Medyada Baran var. keyifli okumalar:)
Beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. beğendiğinizi görmek beni çok mutlu ediyor. lütfen desteklerinizi esirgemeyin. Bir sonraki bölümde görüşürüz. Hepinizi çok seviyorum :)
ŞAFAK
Bir insana iyilik yapmaya çalışırız ama ona daha çok zarar verdiğimiz anlar olur ya, işte ben de tam olarak böyle yapmıştım. Amacım sadece onu o adamın elinden kurtarmaktı. Eğer bir şeyler yapmamış olsaydım Armina'yı öldürecekti. Ben hemen yanındayken onun ölmesine izin veremezdim. Ona göz kulak olmak için söz vermişken nasıl olurda onun sonunu kendim getirebilirdim? Hayatımda silahı yakından bile görmemiştim ve nasıl ateş edildiğine dair bir fikrim yoktu. Armina'yı kurtarmak için attığım o mermi Armina'ya isabet etmişti. Nasıl olurda iri yarı bir adamı ıskalayıp zayıf ve çelimsiz bir kızı vurabilmiştim. Şimdi benim yüzümden ameliyattaydı. Ona zarar vereceğimi biliyordum ve bunu bildiğim halde onun yanımızda kalmasına izin vermiştim. Vermemem gerekirdi. İyileştiğinde gitmesine izin verseydik şuan da o ameliyat masasında yatıyor olmazdı.
Hepsi benim yüzümdendi. Bir anlık bir boşluğa düşmüştüm ve kendimi ona kaptırmıştım. Eğer sağlıklı bir şekilde gözlerini açarsa ona ne kadar minnettar olduğumu söyleyip gitmesine izin verecektim. Onun yeri benim yanım değildi. düşüncesiz bir şekilde buraya, yanımıza ait olduğunu düşünmüş olsam da bu sadece bir hataydı. O buraya ait değildi ve hiç olmamıştı da. Kendi sıkıntılı hayatından kurtulup, rahatlığı bizim yanımızda bulduğunu sanıyordu ama biz hiç de onun düşündüğü gibi sıradan ailelerden değildik. Başımızda ödeyemeyeceğimiz kadar borç sorunu ve peşimizde bunu almak için uğraşan adamlar vardı. Armina onlarla baş edemeyecek kadar zayıf bir kız. Her ne kadar güçlü biriyim görüntüsü çizmeye çalışsa içinde gizlenen huzurlu bir yer isteyen o masum küçük kızı görebiliyorum. O kızın zarar görmesine göz yumamam.
"Bir haber var mı?" diye sordum kenarlardan tutunarak o iki adamın yanına gittiğimde. Pek tekin kişilere benzemiyorlardı –özellikle kirli sakallı olan- ama onlara güvenmekten başka çarem yoktu. Bizi kurtarmışlardı ve Armina'yı tanıyor gibiydiler.
"Yok." dedi duvara yaslanan. Diğeri ise bir ileri bir geri gidip başımın dönmesine neden oluyordu.
"Durumu çok kötü müydü peki?" diye sordum. Buraya ilk geldiğimde yarı baygın olduğum için hiçbir şeyin farkında değildim.
"Çok kan kaybetmişti ve baygındı." dedi dolanan. Öfkeliydi.
"Armina çok şey atlattı. Bunu da atlatacaktır. O sandığımızdan da dayanıklı." diyerek teyzem yanıma geldi ve sırtımı sıvazlayarak beni oturttu. "O adamlarla nasıl dövüştüğünü görmedin mi? Süper kahraman gibiydi."
"O hep çok güçlü zaten. Bir an için bile zayıf bir anını yakalayamazsınız. Her zaman tetikte ve hazırdır." Dedi.
"Armina'nın neyi oluyorsunuz siz?" diye sordu teyzem. İşte merak ettiğim bir soru.
"Biz onun abileriyiz. Ben Baybars bu da kardeşim Baran." dedi ve kibarlık olsun diye gülümsemeye çalıştı ama Baran hiç de kibarlık yapma niyetinde değildi. Tabii bu durumu yadırgamadım. Armina bu haldeyken buna takılacak değildim.
"Ama öz abileri değiliz." dedi Baran yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme belirtisiyle. Sanki benden öç alır gibi bakıyordu yoksa ona pek ısınamadığım için beynim öyle mi algılamak istiyordu?
Nasıl yani? Nasıl öz abileri değilsiniz? Üvey mi? Bu soruları sormak istedim ama Baybars buna fırsat vermedi ve kardeşine ters bir bakış attıktan sonra bize döndü.
"Siz de ona yardım eden kişilersiniz galiba." dedi.
"Evet, Armina yani Melek bir süredir bizim yanımızda." dedi teyzem.
"Melek mi?" diye sorduk üçümüz bir ağızdan.
"Kimlikte yazılan adı: Melek." Diye açıklama yaptı.
"Ah! Evet. Biz Armina'yı kullandığımız için bir an şaşırdık." Dedi Baybars.
"Melek ya!" dedi Baran alayı bir ses tonuyla. "Ama biz ona genelde Azrail deriz."
"Azrail?" istemeden sesli bir şekilde ağzımdan çıktı bu kelime. Neden Azrail diyorlardı? Çok hırçın bir kız olduğu için mi? Aslında içine kapanık sessiz biri gibi duruyordu.
"Çok soğuk baktığı için." diye ekledi Baybars ve Baran'a bir kere daha öfkeli bir şekilde baktı.
Doktor dışarı çıktığında hepimiz ayağa kalkarak başına toplandık.
"Durumu nasıl?" diye atladım hemen.
"Buraya geldiğinde çok fazla kan kaybetmişti ama Baran sayesinde şimdi daha iyi." dedi gülümseyerek. "Mermi hayati bir bölgesine isabet etmemiş bu yüzden çok şanslı. Ameliyatı da iyi geçti. Birazdan kendisini görebilirsiniz. Ama narkozun etkisi geçene kadar bir süre uyuyacak. Uyandığında durumunu tekrar kontrol edeceğiz."
"Çok teşekkürler Onur." dedi Baybars ve doktora sarıldı.
"Geçen sefer Armina'yı bir daha bu halde görmemek istediğimi söylemiştim. Ona iyi bakacağınıza dair söz vermiştiniz. Ne çabuk unuttunuz? Şanslı olduğu için durumu şimdilik iyi. Kritik bir noktaya gelseydi bir daha yürüyemeyebilirdi."
"Bu sefer bu son." dedi Baran tatmin edici bir ses tonuyla.
"Umarım öyle olur." dedi doktor ve gitti.
Nasıl geçen sefer? Bu kız daha önce de mi mermiyle vurulmuştu? Nasıl yani? Onu bulduğumda da yara bere içindeydi ve vücudunda kurşun yarası vardı. Yoksa bu kız ailesinden şiddet gördüğü için mi kaçmıştı? Kafamdaki sorular iyice birbirine girmişti. Yerine oturmayan bir şeyler vardı.
"Babama haber vereceğim." dedi Baybars.
"Gerçekten de merak ettiğini mi düşünüyorsun?" dedi Baran.
"Saçmalama. Babamın onu ne kadar önemsediğini bilmiyormuş gibi konuşma."
"O zamana neden burada değil? Neden ona yardım etmemen için bana bunu yaptı." Dedi ve yüzündeki yarayı gösterdi. Yüzündeki yara kabuk bağlamıştı ama yüzünden süzülen kan lekesi hala duruyordu.
"Bunun cevabını bende olmadığını biliyorsun." dedi ve bana keskin bir bakış attı.
Ne garip insanlardı.
"Sen de git dinlen artık." dedi Baran bana dönerek. "Durumunun iyi olduğunu öğrendiğine göre rahatça uyuyabilirsin. Armina isterse uyandığında sana haber veririm."
"Sorun değil, ben iyiyim. Uyandığında yanında olmak istiyorum."
"Git, dinlen diyorsam git. Armina kendine gelince sana haber vereceğim."
"Pekâlâ." dedim. Aslında hiç gitmek istemiyordum ama o her ne kadar öz olmasa da abisiydi ve ben onunla inat gitmek istemiyordum. Belki uyandığında onlarla konuşacağı şeyler olacaktı. Umarım Armina kendisini tehlikeye attı diye abileri ona fazla kızmazlardı.
Yavaşça uzaklaşırken Baran arkamdan seslendi. "Hey!"
Arkamı döndüğümde yanıma geldi.
"Armina uyandığında onunla son bir konuşma yapacaksın ve usulca onun hayatından çıkıp gideceksin, anlaşıldı mı?"
"Bunu neden yapacakmışım?" Aslında bunu ondan uzak durmam gerektiğini ben de biliyordum.
"Çünkü Armina'nın başına gelenler senin yüzündendi. Ona daha fazla zarar vermene izin veremem. "
"Bu karara siz varamazsınız. Bu Armina'yla benim aramda." Dedim.
"Ondan uzak dur. Bu onun iyiliği için. Eğer onun sana verdiği değer kadar sen de ona değer veriyorsan zorluk çıkartmadan sözümü dinler ve gidersin."
Biliyorum. Ve onun iyiliği için bunu yapacaktım. Onunla vedalaşmadan sessizce gitmeyi düşündüm ama bunun son görüşmemiz olacağını düşününce bir vedayı hak ettiğimizi düşündüm. Ona verdiğim sözü her ne kadar tutamamış olsam da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRALIK KATİL (TAMAMLANDI)
ActionNeden yalan söyleriz? Korumak için ya da örtbas etmek için mi? Oysa hepimiz biliriz bu yalanların bir gün gün yüzüne çıkacağını. Yine de deneriz. Belki bu sefer olur, belki bu sefer daha iyi sonuçlar elde ederiz, belki bu sefer diğer hepsinden daha...