@Namiluffy99 işte hikayen.
"Okulda kalmayı kabul etmenize çok sevindim, Sonia-san. Ama sorun olmadığına emin misiniz? Yani ülkenize dönmeniz gerekmiyor mu? Size güvenen onca insan ne olacak?" Müdür Kirigiri önündeki formları düzenlerken bir yandan da kızı süzüyordu. Güzel prenses mezuniyetinden sonra bir müddet daha Japonya'da kalmaya karar vermişti, okulunu ve bu yabancı ülkeyi öyle çok sevmişti ki henüz dönmeyi istemiyordu.
"Ben yerimden mutluyum. Genç olduğum için aynı zamanda tecrübesizim, fakat stajyer öğretmen olarak elimden geleni yapacağım. Benim öğrencilik zamanlarımda çektiğim zorlukları çok iyi hatırlıyorum ve bunları unutmadan öğrenciler ile öğretmenler arasında bir bağ oluşturmaya yardım etmek istiyorum. Böylece herkese yardımcı olabileceğim!" Müdür Kirigiri genç prensesi izlerken Yukizome geliyordu gözlerinin önüne. Öğrencilerini iyi yetiştirmişti.
"Azminize hayranım. O halde size şunu sormaktan başka çarem kalmıyor: Hangi sınıfla ilgilenmek istersiniz?"
***
Sonia kısa sürede kendi sınıfıyla kaynaştı, öğrencileriyle yakın arkadaş oldu ve tüm dersler onun sayesinde eğlenceli geçiyordu; her gün sınıf tamdı ve öğrencilerin hepsi derse katılmak için can atıyordu. "Bugün müzik sınıfı bize ait. Lütfen eşyalarınızı alıp sıraya geçin. Herkes hazır olduğunda aşağıya ineceğiz." Tüm sınıf neşeyle çığlık atarken ayaklandı ve öğretmenlerini bekletmeden sıraya girdi. Sınıf öğretmenleri onları aşağıya indirirken Sonia sınıfta kalan öğrenciyi bekledi. "(S/A)-san, gelmiyor musunuz? Bu sizin saatiniz."
"Hemen geliyorum." Müzik dersi sevmediğin bir ders değildi, aksine; müziği öyle çok seviyordun ki yanında her daim gitarını ve müzik defterini taşırdın. Süper Lise Seviyesi Gitarist olarak şimdiye dek onlarca albüm çıkarmıştın ve tüm rekorları kırılması imkansız noktaya getirmiştin. Geç kalmanın sebebi tamamiyle müzik sevgindi, defterine yazmaya çalıştığın bir şeyi bitirmek için özellikle beklemiştin, nitekim stajyer öğretmeni daha fazla bekletmek istemediğinden defteri eline aldın ve yolda yazmaya devam ettin.
***
Ders bitmişti, herkes sınıftan ayrılıyordu; sen hala masanda oturmuş defterine yazı yazıyordun -ders boyu da aynı durumdaydın. Sonia bunu fark edip sakince yanına oturdu. "Ne yazıyorsunuz?"
"BAKMA! H-Henüz değil!" Kollarınla defterin üstünü örttün. "Bu şarkıyı si- Sana yazıyordum... Bir türlü yeterli gelmiyor ama."
"Eminim ki çok güzel olmuştur. Dinlememin mahsuru var mı?"
"E-Elbette yok!" Defterini açıp nota sehpasına güzelce yerleştirdin, gitarını da eline alıp boğazını temizledin. "K-Kötü olduysa lütfen durdurun." Daha ilk akoru basmanla Sonia büyülenmişti, gitarda bu kadar temiz ses çıkarabilmek olağan üstüydü; sonrasında güzel sesini duyduğunda kalbi göğüs kafesini zorlayacak kadar hızlı atmaya başladı.
Güneşten düşme ince teller
Göğü andıran güzel gözler
Hafif bir meltem esiyor sanki sen yanımdan geçerken
Hem zarif hem göz alıcı
Birazcık ama heyecanlı
Yine de seviyorum seni sen etrafta koştururken"Bence bu yeterli!"
"A... Çok mu kötüydü? Daha devam ediyordu gerçi..."
"Hayır, o kadar güzel ki devamını dinlemeye kalbim dayanmaz." Bütün yüzün domates gibi kıpkırmızı olmuştu, kulaklarından duman çıkıyordu hatta. Kendini gitarının arkasına gizleyip kekelemeye başladın.
"B-B-B-Beğenmene s-s-sevindim..."
"Beni bu kadar güzel tarif ettiğiniz için teşekkür ederim. Fuzuli bile bu kadar güzel yazamazdı." (Öbür dünyada beni kalemiyle deşecek =_=;;)
"A-A-Abartmayın canım. Sadece gördüğümü yazdım... Açıkçası Sonia-san, ben sizden çok hoşlanıyorum. Stajyer öğretmen olduğunuzu biliyorum ama hala gençsiniz, yaşlarımız yakın. Acaba... Benimle-" Kıza gitgide yanaştın fakat elini yanlış yere koyduğundan kayıp kızın göğüslerine düştün. Yüzün iki dağın arasında sıkışıp kaldığında çığlık atmaya başladın ama kalkmak aklına bile gelmemişti, dehşetle çığlık atıyordun ve burnundan kan sızdığını hissettin. "M-M-M-MEMELEEEEER!"
"Ne dediniz anlayamadım."
"HIAAAAAAAAAA!"
"Lütfen daha açık konuşun." Hiç mi etkilenmedi? Hiç mi utanmadı? Niye seni iteleyip tokat atmıyor? Nasıl bu kadar sakin kalabiliyor? Şu an bir prensesin göğsüne yapışmıştın ve prensesin umurunda bile değildi. Nasıl bir cennetti bu?! Korkuyla yüzünü oynatırken Sonia'nın göğüslerinin arasından kaymayı başardın ama bu sefer tam da bacaklarının birleştiği yere düşmüştün.
"BUNU BAĞIRAMAMAAAAAAAAM!"
"Yorgun olmalısınız. Ama o şekilde nefes alabilir misiniz?" Eğer böyle bir yerde boğulup gideceksen hiç sorun değildi, biraz daha derine gömülürdün. "Sizi revire götürmemi ister misiniz? Orada dinlenebilirsiniz."
"HAYIR BURASI İYİ HEM DE ÇOK İYİ LÜTFEN RAHATSIZ OLMAYIN!" Aslında bu yaptığın ayıptı: Kızın samimiyetinden ve masumiyetinden yararlanıp kendi ergenlik duygularını tatmin etmek hiç hoş değildi. Ama böyle bir fırsat başka ne zaman karşına çıkardı?!
"Pekala. Daha iyi hissettiğinizde haber verin." Kızın zarif eli saçlarında gezmeye başladığında kafanda şimşekler çaktı: Ne halt ediyordun? Bir kızı bu şekilde taciz etmek sana yakışıyor muydu? Kendinden tiksinmen gerekti. Sonia'yı korkutmadan başını kaldırdın ve kırmızı yüzünden akan kanlarla ona gülümsedin.
"Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Şimdi daha iyi hissediyorum."
"Bunu duyduğuma sevindim. O halde sınıfa çıkalım mı?" Prensesten önce ayağa kalkıp elini uzattın. Kız seve seve jestini kabul edip elini kavradı, senin yardımınla ayağa kalktıktan sonra bile elini tutmaya devam etti ve birlikte sınıfa çıktınız.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Danganronpa Oneshots
FanfictionSanırsam ilk Türkçe Danganronpa x Okuyucu kitaplarından biri. Yanlışsam söyleyin. [İstek almıyorum]