Uzun süren sessiz bir yolculuğun ardından deniz kenarındaki bir mekanın önünde durduk.
"Gece şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle bu arabadan indiğimiz andan itibaren benim sevgilimsin anladın mı beni."
"Sevgili, biz ikimiz mi?"
"Biliyorum güzelim şu anda çok şanslı olduğunu düşünüyorsun ancak gerçek sevgili olmayacağız rol yapacağız. Ama sen de istersen bu işi ikimiz için daha zevkli bir hale getirebilirim."
"Hiçte bile öyle düşünmedim. Sen kendini ne zannediyorsun. Bulunmaz hint kumaşı falan mı, sabahtan beri susuyorsam sorun çıkartmak istemediğimden ama yeter artık ben gidiyorum. Git kendine eğlenecek başka soytarı bul."
Arabadan inip kapıyı hızla kapattım. O kadar sinirlenmiştim ki ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ayağımdaki on santim topukluyla sendeleyerek nereye gittiğimi bilmeden yürümeye çalıştım. Tek istediğim bir an önce buradan uzaklaşmaktı. Arkamdan koşarak gelip bir anda bileğimden tutarak beni kendisine çevirdi.
"Hiçbir yere gidemezsin."
"Bırak beni ." deli gibi çırpınarak kollarından kurtulmaya çalıştım ancak o kadar güçlüydü ki her defasında beni daha sıkı tutuyordu. Herşey bir anda gerçekleşti, yüzümü iri elleriyle kavrayarak yüzüne yaklaştırdı. O kadar sinirlenmiştim ve çırpınmıştım ki nefes nefese kalmıştım. Dipsiz uçurumu andıran siyah gözleriyle gözlerime baktı. Dudaklarımız neredeyse birbirine değiyordu. Ilık nefesi dudaklarıma çarpıyor, bu kadar yakınlık içimde tarifi imkansız duygulara yol açıyordu. Nabzım kulaklarımda atıyor, ayaklarımdaki güç gittikçe azalıyordu. Düşmemek içinse onun kollarına tutunuyordum.
"Özür dilerim Gece. Gitme sana çok ihtiyacım var."
"Ben..."
"Gitme. Eğer gidersen canını yakacağım. O sözleşmede ne olduğunu bilmiyorsun, bunu yapmak istemiyorum."
Sözleşme kelimesini duymamla kendime geldim ve ellerini yüzümden hırsla çekip ondan uzaklaştım.
"O sözleşmede ne yazıyor."
Bir süre konuşmadan gözlerimin içine baktı.
"Eğer şimdi buradan gidersen cevabını öğrenirsin."
"Acımasız pisliğin tekisin." bu sözümden sonra acı bir gülümseme yerleşti yüzüne
"Evet biliyorum ama bu acımasız pislik sana mecbur." gözyaşalarımın akmasını zorla engelleyip geriye doğru ittim.
Artık hiçbirşeyle uğraşacak gücüm kalmamıştı. Sonunda pes edip onunla gelmeye karar verdim.
"Tamam gidelim. "
Yanıma gelip elimi o iri ellerinin arasına aldı. Konuşmadan el ele davetin olduğu mekana doğru yürüdük.
"Yanımdan ayrılmıyorsun. Ben ne dersem onaylıyorsun ve ben konuşmadan kesinlikle kimseyle konuşmuyorsun. Anlaşıldı mı?"
"Peki."
İçeriye girmemizle tüm gözler bize yöneldi. Daha önce hiç bu kadar kalabalık ve şaşalı bir yerde bulunmamıştım. Doğrusu bu beni biraz endişelendirmişti. Kenan bunun farkına varmış olacak ki elimi daha da sıkı tuttu, güven verircesine elimin içini okşadı.Ben de ona doğru daha çok sokuldum. Masalara doğru ilerlerken uzun boylu oldukça yapılı, sarışın bir adam bize doğru yaklaştı.
"Kenan bizi tanıştırmayacak mısın yengeyle." diyerek bıyık altından güldü. Kenan sinirli bir şekilde dişlerini sıkıp
"Ahmet sana hala çok sinirliyim şansını zorlama."
Ellerini kaldırıp teslim olma işreti yaptı. "Tamam kabul ediyorum hata yaptım dostum. Sen de haklısın bu elbise yengenin güzelliğine daha da güzellik katmış." diyerek bana göz kırptı. Çok neşeli, eğlenceli bir insana benziyordu. İçten bir şekilde tebessüm edip
"Teşekür ederim." dedim. Kenan kızdığını belli edercesine elimi sıktı.
"Ahmet elimde kalmak istemiyorsan defol git gözüm görmesin seni." Kenan'ın bu sert çıkışından sonra Ahmet hemen bir adım geri attı.
"E o zaman bana müsade yengecim sana da kolay gelsin valla." deyip hemen yanımızdan ayrıldı.
"Kenan elimi acıtıyorsun." elimi o kadar sıkmıştı ki parmaklarıma kan gitmiyordu.
"Kimseye tebessüm etme bu benim en yakın arkadaşım olsa bile " dişlerini sıkarak kısık bir sesle konuştuktan sonra elimi sıkmayı bıraktı. Yine beni suçlamıştı her zaman olduğu gibi.
"Beni suçlamayı bırak artık, ben senin istediğin gibi oynayabileceğin bir kukla değilim." bir anda beni belimden tutup kulağıma doğru eğilerek fısıldadı
"Eğer o sesini kesmezsen yemin ediyorum seni herkesin içinde öperim." Kıpkırmızı olmuştum beni öpme düşüncesi ayrı bunu herkesin içinde yapma düşüncesi ayrı korkmama neden olmuştu. Suratımın ifadesini görünce
"Güzel anladığına sevindim" dedikten sonra beni elimden tutup çekiştirerek bir masaya yöneltti. Masaya geçmemizle birkaç kişi bize doğru yaklaşıp Kenan'la konuşmaya başladı. Anlaşılan o bu insanlar için oldukça önemli biriydi. Bu sırada kapıdan uzun boylu, kumral, fiziği oldukça düzgün çok güzel bir kadın ve yanında bir adam girdi. Karşısındaki adamla konuşan Kenan bir anda sözünü yarıda kesip gelenlere baktı. Elini belime yerleştirip beni yanına doğru çekti. Belimi o kadar çok sıkıyordu ki canımı yakıyordu. Kenan'ın gözlerinde o ana kadar farketmediğim bir şeyi farkettim. Kadına her bakışında derin bir acı duyuyor, bu acı öfkeyle harmanlanıp kor bir ateşe dönüşüyor ve bu ateş Kenan'ı yakıyordu. Yıllarca hep yanmıştı ondan geriye ise sadece külleri kalmıştı. Karşımda küllerinden doğan yeni bir Kenan vardı. Bunu görmüştüm o kadına baktığı andan itibaren Kenan'ın gözleri bana herşeyi anlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ ACI
Romance"Aşık olduğun adamın gerçek yüzünü görünce yine de onu bu kadar çok sevebilecek misin Gece?" Elindeki dosyayı önüme doğru ittirip karşıma oturdu. "Buraya seninle bunları konuşmaya gelmedim bana ailemle ilgili olduğunu söyledin ben de geldim." bu söz...