafasını sallayarak onay verdi.

"Şimdi telefonunu bana ver."

Cebinden telefonunu çıkarıp bana doğru uzattı. Kendi numaramı çaldırıp kapattım. Telefonu ona doğru uzattım tam alacağı sırada onu kendime doğru çekip boynuna küçük bir öpücük kondurdum. Bu sırada o güzel lavanta kokusu doldu burnuma, bunu neden yaptığımı bilmiyordum ancak o an kedime engel olamamış saçlarının açıkta bıraktığı o güzel boynunu öpmek istemiştim. Lavanta kokusunu derince içime çektim. Bu yaptığıma şaşırmış olacak ki bir süre donup kaldı sonrasında beni iterek kendinden uzaklaştırdı.

"Kenan bey siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"

Gözlerinde ateş olsa beni yakardı o bal hareleri alev alev yanıyordu ve bu beni fena halde sertleştirmişti. Sadece bir bakışıyla bunu başaran tek kadındı. Bir an önce buradan gitmem gerekiyordu. Bana neler olduğunu bilmiyordum ancak bildiğim birşey varsa bu kızın benim için doğru kız olduğuydu.

"Yarın görüşürüz güzelim."

deyip beni yakan ateş parçasını orada bıraktım ve çıkaşa doğru yöneldim. Geriye doğru baktığımda yumruğunu sıkmış, sinirli bir şekilde ayağını yere vuruyordu. Son kez bana baktığında ona gülümseyerek göz kırptım ve kafeteryadan çıktım. Benim için asıl oyun bundan sonra başlıyordu. Kalbime bu acıyı saplayıp bambaşka birini yaratan kadından intikamımı alacaktım. Bundan sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı.

KALBİMDEKİ ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin