ŞAFAK
"Ayrılmak istemiyorum." dedim ellerini daha da sıkı tutarak.
"Artık gitmem gerekiyor. Yarın okulum var."
"Okuldan memnun musun? Sınıfın nasıl?"
"Güzel. İyi arkadaşlarım var."
"İyi olmasına sevindim." O okulda sevmediğim insanlar vardı ve Armina'nın onlarla karşılaşmasını istemiyordum.
"Başka bir yerde kalmana ya da çalışmana gerek yok artık. Eskiden olduğu gibi bizde kalmanı istiyorum. Hem çok çalışmak istiyorsan pastanede bize yardım edebilirsin. Ben pek teyzeme yardım edemiyorum şu sıralar. Sana ihtiyacı olacak." Dedim.
"Bilmiyorum." Dedi gözleriyle etrafta bir şeyler arıyormuş gibi çevirdi.
"Sana çok alıştık ikimizde. Gittiğinden beri hiçbir şey eskisi gibi değil. Teyzemde ben de sana olanlar yüzünden kendimizi kötü hissediyoruz."
"Ortada kötü hissedilecek bir şey yok. Gelmek istemememin sebebi de siz değilsiniz. Sadece düzenimi hemen bozamam. Bana biraz zaman vermelisin."
"Tamam, sen ne zaman istersen." Onu ürkütmek istemiyordum. Aradan geçen bunca zamandan dolayı araya giren soğukluğu da bir anda kapanmayacağını biliyordum zaten. İkimizin de zaman ihtiyacı vardı.
Onu evine bırakmak istedim ama bunu ona kabul ettirmem çok zor oldu. Bir yere geldiğimizde artık ayrılmamızı istedi.
"Eve girdiğini görmeliyim." Dedim.
"Oturduğum yer hiç tekin bir yer değil. Başına bir şey gelebilir." Dedi.
"Benim bile giremeyeceğim yerde sen nasıl yaşıyorsun o zaman?"
"Ben başımın çaresine bakabilirim ama sen-"
"Neden herkes senin başının çaresine bakacağını söyleyip duruyor? Eğer başının çaresine bakabilseydin seni o gün o halde bulmazdım." O hali gözümün önünden gitmiyordu.
"O farklı bu farklı."
"Hiçte farklı değil." dedim ve yürümeye başladım.
Peşimden geldi.
"Gerçekten çok tehlikeli bir yer. Başına bir iş gelebilir." Diye diretti.
"Senin başının çaresine bakabildiğin ama benim bakamadığım yer neresiymiş bir görelim." Dedim cesurca.
Armina da pes ederek beni oturduğu yere götürdü. Mahalle filmlerde bile izlerken ürktüğüm yerler gibiydi. Kendinden geçmiş sarhoşlar, yüzüne makyajı boca etmiş yarı çıplak kadınlar, at hırsızı kılıklı adamlar, biraz ileride kavga eden adamlar...
Ürktüğümü belli etmemeye çalışarak Armina'yı kendime çektim. Nasıl bu insanların kaldığı yerde kalabiliyordu? Korkmuyor muydu?
"Burası kaldığım bina." Diyerek yıkık dökük bir binayı işaret etti.
"Burayı çok aradın mı?"
"Parama göre kalabileceğim en iyi yer." Dedi.
"Bizde kalabilirsin."
"Şafak!" dedi anlamamı bekleyen gözlerle bana bakarak.
"Tamam tamam." Dedim göz devirerek. "Hadi evine gir."
"Önce senin gittiği görsem daha iyi olur." Dedi.
"Sen beni merak etme de içeri gir."
İnat edeceğimi bildiği için sessizce kabullendi. Binaya girerken arkasını dönmeyeceğini düşünüyordum çünkü o asla arkasına bakmazdı ama bu sefer beni şaşırttı ve kapıdan içeri girmeden önce arkasına dönüp bana baktı. Ardından -zoraki olduğunu düşündüğüm- bir gülümsemeyle el sallayarak içeri girdi. Ardından ben de uzaklaşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRALIK KATİL (TAMAMLANDI)
ActionNeden yalan söyleriz? Korumak için ya da örtbas etmek için mi? Oysa hepimiz biliriz bu yalanların bir gün gün yüzüne çıkacağını. Yine de deneriz. Belki bu sefer olur, belki bu sefer daha iyi sonuçlar elde ederiz, belki bu sefer diğer hepsinden daha...