ARMİNA
Kimseye zarar vermek istemiyordum. Küçüklüğümü bilen bu insanlarla zarar veremezdim ama beni buna zorluyorlardı. Önüme iki adam daha çıktı. Gözlerindeki bakış meydan okurcasınaydı. Diğerleri gibi bunlarda elimi kolumu sallaya sallaya gitmeme izin vermeyeceklerdi. Bellerinde silahları vardı ama çıkartıp bana doğrultmaya cesaretleri yoktu. Üstelik bunu yapmalarını babamın söylediğinden emindim. Her ne kadar kızgın olsa da bana zarar vermelerini istemiyordu.
Etrafa bakınırken arkamdan gelen üç adamı fark ettim. Hemen harekete geçmeliydim. Çünkü üzerime geldikçe hareket etme alanım azalıyordu. İlk önce elim belimdeki silaha gitti ama daha sonra vazgeçtim. Bu insanlara silah doğrultamazdım. Bu yüzden hızlıca yeni bir çözüm arayışı içine girdim. Otelin otoparkındaydım ve ulaşabileceğim hiçbir şey yoktu. En iyisi yumruklarımı kullanmaktı. Bugün çok fazla kişiyi dövmek zorunda kaldığım için ellerim kanamış ve yorulmuş olsa da birkaç kişiyi daha haklamak için enerjim vardı. Yumruklarımı sıkıp önümde duran iki adama doğru koştum. Soldakinin göğsüne yumruk attıktan sonra sağdakinin karnına bir tekme geçirdim. Ve hemen arkamdan bana yaklaşan adamlardan birine daha tekme geçirdim. Biri bana doğru yumruk savurduğunda hızla eğilerek yumruğundan kaçtım. Bu sırada arkamdan gelen birisinin kafasından yakalayarak diğerlerinin üzerine doğru fırlattım. Ayakta kalan başka biri ise bana tekme atmaya kalkarken eğilip yerde duran bacağını kaydırdım ve onun yere yığılmasını seyrettim. Daha sonra hepsi toparlanıp yeniden bana hücum etmeye başladığında birkaçını tekmeyle geri savurdum. Kolay kolay pes edeceğe benzemiyorlardı. Aralarından en genç olanı –yirmili yaşlarının sonlarında- tekrar atağa geçti. Arkamdan saldıracakken dirseğimle burnuna vurarak onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Bu sırada ceketimin ucundan tuttuğu için pek uzağa gitmedi. Ters dönüp eğildim ve ceketimi üzerimden çıkarttım. Kollarını hala tutmaya devam ediyordum. Onu sarsarak dikkatini dağıttım ve ona yaklaştım. Burnuna bir kafa atarak ceketi onun boğazına doladım. Kaçmasın diye öyle fazla sıkıyordum ki nefes alamıyordu. Daha sonra diğerleri bir adım uzaklaştı benden.
"Gitmeme izin verin." dedim nefes nefeseyken. "Hiçbirinizin canını yakmak istemiyorum."
"Erdal Bey'in kesin emri var. Seni ona götüreceğiz. Zorluk çıkartma."
"Hepinizden daha iyiyim beni alt edemezsiniz."
"İyi olabilirsin ama sayı olarak biz fazlayız."
"O zaman elinizden geleni ardına koymayın." Dedim ve bir şey söylemelerine fırsat vermeden ceketime doladığım adamı onların üzerine doğru fırlattım ve arkama bakmadan kaçmaya devam ettim. Biraz koşup onlardan uzaklaştıktan sonra bir araba bulmaya odaklandım. Fazla vakit kaybetmemem gerektiği için hemen yanımda durak kırmızı üstü açık arabayı ödünç almaya karar verdim. Kapının üstünden atlayarak arabanın kablolarıyla birazcık oynadım ve kolay bir şekilde arabayı çalıştırdım. Gaza basarak oradan uzaklaştım. Yaptığım şeyden emin değildim. Emin olduğum tek şey artık her şey yolundaymış gibi yapamıyor oluşumdu. Gerçekten yorulmuştum. İnsan öldürmekten bıkmıştım. Evet, insan öldürmek diyorum. Ben bunun için eğitilmiş bir kiralık katilim. Hatta sadece ben de değil, abilerimde. Baran ve Baybars. Her ne kadar benim öz abilerim olmasalar da kendimi bildim bileli onlarla yaşıyordum ve öz olmasa da bizi büyüten bir babamız vardı. Eşini ve kızını kimin yaptığı belli olmayan bir cinayete kurban verdikten sonra bizleri evlat edinmişti. Bizi kendi çocukları gibi sevdi. Bir gün olsun yalnız ya da garip hissetmedim. Bu yüzden ona minnettarım. Çok lüks bir yaşamımız var. Altımızda araba, giyecek pahalı kıyafetler, güzel yemekler, sınırsız eğlence... O olmasa belki de sokakta açlıktan ölürdük. Ama tüm bu güzel şeyleri kazanmak için bir bedel ödemeliyiz. Öldürdüğümüz insanlar karşılığında aldığımız parayla bu hayatı kurduk kendimize. Ben Armina Birkan. En genç kiralık katil. İlk cinayetimi on beş yaşımda işledim. Otuzlu yaşlarındaki bir adamı öldürmüştüm. Son bakışları hiçbir zaman gözümün önünden gitmedi. Çaresizce bakıyordu gözlerime. Yaşamak istiyordu. Ailesinin ona ihtiyacı vardı. O zamanlar öyle eğitildiğim için ve abilerimde aynı şeyi yaptığı için bunun farkında değildim ve o tetiği çekerken acımasızdım. Bu benim için çok normal bir şeydi. Bir plan yap ve plana uyup hedefi öldür. Tek hamle. Benim için sadece bir işti bu. Ta ki içimdeki ses bir şeylerin yanlış olduğunu söylemeye başladığı zamana kadar.
(Beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Bir sonraki bölümde görüşürüz:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRALIK KATİL (TAMAMLANDI)
ActionNeden yalan söyleriz? Korumak için ya da örtbas etmek için mi? Oysa hepimiz biliriz bu yalanların bir gün gün yüzüne çıkacağını. Yine de deneriz. Belki bu sefer olur, belki bu sefer daha iyi sonuçlar elde ederiz, belki bu sefer diğer hepsinden daha...