Tamı tamına on gün olmuştu. Bu on gün zarfında bir kez bile arayıp sormamıştı. Her gün elim çalmayan telefonuma gidiyor içimdeki tükenmeyen umutla aramasını bekliyordum. Onun prangalarından kurtulmuştum ancak buna sevinemiyordum bile.
"Ay Gece, Hakan'ın bu kadar romantik olacağını hiç tahmin etmezdim. Aşkım benim"
Mutlulukla elindeki yüzüğü öpen arkadaşıma baktım. Hakan doğum gününde Aslı'ya evlenme teklif etmişti. Ondan böyle bir şey beklemiyor olacak ki sürprizi görünce bir süre nutku tutulmuş konuşamamıştı.
"Sizin adınıza çok sevindim Aslı'cım"
"Tabi canım tabi zoraki gülümsemenden belli çok sevindiğin"
"Aslı saçmalama ben öyle biri miyim aşk olsun yani"
Kırılmıştım doğrusu. Gerçi bugünlerde ota boka kırılır hale gelmiştim de neyse. Kalkıp mutfağa doğru ilerledim.
"Olsun tabi, aşk olsun. Ne güzel şey şu aşk."
"Of Aslı iyice Afrodit'e bağladın bugünlerde. Çay koyuyorum ben hadi sen de git çekirdek falan getir marketten"
"Hemen gidiyorum sen istersin de ben almaz mıyım "
Yanağıma sulu bir öpücük kondurup gitti.
"Oyalanma bak"
"Tamam ya"
Çayı koyduktan sonra salona geçip güzel birşeyler bulma umuduyla film arşivimi karıştırdım. Bu sırada telefonum çaldı. Yine ne unutmuştu acaba bu kız.
"Kızım gerçekten iyice Afrodit oldun ha yine ne unuttun"
"Maalesef Afrodit değilim. Ama senin için Zeus olabilirim ha ne dersin"
Bu tanıdık ses, telefonu kulağımdan çekip ekrana baktım. Tanımadığım bir numaraydı. Allah kahretsin bu adam benim numaramı nerden bulmuştu ki.
"Yiğit bey"
"Ta kendisi"
"İyi de siz beni neden aradınız ki şimdi"
"Sen bana dokunmayınca yine ağrılarım arttı. Şifalı ellerine ihtiyacım var."
"Dikkat edin o şifalı eller gün gelir zehirli ellere dönüşür "
"Ben senin zehrine de razıyım. Yeter ki senden olsun"
"Yiğit bey sınırınızı aşıyorsunuz."
"Hımmm sanırım bir başkası var yoksa benim gibi yakışıklı bir adamı neden reddedesin değil mi"
"Böyle konuşmaya devam ederseniz suratınıza telefonu kapatmak zorunda kalacağım"
"Tamam tamam teklif var ısrar yok. Aslında ben seni başka birşey için aramıştım"
"Niçin aramıştınız?"
"Bugün taburcu oldum. Yara bakımı içinse seni istiyorum. Maaşın dolgun olacak merak etme. Ne diyorsun?"
Ne zamandır ailemin davasının yeniden görülmesi için avukat parası biriktiriyor ancak ne yaparsam yapayım aldığım maaşla istenilen miktarı denkleştiremiyordum. Bu benim için iyi bir fırsattı. Kabul edip etmeme konusunda ise tereddütlüydüm çünkü bu adama pek de güvenmiyordum .
"Sessizliğinden anladığım kadarıyla kararsız kaldın. Güzel, en azından hemen reddetmedin. Düşün kararını yarın bekliyorum"
Telefonu kapatmıştı. Düşünceli bir şekilde kanepeye oturdum. Tam bu sırada kapı gürültülü bir şekilde açıldı ve Aslı elindeki poşetleri sağa sola fırlatarak nefes nefese konuşmaya başladı.
"Gece, Ge...ce. Ay ölüyorum biraz soluklanayım. "
Oturduğum yerden aceleyle kalkıp Aslı'nın yanına doğru ilerledim.
"Aslı ne bu halin ne oldu? Kötü bir haber mi aldın yoksa ha söylesene kızım"
Ellerini göğüslerine vurup birkaç kez öksürdü ardından
"Dur da motorun soğusun. Bana birşey olduğu yok da az sonra sana olacağı kesin"
Muzurca gülümseyip kollarını birbirine doladı.
"Kızım çıldırtma da söyle hadi"
"Kenan, aşağıda seni bekliyor"
"Ke...nan mı?"
"Evet. Eğer gelmek istemediğini söylerse vücudunun en güzel yerine ona yakışır bir dövme yapacağımı ilet o anlar dedi"
"Pis sapık"
Kollarını birbirinden çözüp ellerini çaçeron mahalle teyzeleri gibi beline yerleştirdi.
"Kızım siz ne ara o devreye geldiniz aşk olsun yani bu kadar yakınlaştınız ve bana hiç anlatmadın. Oysa ben sana Hakan'la ilgili herşeyi anlatıyorum"
Küs bir şekilde bana arkasını döndü. Bir bu eksikti.
"Aslı'cım sen Hakan'la üç senedir berabersin ayrıca bizim aramızda sizinki gibi bir ilişki yok. Hadi ama yapma böyle"
Sonunda yüzünü bana dönüp sıkıca sarıldı.
"Offf sana kıyabilir miyim hiç şaka yaptım şapşal. Hadi git kaç gündür ruhsuz ruhsuz dolaşıyorsun. Ruhunu al da gel."
Bu sözüyle gülümsememe engel olamamış ellerimi saçlarına doğru götürüp bir güzel karıştırmıştım.
"Ya yapma diyorum sana şunu. Hoşlanmadığımı kaç kez söylemem gerekiyor acaba"
Oflayarak aynanın karşısına geçip bozulan saçlarını düzeltmeye başladı.
"Süs biberi seni. Hadi ben gittim"
"Anahtarlarını almayı unutma ne malum belli mi olur belki geç vakte kadar gelmezsin ha"
İmalı imalı söylediği sözle üzerine doğru atılıp saçlarını tekrar karıştırdım. Ellerimden sıyrılıp salona doğru kaçtı.
"Ya şu saçlarımın haline bak, aşağıya inmeyecek olsan var ya senin o süpürge saçlarını eline verirdim ama dua et aşağıya iniyorsun"
"Hı tabi canım kesin yaparsın. Oh olsun sana, dur ama görürsün sen yarın Hakan bir gelsin o yüzükle yaptığın dansın videosunu izletmezsem bana da Gece demesinler"
"Gece gebertirim seni ne ara videoya çektin ya. Sileceksin onu yoksa çok fena olur."
"Tabi canım tabi çok beklersin"
Hemen spor ayakkabılarımı giyip kapıdan çıktım yoksa Aslı her an taarruza geçebilirdi. Asansör dolu olduğu için merdivenlerden indim. Tam son kata gelmiştim ki üstümdekileri fark etmemle kafama vurmam bir oldu. Altımda kısa bir şort üstümdeyse ince bir askılı vardı. Onu görme heyecanıyla giyinmeyi bile unutmuştum.
"Ah Aslı hadi ben salağım ya sen. Şimdi onca katı da geri çıkamam ki off"
Üşengeçliğime yenilip apartmandan çıktım. Kenan arabasına yaslanmış bitmek üzere olan sigarasından son nefesini çekiyordu. Beni görmesiyle sigarayı yere attı. Ona doğru yaklaşıp tam karşısında durdum. Bir süre hiç konuşmadan birbirimize baktık. Baktıkça artar mıydı bir insanın özlemi benim artıyordu işte baktıkça bakıyor ona doyamıyordum. Bir anda kollarımdan tutup beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Kulağıma doğru eğilip şu sözleri fısıldadı
"Sus be yüreğim ben de biliyorum özlediğimi..."
