Beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizin için küçük ama benim için gerçekten çok büyük bir şey. beğendiğinizi görmek beni çok mutlu ediyor. lütfen desteklerinizi esirgemeyin. Bir sonraki bölümde görüşürüz. Hepinizi çok seviyorum :) keyifli okumalar!!!
ŞAFAK
Elimizdeki avucumuzdaki her şey bitmişken nasıl para kazanabilirdim ki? Bir aydır kendimi düşünmeden, yoruldum demeden çalıştım ama yine de tüm parayı bulamadım. Bir ay kadar daha zamanım olsaydı belki bir şeyler daha yapabilirdim ama şimdi yapacak hiçbir şeyimiz yoktu. En son çare olarak teyzemle evi satmaya karar verdik ama evi satmak o kadar da kolay değildi. İki katlı, bahçeli çok güzel bir evimiz vardı. İçinde ailemi de bulunduran tatlı anılarıyla. Eğer satarsak iyi bir para ederdi ama bu iki gün içinde mümkün değildi. Satsak bile parayı hemen elime alamazdım. Bunu yapmayı teyzem de ben istemiyorduk. Hatta ikimizde bunu hiç dile getirmemiştik. Benim de hastanelik olmamla bu işler baya bir aksamıştı. Keşke evi satmaya daha önce kalkışsaydık.
Eminim her zaman bizi yoklamaya geldikleri saatte pastanenin önüne geleceklerdi. Yani iki saat sonra. Ama bizim onlara verebilecek 300.000 TL kadar paramız yoktu. Evin tapusunu onlara vermekten başka çaremiz yoktu. Ailemin hatıralarını barındıran en önemli şey de elimizden gidiyordu. Artık onları hatırlamak daha da zorlaşacaktı. O eve taşındığımız ilk gün hala gözümün önündeyken o eve bir daha giremeyecek olmak...
ARMİNA
İKİ GÜN ÖNCE...
Telefon numarasının son sayısını da girerek arama tuşuna bastım. Telefon her zamanki gibi üçüncü çalışta açılmıştı. Asla şaşmazdı bu.
"Alo?" Baran'ın tanıdık, güven veren sesi.
"Benim Armina." dedim sakin olmaya çalışarak.
"Armina? Neredesin? İyisin değil mi?" yine soru yağmuru başlamıştı yine.
"Ben iyiyim, beni merak etme. Sadece paraya ihtiyacım var."
"Neden? Başın belada mı yoksa?" diye sordu endişeyle.
Beş kuruşsuz sokakta kalmıştım. Para istemem çok norma değil miydi? Ne saçma bir soru bu Baran? Ben gittikten sonra beynin çalışmayı falan mı bırakmıştı?
"Hayır." Dedim.
"Mesele ne o zaman?"
"Bir tanıdığımın paraya ihtiyacı var. Eğer parayı iki gün içinde ödeyemezse... ödeyemezse her şeylerini elinden alacaklar. Onlar sadece evini elinden alacaklarını sanıyor ama durum öyle değil. O adamları gördüm. Önce evlerini ve dükkanlarını alacaklar sonra da onlara zarar verecekler." Şafak'ın dövülmüş bir şekilde yerde yattığını düşünmek mideme kramp girmesine neden olmuştu.
"Pekâlâ, senin için o parayı bulacağım. Ne kadara ihtiyacın var?"
"300.000 TL." dedim. İşimi sağlama almak ve kalan parayla onlara yardım etmek istiyordum. Bana evlerini açmalarının karşılığında.
"Beni bir saat sonra tekrar ara."
"Tamam." diyerek telefonu kapattım.
Bir saat boyunca hiçbir şey yapmadan öylece ortalıkta dolandım. Normal zamanda o bir saat su gibi akıp giderken şimdi geçmek bilmiyordu. Stresten neredeyse bayılacaktım. Saat dolar dolmaz telefona yeniden sarıldım.
"Hazır mı?" diye sordum heyecanla.
"Maalesef."
"Neden?" kalbim korkudan ağızıma gelmişti. Nasıl o parayı bulamazdı? Bu para bizim için çok küçük bir miktardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRALIK KATİL (TAMAMLANDI)
ActionNeden yalan söyleriz? Korumak için ya da örtbas etmek için mi? Oysa hepimiz biliriz bu yalanların bir gün gün yüzüne çıkacağını. Yine de deneriz. Belki bu sefer olur, belki bu sefer daha iyi sonuçlar elde ederiz, belki bu sefer diğer hepsinden daha...