Hayal Kırıklığı

527 31 24
                                    

Hazırlandıktan sonra hemen aşağıya indim. Kenan ortalarda gözükmüyordu. Son kez masaya baktım. Adını sayamadığım bir sürü envanter çeşit yemek vardı. İtalyan usulü lö... bilmem ne. Kenan lezzetli olduğunu söylemişti ama ben pek güvenmiyordum doğrusu. Tek dileğim bugün aç kalmamaktı. Balkon kapısından giren Kenan'la düşüncelerimden sıyrıldım.
"Neye bakıyorsun bal gözlü"
"Yemekler o kadar güzel görünüyor ki dalmışım"
"Ben sana söylemiştim. İtalyan yemekleri müthiştir. Bir kez tadına baktın mı sürekli yemek istersin"
"Ya kesin öyledir"
Bu sırada kapı çaldı. İlk misafirimiz gelmiş olmalıydı.Tam kapıyı açmaya yöneleceğim sırada Kenan iri elleriyle belimi kavradı.
"Beraber açalım"
"Tamam"
Kapıya doğru yöneldikçe yüzündeki gergin ifade artıyordu. Kapıyı açtığımızda karşımıza Ahmet çıktı. Ahmet'i görmesiyle yüzündeki ifade kayboldu.
"Yenge nasılsın"
İçeriye giren Ahmet bana sıkıca sarıldı.
"İyiyim Ahmet sen nasılsın?"
Kenan hırsla elime yapışıp beni Ahmet'in kollarından çekti.
"Ulan el sıkışamıyor musun sen"
"Amma uzattın be abi. Ne yapsaydım yani böyle bir güzelliğe sarılmadan geçse miydim"
Dişlerini sıkan Kenan hırsla derin bir nefes aldı.
"Ahmet sınırlarını zorluyorsun, elimde kalacaksın."
"Tamam abi ya. Yengemiz o bizim iki şaka yapalım dedik içine sıçtın"
"Ahmettt."
"Okey, okey relax man"
Hırsla ellerini saçlarının arasından geçiren Kenan, Ahmet'in bana göz kırptığını görmesiyle kollarına yapışması bir oldu.
"Çık dışarı, çık gözüm görmesin seni bir süre"
"Kenan'cım canım dostum şaka yaptım yav. Valla bak konuşmicam fermuar çektim ağzıma"
Ahmet'i dışarıya zorla attıktan sonra kapıyı da yüzüne kapattı. Kapıya ısrarla vuran Ahmet
"Kenan, Kenan kardeşim aç kapıyı yengecim sen bari birşey söyle alsın beni içeri"
"Kenan alsana adamı içeri, çocuk gibisin valla"
"Ben mi çocuk gibiyim asıl o çocuk gibi. Sen de hemen onu koru zaten."
"Kenan"
"Nee, almıyorum içeri. Eğer kapıyı açarsan cezanı keserim haberin olsun. Diğerleri gelene kadar dışarıda kalacak dangoz"
Bakışlarım kapı ve Kenan arasında gidip geldi. Sonunda çaresiz omuzlarımı silkip kapıdan ayrıldım.
10-15 dakika sonra diğerleri de geldi. Onlarla birlikte içeri giren Ahmet'e üzgün bakışlarımı yönelttim. Kenan'a bakıp görmediğinden emin olduktan sonra sessizce sorun değil işareti yaptı.
"Gece gelir misin yanıma güzelim."
Kenan'ın beni çağırmasıyla ona doğru yöneldim. Tek tek tüm arkadaşlarını bana tanıttı.
"Selim, Sema, Bora ve Filiz. "
Selim ve Bora'nın elini sıkıp kızlara ise kısaca sarıldım.
"Tanıştığımıza memnun oldum"
Adının Sema olduğunu öğrendiğim kız sıcak bir gülümsemeyle
"Biz de menun olduk hayatım" dedi.
Hepsi tuhaf gözlerle bana ve Kenan'a bakıyordu. Sanki gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı. Sonunda Bora ortamdaki sessizliği bozup konuştu
"Ben dayanamayıp sorucam abi"
Filiz uyarıcı bir tonda Bora'nın kolunu tuttu
"Bora'cım saçmalama hayatım sesini kes istersen "
"Ne var canım merakımızı gidereceğim, sanki siz merak etmiyorsunuz. Kenan kardeşim sizin aranızda ne var?"
Kenan belimi kavrayıp beni kendine doğru çekti
"Gece benim sevgilim"
Hepsi oldukça şaşırmış görünüyordu. Uzun süren sessizliği Sema'nın neşeli sesi bozdu
"Ayy çok yakışıyorsunuz. Filiz gel biz Gece'yle biraz sohbet edelim. "
Kızlar koluma yapışıp beni bahçeye doğru çekiştirdiler. İnsanlarla pek kolay kolay kaynaşamazdım, tek anlaştığım dostumsa Aslı'ydı. Bu yüzden Kenan'a yalvaran gözlerle baktım ancak o hiç umursamamış çoktan diğerleriyle konuşmaya başlamıştı.
Bahçeye oturduğumuzda kimse bir süre konuşmadı. Ellerimi önümde birleştirmiş endişeyle dudaklarımı kemiriyordum. Sema gerginliğimi anlamış olacak ki ellerimi tuttu.
"Bu kadar çekinmene gerek yok hayatım. Rahat ol biraz biz seni sevdik gerçekten"
"Şey ben özür dilerim kusura bakmayın."
Filiz de yanımıza gelip oturdu
"Aaa tatlım ne kusuru ayrıca bizim tanıdığımız Kenan kolay kolay bir kıza kapılacak adam değildir. Nasıl etkiledin onu gerçekten merak ettim"
Filiz'in bu sözüne Sema da neşeyle atıldı
"En sevdiğim konular, ilk nasıl tanıştınız, ne kadar senin peşinde koştu, aşkını ne zaman itiraf etti. Hadi Gece anlat bize bunların hepsini."
"Sema sen de cellat gibi sıkıştırdın kızı."
"Ama ne yapayım canım merak ediyorum."
Heyecanla anlatmamı bekleyen kızlara baktım. Ancak benim anlatacak tek bir şeyim vardı o da bizim sözleşme üzerinde sevgili olduğumuz.
"Ben..."
Bu sırada Bora bize doğru seslendi
"Kızlar yemeğe geçelim artık. Biz acıktık ya nerde kaldınız"
Filiz gözlerini kısarak Bora'ya sinirli sinirli baktı.
"Vallaha bu adam bir gün de muhabbetimizin içine etmese şaşırıcam."
Ellerini sallayarak Bora'ya doğru gülümsedi
"Tamam aşkım geliyoruz. Hadi kalkın kızlar."
Hep birlikte kalkıp eve doğru yöneldik. Tam içeriye gireceğimiz sırada Sema kulağıma doğru eğilip
"Gece'cim unutmadık bilesin bize herşeyi anlatıyorsun tatlım"
"Tamam "
Masaya oturduğumuzda Kenan kulağıma doğru fısıldadı
"Ne konuştunuz"
Ellerimi rastgele sallayıp
"Klasik kız muhabbetleri işte"
Fazla üstelemeyip başını hafifçe salladı. Bu sırada kapı çaldı. Kenan kalkmak üzereyken onu durdurdum.
"Ben bakarım"
Kapıyı açtığımda karşımdaki kişiyi görmemle yerimde dondum. Bu oydu, güzel sarıya çalan gür saçlarını serbest bırakmış, üzerindeki baharı andıran çiçekli elbisesiyle çok güzel görünüyordu. Orman yeşili gözlerini bana dikmiş, önce şaşkınlıkla irileşmiş sonrasında derin bir kıskançlık kaplamıştı. Arkasından omuzlarına sarılan adamla bakışmamız sona erdi.