Özdemir Asaf evet biliyordum bu sözleri bu yüzden devamını da ben getirdim
"Sus da bilmesin özlediğini"
Birbirimize sıkıca sarıldık yıllarca ayrı kalmışçasına. Kenan bir süre sonra beni kendinden uzaklaştırdı ve iri elleriyle yüzümü kavrayıp her bir noktasına öpücükler kondurdu. Gözlerimi kapatmış onun huzurunda kendimi kaybetmiştim. Dudaklarıma değen dudaklarıyla kendime geldim. Özlemim, kırgınlığımın önüne geçmiş ona yeniden sorgusuz sualsiz teslim olmuştum. Ellerini yüzümden uzaklaştırıp dudaklarından ayrıldım.
"Neden geldin Kenan, senin için bir eşya değerinde olan beni yeniden mi kullanmak istiyorsun?"
"Gece yapma bunu"
"Neyi yapmayayım Kenan, beni satın alıp kullandığın eşyalarla bir tutan sensin. Ne oldu, şimdi bu eski eşyayı geri mi istiyorsun""
Öfkeli bakışları bakışlarımı yakalamış hırsla kollarıma yapışıp beni kendine çekmişti
"Sen eşya değilsin. Benimsin, bal gözlümsüm, bağlandığım kadınsın "
"Senin yalanlarını daha fazla dinlemek istemiyorum"
Ellerimle kulaklarımı kapatıp var gücümle bastırdım. Ellerimi kulaklarımdan çekip iri elleriyle tekrar yüzümü kavradı
"Bal gözlüm senin için deli gibi endişelendim. Lütfen sakinleş ve beni dinle ha "
"Seni dinlemek istemiyorum. Canımı yakmandan bıktım artık"
"Bak beni bir kez olsun dinle. Çok önemli olmasa bu kadar ısrar etmezdim. Lütfen bal gözlü"
Yalvaran bakışları ve gözlerindeki endişeli ifadeyi görünce başımı salladım. Bunun üzerine ellerini yüzümden çekti ve arabanın kapısını açıp binmemi işaret etti. Ben bindikten sonra o da bindi. Bir süre sessizce arabanın içinde oturduk. Sonunda sessizliği bozup konuştu
"O hastanede çalışmanı istemiyorum"
"Ne "
"Duydun o hastanede çalışmayacaksın, o siktiğimin itine de bakmayacaksın"
"Kimden bahsediyorsun sen"
"Yiğit Kandemir"
Tükürürcesine söylediği isimle çenesi kasılmış, gözleri öfkenin ateşiyle harmanlanmıştı. Ancak ona boyun eğecek değildim aralarında ne geçtiyse bu beni ilgilendirmiyordu.
"İstediğim yerde çalışır istediğim kişiye bakarım buna karışamazsın"
"Sana çalışmayacaksın dedim sabrımı zorlama benim"
Öfkeyle bağırıp elini direksiyona geçirdi. Nefes alış verişleri hızlanmış öfkeden boyun damarları iyice belirginleşmişti. Kenan'ı daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Şaşkın bakışlarım arasında beni bileklerimden tutup kendine çekti ve hırsla dudaklarıma yapıştı. Öfkesini benden çıkaracaktı daha doğrusu vücudumdan. Acıyan dudaklarımı zorla ondan koparmış, ellerimle gücümün yettiğince onu kendimden uzaklaştırmaya çalışmıştım. Ancak çok güçlüydü. Elleri kısa şortumun açıkta bıraktığı bacaklarıma yönelmiş, oradan da kalçalarıma doğru çıkmıştı. Dudakları ise boynumdan göğüslerime doğru yol almış, ince atletimin açıkta bıraktığı kısımları öpmeye başlamıştı. Bir anda beni üzerine çekip direksiyona doğru yasladı. Nefes nefese kalmıştım tutku tüm hücrelerimi esir almıştı. Elleriyle kalçalarımdan tutup beni iyice kendine doğru bastırdı. Sertliğini hissetmemle ağzımdan küçük bir inlemenin kaçmasına engel olamamıştım. İnlememi duymasıyla elleri atletimin kenarlarını bulmuş hızla üzerimden çekip çıkarmıştı. Ellerini nazikçe tenimde gezdiyor onun her dokunuşuyla kendimden geçiyordum. Başımı geriye doğru atmış aldığım zevkle dudaklarımı dişlemiştim.
