Stockholm!Amami Rantaro x Zanlı!Okuyucu

880 40 2
                                    

Her şeyden önce sakinlik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Her şeyden önce sakinlik... Amami bulunduğu bu kötü durumdan kurtulmak istiyorsa kesinlikle sakin olmalıydı. Kız kardeşini bulmasına çok yakınken ne diye markete girmişti? Elbette susadığı için. Su içmeyeli neredeyse günler olmuştu ya da yemek yemeyeli, hatta dinlendiğini bile hatırlamıyordu çünkü kız kardeşini bulmaya çok yakındı, elindeki tüm ipuçları onun yakınlarda olduğunu gösteriyordu; Amami sahip olduğu tüm umut ve güçle kardeşini aramaya devam etmişti ta ki enerjisi bitip de kendini zorla markete atmak zorunda kalana dek. Elbette bu büyük bir hataydı. Tam da işlerin kızışmakta olduğu bir markete girmişti ve silahlı bir çetenin baskınının içinde buldu kendini. Onu gören üyelerden biri ne kadar bitkin olduğuna bakmadan yakasından tutup yere fırlattı, ardından ellerini arkasında bağlayıp bir sandalyeye oturttu. "Kimse sesini çıkarmasın!" Elindeki silahla iki el ateş ettikten sonra markette bulunan siviller korkuyla çığlık atmaya başladı ama fazla uzun sürmedi, çünkü uyarı sessiz olmaları yönündeydi. Amami olan biteni bile anlamakta zorluk çekiyordu, başı dönüyordu, kulakları uğulduyordu, bilinci kapanmak üzereydi; gene de sakin kalıp mantıklı düşünmeye zorladı kendini. Kötü bir durum içindeydi, ayrıca bilekleri de fazlasıyla sıkı bağlanmıştı; çift denizci düğümü, bu adamlar kesinlikle sahil kasabasından geliyorlardı, aksanları bile farklıydı. Elbette onları anlayabildiğinden değil, konuşmalar Portekizceydi ama aksanları ayırt edebiliyordu.

"Fazla oyalanmayın yoksa polis çıkışları kapatacak." Kulağında yankılanan bu sesi anlayabilmişti, onun bildiği bir dilde konuşuyordu ama aksanı farklıydı. "Sivilleri yaralamayın, parayı alın ve dışarı çıkın. Arka taraftaki yangın merdivenlerini kullanın. O mermileri de bir daha boş yere harcarsan bir sonrakini kıç deliğine isabet ettiririm. Hadi acele edin!" Konuşan kişiyi görmek için Amami başını kaldırdı ama görüşü fazla bulanıktı, yorgunluktan başı tekrar düştü; zar zor nefes alıyor ve gözleri kararıyordu. "Hey, bunun nesi var?" Aynı sesin sahibi yanına kadar geldi, güçlü elleriyle Amami'nin çenesini kavrayıp kaldırdı; şu an ikisi göz göze gelmişlerdi ama Amami bunu göremiyordu, yavaşça sesler de boğuklaşıyordu. "Su falan var mı? İyi görünmüyor." Etrafta dolaşan bazı telaşlı ayak seslerinden sonra bir pet şişenin kapağının çıkardığı çıtırtıyı duydu oğlan, ardından pet şişenin dudaklarıyla temasını hissetti; karşısındaki her kimse şişeyi kaldırıp içindeki suyu yavaşça Amami'nin ağzına boşalttı. Oğlan her yudumda kendine geliyor, biraz daha canlanıyordu. Boğazının kuruluğu geçip, acı kaybolurken zihni tekrar açılıyordu; artık etrafını daha net görebiliyordu ve karşısındaki kişiyi de. Onu ve diğer sivilleri kaçıran bir zanlıya göre, onun için fazla endişeleniyordu. "Hey, iyi misin? Beni duyabiliyor musun?" Hiç olmadığı kadar iyi duyuyordu. Karşısındaki kişinin sesi öyle güzel geliyordu ki ona sadece biraz daha konuşması için sesini çıkarmamayı düşündü ama verilen soruyu başıyla, otomatik olarak onayladı.

"Patron, her şeyi aldık. Ama polisler dışarıda."

"Sizi ahmaklar!" Aynı kişi yerinden hışımla kalkıp ona haberi getiren elemanın yakasını tuttu ve duvara fırlattı, ardından Amami'nin anlayamacağı dilde bağırmaya başladı. İçeride de dışarıda da işler kızışmış gibi görünüyordu, herkes korkmuş ve endişeliydi. Amami bileğini saran ipleri tekrar kontrol edip kaçma olasılığını kontrol etti. Elde var sıfır. Bu düğümü çözmesi olanaksızdı. Sakin olup akıllıca düşünmesi ve buradan kurtulması gerekiyordu, fakat fazla da zamanı yoktu; o yüzden aklına gelen ilk şeyi söyleyiverdi.

Danganronpa OneshotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin