Bölüm 20

279 22 9
                                    


ŞAFAK

Bazen sevdiğimiz insanları korumak için bazı fedakârlıklar yaparız. En sevdiklerimizden ve yanında huzur bulduğumuz insanlardan vazgeçmemiz gerekir. Hayat, bana bunu yapmak zorunda bırakmıştı. Yeni bir hayata onunla başlamak varken şimdi ayrılmak zorunda kalmıştık. Ona olan hislerime tam olarak anlam veremesem de onu düşündüğümde içimde buruk bir sevinç oluşuyordu. Ona ilgi duyuyordum ama bu ilgi sevgi mi yoksa acıma mıydı, bilmiyorum.

Gecenin bir yarısı onunla sohbet etmekten, onunla didişmekten, onu pastaneye gelen müşterilerden kıskanmayı, gece eve birlikte dönmeyi, onunla uyuyup onunla uyanmayı seviyordum. Şimdi onun varlığına bu kadar alışmışken yokluğuna alışmak çok zordu. Sanki onunla yaşadıklarımı ömrümde bir kez daha yaşayamayacakmışım gibi hissediyorum. Meğer onunla geçirdiğim günlerde sessizce büyütmüşüm onu içimde. Artık bu his yüreğime sığmaz oldu. O kapının dışında hıçkırarak ağlarken buna dayanmak imkânsız. Şimdi onunla birlikte ben de ağlıyordum. Onun bir adım ötesinde olup da onun yanında olamamak...

Hala güçlü rolü oynarken ona olan duygularım daha da artıyordu. Kapıyı açıp onu kollarımın arasına almak, bir daha hiç ayrılmayacağımızı söylemek isterdim ama bunu yapamıyordum. Bir söz vermiştim. Hem kendime hem de abisine. Onu kendi belamdan uzak tutacaktım. Bizden ayrı kalırsa daha güzel bir hayat yaşayabilirdi.

Üzgünüm Armina. Seni üzmek istemezdim. Senin her daim yanında olmak isterdim. Bugün okula giderken de yanında olmak isterdim ama bundan sonra seninle yan yana gelemeyeceğiz bile. Ta ki kader bizi tekrar bir araya getirene kadar.

ARMİNA

Odaya girdiğimde beni karşılayacak sıcak bir yüz bekledim fakat yanımda kimse kalmamıştı. Artık kelimenin tam anlamıyla yalnız kalmıştım. Bunu kendim yapmıştım. Şimdi şikâyet etmeye hakkım yoktu.

Ertesi gün okuldan çıktıktan sonra bir iş bulmak için biraz dolaştım. En sonunda bir restoranda garsonluk işi buldum. Okuldan sonra orada çalışacaktım. Maaşı çok da iyi olmadığından kendime bir ev tutamazdım. Bu parayla ihtiyaçlarımı karşılayamazdım bile. Bırak bir ev tutmayı en kötüsünden bir oda bile tutamazdım.

Meral'in de yardımıyla kendi bütçeme uygun bir yer bulmuştum. Okula iki araçla gidiliyordu ve oturduğum mahalle pek de iyi bir yer değildi. Mahalle de uyuşturucu satanlar, sarhoş insanlar, hırsızlık olayları, sokak kenarlarında bekleyen kadınlar...

Kendimi koruyacağımı biliyordum ama yine de biraz ürkütücüydü burası. Yaşadığım hayattan çok uzaktı.

"Seni rahatsız eden birileri var mı?" diye sordu Meral yanıma otururken.

"Şimdilik hayır."

"İşte çok yoruluyorsundur."

"Kafamı dağıtmak için bana iyi geliyor. Üstelik paraya ihtiyacım var. Çalışmak zorundayım."

"Ailene ne oldu? Sana yardım edecek kimsen yok mu?" diye sorduğunda ne diyeceğimi bilemedim.

"Kimsem yok." diye yalan söyledim.

"Annen?"

"Onu hiç tanımadım." Bu soruyla daha önce hiç karşılaşmamıştım. Şimdiye kadar kimse bana annemi sormamıştı. Ben de hiç merak da etmemiştim zaten. Benim ailem bana yetiyordu. Eğer bir aile seçme hakkı verilseydi öz ailemi her ne kadar tanımasam bile yine Erdal Babamı ve abilerimi seçerdim. Tabii sıradan bir hayat sürmek için seçme hakkı verselerdi kesinlikle sıradan bir hayat seçerdim. Babam ve abilerimle birlikte yaşayabileceğim sıradan bir hayat. Belki de sıradan bir hayat yaşıyor olsaydım onların değerini bu kadar iyi bilemezdim. Zaten bir şeyleri değiştirme şansım olmadığı için bunu kabullenmekten başka seçeneğim yoktu.

KİRALIK KATİL (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin