ARMİNA
Sanki hiçbir şey duymamışım gibi evime geri döndüm. Çünkü ne yapmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yoku. Bir yanda korkularımla yüzleşmemde yardımcı olan sevdiğim adam bir yanda da bana bir başıma kaldığımda dayanma gücü veren, her an yanımda olan sınıf arkadaşım. Bu iki kişinin ortak bir geçmişi olabileceği aklıma gelmemişti. Üstelik bu geçmiş acı ve ihanet kokuyordu. Benim yüzümden tekrar bir araya gelmişlerdi ve kaçtıkları geçmişleriyle yüzleşmek zorunda kalmışlardı. Buna sebep olduğum için suçlu hissettim. Bir de tekrar aralarında bir şey yaşanma olasılığından dolayı korktum. İkisinden birisini seçmek zorunda kalmak istemiyordum ama ya ikisi tekrar birbirini seçerse? Şafak'ın kaderindeki kız ya ben değil de Meralse? Ya tüm bunlar kaderin bizden sakladığı gerçek yüzüyse? Benim bahanemle tekrar bir araya gelmiş olmaları sıradan bir tesadüf olamazdı. Bunun kesin bir anlamı vardı ve bu anlam beni çok korkutuyordu. Oysa sadece Şafak'ın bende kalan kitabını vermek için yolumdan dönmüştüm. Kendime engel olmayıp yürümeye devam etseydim belki de aralarında geçen konuşmayı duymayacaktım ve hiçbir şeyin farkında olmadan devam edecektim. Şafak beni sevdiğini söylemişti ama aklının karışmasından korkuyordum. Ya Meral'e olan sevgisi benimkinden büyükse.
Derin bir nefes aldım ve kendimi yatağımın üzerine fırlattım. Rahatsız ve eski yatak şimdi daha da kötü geliyordu ama bunu umursamamaya çalıştım. Çünkü şimdi uyumalı ve yarın okula gitmeliydim. Ardından da işime.
Telefonuma gelen mesajla doğruldum. Mesaj Şafak'tan gelmişti. Gecenin bir yarısı ne yazmıştı ki?
"Aşağı in." Yazıyordu. Koşarak camdan dışarı baktım. Ben de kalan kitabını alarak aşağı indim. Yanına gittiğinde hiçbir şey söylemeden direk kitabı ona uzattım ama o kitaba göz ucuyla bile bakmadı. Sadece gözlerimin içine odaklanmıştı ve bu utanmama eden olmuştu. Gözlerimi kaçırarak kitabı ona doğru uzattım.
"Al sana."
Beni dinlemedi ve kitabı umursamayarak direk olarak bana sarıldı. Ne olduğunu anlamadım ve şaşkın şaşkın bakakaldım. Bir dakika kadar bu şekilde kaldıktan sonra sonunda benden ayrıldı. Bu neydi şimdi? Bir veda mı? Daha yeni başlamıştık. Hemen bitmesi hiç adil değildi.
"Bir sorun mu var?" diye sordum tereddüt ederek. Duymayı beklediğim şeyleri bana söylemesinden korkuyordum.
"Sadece sana sarılmak için geldim." Dedi gözleri dolmuş bir şekilde. Dokunsan ağlayacaktı. Canı yanıyordu. Tıpkı benimki gibi.
"Gecenin bir yarısı mı? Yarın zaten görüşeceğiz."
"Konu sen olunca dünyanın ucuna bile gidebilirim."
Bu sözleri Merale de demiş miydi önceden? Onu da her şeyi yapacak kadar çok sevmiş miydi? onu benden daha çok sevmiş miydi? hala onu seviyor muydu?
"Bunu iki ay sonra tekrar söyle."
"Neden?"
"Çünkü benden sıkıldığında aynı sözleri söylerken biraz zorlanabilirsin."
"Yine başlamayalım." Dedi ellerimi tutarken.
"Tamam." Dedim sıkkın bir ses tonuyla. "Sarıldığına göre kitabını alıp gidebilirsin."
"Bu gece sende kalabilir miyim?" diye sordu beni şaşırtarak.
"Yer hiç rahat değil." dedim.
"Olsun. Sadece yanında olmak istiyorum." Dedi ve gözünden bir damla yaş süzüldü. Onu böyle acı çekerken görmeyi sevmiyordum. Başka bir kız yüzünden acı çektiğini bildiğim halde ona iyi davrandım ve isteğini kabul etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRALIK KATİL (TAMAMLANDI)
ActionNeden yalan söyleriz? Korumak için ya da örtbas etmek için mi? Oysa hepimiz biliriz bu yalanların bir gün gün yüzüne çıkacağını. Yine de deneriz. Belki bu sefer olur, belki bu sefer daha iyi sonuçlar elde ederiz, belki bu sefer diğer hepsinden daha...