"Ev sahibi değil de sen mi karşılıyorsun bizi o zaman çoktan ev sahibliğini üstlenmişsin, değil mi hayatım."
Yüzündeki iğrenç gülümseyle bana bakıp güldü. Sırtımda hissettiğim ılık nefesle ürperdim. Kenan iri ellerini belime dolayıp, boynuma küçük bir öpücük kondurdu.
"Kağan Bey, Ada Hanım hoş geldiniz "
Beni kapının önünden çekip geçmeleri için yer açtı. O zamana kadar kapının önünde olduğumu unutmuş, donmuş bir şekilde onları izlemiştim.
"Biz de ne zaman içeri alacağınızı merak ediyorduk doğrusu. Sevgilin bizi gördüğüne oldukça şaşırdı."
"Kusura bakmayın Kağan Bey ona söylememiştim geleceğinizi ondan şaşırmıştır."
Dışa vurmasa da içinde kopan fırtınaları gözlerinden görebiliyordum. Zifiri karanlık gözleri nefretle bezenmiş, karşısındaki kadın ve adamı eyleme geçmeden karanlığında boğuyordu. Gözlerimi Kenan'dan ayırıp o kadına baktım. Gözlerini bir kez olsun kaçırmadan Kenan'ı izliyor, özlemle her bir noktasında gezdiriyor, yıllarca susuz kalmışçasına onu kana kana içiyordu. Kağan denen adam karısının kulağına bizim duyamayacağımız şekilde birşeyler fısıldadı. Ardından kadın bir rüyadan yeni uyanıyormuşcasına kendine gelip yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi.
"Uzun zaman oldu değil mi Kenan nasılsın görmeyeli"
Kadının bu sorusu karşısında sinirle çenesi kasılan Kenan beni kendine daha çok çekerek
"Gördüğünüz gibi gayet iyiyim Ada hanım. O geçen uzun zaman var ya bana en değerli hazinemi getirdi."
Bu sözünden sonra yüzümü kavrayıp dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu.
"Bal gözlümü."
Yüzündeki gülümsemeyle onlara doğru dönüp
"İsterseniz yemeğe geçelim"
Masaya oturduğumuzda ortama derin bir sessizlik hakim oldu. Uzun süre kimse konuşmamıştı. Sadece çatal bıçak sesleri duyuluyordu. Kağan denen adam sonunda bu sessizliği bozdu
"Kenan ne zaman çalışmaya başlayalım, babamın bahsettiği bir dava vardı hatırlıyor musun"
"Hatırlıyorum Kağan bey en kısa sürede her şeyi toplayıp çalışmalara başalayacağız"
"Güzel. Bu arada tebrik ederim çok güzel bir sevgilin var dikkat et elinden almasınlar sonra çok ağlarsın."
Sinsi bir şekilde gülümseyip masanın üzerindeki karısının elini sıktı.Bu sözünden sonra Kenan hızla başını kaldırıp ona baktı. O kadar sinirlenmişti ki elinde tuttuğu çatal ikiye bükülmüştü. Ortamı yumuşatmak adına hemen söze girdim
"Kenan beni bırakmadığı sürece ondan asla ayrılmam. Beni bir nevi onun kalbine yapışan kene olarak tanımlayabilirsiniz. "
Bu sözümle Ahmet yalandan da olsa gür bir kahakaha attı. Onunla birlikte diğerleri de güldü.
"İlahi Gece çok komiksin valla."
O ana kadar hiç konuşmayan Ada bana doğru dönüp
"Kendine çok yakışan bir tabir bulmuşsun. Ona bir kene gibi yapıştığın, asalak gibi yaşadığın doğru olsa gerek."