"Gece sana şunu yapma demiştim"
Boğuk çıkan sesiyle, geriye doğru attığım başımı kavramış dudaklarımı dudaklarına yapıştırmıştı ardından hırsla sütyenimin kopçasını açıp üzerimden çıkardı. Dudaklarımdan ayrılan dudakları boynumdan göğüslerime doğru indi. Saçlarına giden ellerimle onu daha çok kendime bastırdım. Dişlerini göğüslerime geçirmesiyle canımın acımasına dayanamamış, ağzımdan kaçan çığlığa engel olamamıştım
"Ahhhh Kenan canımı yakıyorsun"
Başını gömdüğü göğüslerimden kaldırıp bana baktı. Gözleri siyahın en koyu tonuna bürünmüş, saçları dağılmış ve dudakları kızarmıştı. Nefes nefese kaldığı için dudaklarından çıkan ılık sıcaklık dudaklarıma çarpıyordu.
"Bal gözlüm, in üstümden yoksa sana burada sahip olacağım"
Bu sözüyle panikleyerek bacaklarımı doladığım belinden çektim ve kendimi yan koltuğa attım. Sutyenimi yerden alıp hemen üstüme geçirdim. Ancak kopçasını bir türlü takamıyordum. Kenan'a bakmamla ne demek istediğimi anlamış olacak ki ateş saçan gözleriyle arkamı dönmemi işaret etti.
"Beni çok zorluyorsun bal gözlü acele etsen iyi olur. "
Kopçamı taktığında hemen atletimi de üzerime giyip kendimi arabadan dışarıya attım. Benim inmemle o da indi tam eve doğru yönelmiştim ki arkamdan adamı seslenmesiyle ona döndüm
"Gece"
"Ef..efendim"
Hala nefes alış verişlerim düzelmemişti lanet adam her defasında beni kendimden geçiriyordu
"O adamdan uzak dur ve hastaneden ayrıl"
Yine aynı konu. Artık ne yapıp yapmayacağımı söylemesi iyice sinirimi bozmaya başlamıştı.
"O hastanede çalışacağım ve o adama da bakacağım. Sen kimsin ki bana karışma hakkını kendinde görüyorsun"
Daha fazla konuşmasına müsade etmeden hızla eve çıktım. Daireme geldiğimde sertçe kapıyı açıp salona ilerledim. Aslı heyecanla koşarak yanıma geldi ve tam birşey söyleyecekken ağzı bir karış açık beni süzmeye başladı.
"Oha kızım bu halin ne. Yanlış anlamasam az önce Kenan'la yiyişmişsin diyeceğim ama "
"Nee"
Hemen aynanın karşısına geçip kendime baktım. Allah kahretsin Aslı'ya rezil olmuştum. Dudaklarım öpüşmekten kızarmış, saçlarım kuş yuvasına dönmüştü, boynumda ise kocaman bir diş izi vardı.************************************
Kenan, kendisine çemkirip sonra da koşar adımlarla apartmana giren kıza baktı. Ne demişti o, sen kimsin mi demişti.
"Ben gösteririm sana kim olduğumu küçük hanım"
Öfkeyle cebinden telefonunu çıkarıp Ahmet'i aradı
"Ahmet , sana verdiğim sözleşme var ya onun bir kopyasını Gece'nin evine gönder. Ulan bir dediğimi de sorgulama gönder diyorsam gönder işte. "
Telefonu kapattıktan sonra son bir kez genç kızın evine baktı ve sonra arabasına binip oradan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ ACI
Romance"Aşık olduğun adamın gerçek yüzünü görünce yine de onu bu kadar çok sevebilecek misin Gece?" Elindeki dosyayı önüme doğru ittirip karşıma oturdu. "Buraya seninle bunları konuşmaya gelmedim bana ailemle ilgili olduğunu söyledin ben de geldim." bu söz...