Filiz kendini tutamış Ada'nın bu sözüne karşı sinirli bakışlarıyla onu kalkanı altına almıştı
"En azından başkaları gibi satılık değil öyle değil mi Ada"
Kenan yumruğunu o kadar çok sıkmıştı ki yaralı elinden kan sızmaya başlamıştı. Hırsla ayağa kalkıp
"Benim acil bir müvekkilimi aramam gerekiyordu siz devem edin"
Onun gitmesiyle masadaki gerginlik daha da arttı. Bir süre sonra Ada da kalktı. Tam gideceği sırada kocası ellerine yapışıp durdurdu
"Nereye gidiyorsun hayatım"
"Lavaboya gideceğim canım izninle"
Ellerini kocasından kurtarıp yürüdü. Bulamayacağını düşünüp ona göstermek adına ben de ayağa kalktım
"Ben size yerini göstereyim"
Yüzündeki sahte gülümsemeyle başını onaylar tarzda salladı.
"Yukarıya çıkın sağdan birinci kapı"
"Tamam sağol canım "
Ona lavaboyu gösterdikten sonra aklımdaki düşünceyle ilkyardım çantasını almaya gittim. Kim bilir eli ne haldeydi şimdi. Çantayı alıp çalışma odasına girdim ancak Kenan burada değildi. Bahçede olabileceği düşüncesiyle odanın penceresinden bahçeye baktım. Gördüğüm manzara kalbimin deli gibi atmasına, içimdeki kıskançlık duygularının harlanmasına sebeb olmuştu. Hiç düşünmeden odadan çıkıp bahçeye doğru koştum. Ada ve Kenan göle yakın bir alanda tahta korkulukların yanında konuşuyorlardı. Onlara görünmeden çalıların arkasına saklandım. Konuşmalarını duymak adına yaklaşabildiğim kadar yaklaştım. Kısık olsa da seslerini duyabiliyordum. Ada Kenan'ın avuç içini kalbinin üzerine yerleştirmiş
"Bu atan kalp var ya Kenan senden ayrıldığından beri atmıyor. Sadece senin için attı. Yıllarca sana hasret kaldı."
Kenan ellerini hırsla kalbinin üzerinden çekti
"Kokuşmuş kalbini de alıp defol git. Artık sen benim için yoksun, hiçsin"
"Bilmediğin şeyler var. Bilmeden etmeden beni suçlayamazsın"
"Artık hiçbir şey umrumda değil sen de o lanet olasıca kocan da"
"Umurunda değilim öyle mi? O zaman neden aldın burayı, bizim hayalimizi. Unuttun mu o kış günü başım omuzlarındayken hayalimi anlatmıştım. Bu evi, göl kenarını, çocuklarımızı sen de bizim hayalimiz demiştin. Unuttun mu Kenannnn"
Hırsla bağıran kadın Kenan'ın göğüslerine vurmaya başladı. Kenan kadını ellerinden tutup kendine doğru çekti
"Unutamadım lanet olası unutamadım"
Sonra onun dudaklarına yapıştı. Kenan Ada'yı öpüyordu. Dudakları benden başkasına değiyor, kalbi bir başkası için atıyordu. Benim kalbimse sadece ona aitti. Bu güne kadar inkar etmiş, onu unuttuğuna kendimi inandırmıştım. Ama hayır Kenan onu asla unutmamış beni ise ona karşı savaşındaki kalkanı olarak kullanmıştı. Kalbime batan acıyla nefes alamadım. Hıçkırıklarım boğazıma dizilmiş gözlerimden sicim gibi yaşlar akmaya başlamıştı. Zorla saklandığım yerden ayağa kalktım. Atağım, yine atağım tutmuştu. Derin derin nefes alıyor ancak ciğerlerime bir türlü oksijen gönderemiyordum. Kenan'ın sesiyle ona doğru baktım. Açığa çıkmıştım beni görmüşlerdi. Bana doğru koşup endişeyle yüzümü kavradı
"Gece, Gece güzelim kendine gel "
Yer ayağımın altından kayıyor, herşey bulanıklaşıyordu. Son hatırladığım Kenan'ın ismimi haykırmasıydı
"Geceeeeeee"

KALBİMDEKİ ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin