@JessiTheKiller6 bu işte iyi değilim... Smutun ne olduğu tam olarak anlamadığımı düşünmüştüm ve haklı çıktım. Ufak bir "araştırma" sonrası ne olduğunu anladım ve... Ortaya bu rezalet çıktı! Smut bölümünü kesinlikle başaramadım, bunu açık açık söylüyorum çünkü zamanında bu konuda fazla yazmadım, tamamiyle acemiyim. Gene de az da olsa tatmin edici olmasını umuyorum. Ayrıca okurun cinsiyetini belli etmek istemediğimden de işim iyice zorlaşıyor, erkek okuyucular da var aranızda.
Gecenin geç saatlerinde, ara sokaklarda yankılanan ayak seslerine ve ürkütücü erkek bağırışmalarına iyice kulak verdin. Koşmaktan yorulmuştun ve başın dönüyordu, artık bacakların zar zor tutuyordu. Sesleri daha net duymak için arada sırada nefesini tutuyordun ama bir müddet sonra bunun kötü bir fikir olduğuna karar verdin. Adımların yavaşladığında başka bir ara sokağa daldın ve gördüğün ilk çöp kutusuna atladın. İçinde hareket eden ve tuhaf, tiz sesler çıkaran canlılar vardı; korkudan ağlamaya başladın ama başka seçeneğin yoktu. Ölmek mi istiyordun? Ayak sesleri ve erkek çığlıklarını duyunca elinle ağzını kapadın ve nefesini tuttun. Üstünde gezinen minik yaratıkları aldırmamaya çalışarak hareketsizce öyle bekledin. Seslerin kaybolması için bekledin, bekledin, bekledin... Sonunda ayak sesleri uzaklaşmaya başlamıştı. Emin olmak için biraz daha bekledin ve sonunda kendini dışarı fırlattın. Çöp kutusundan çıkar çıkmaz üstünde gezen yaratıkları silkeleyip fırlattın, neyse ki karanlıkta ne olduklarını görmedin. Üstünden gitmelerine rağmen hala onları hissedebiliyordun. Hıçkırıklarını içine atarak koşmaya devam ettin ama bu sefer geldiğin yönde. Hızın iyice azalmıştı ama durursan ölecektin. Yaşamak için oyunu sonuna kadar götürmen gerekiyordu, çünkü elinde yalnızca tek can vardı.
Ana caddeye vardığında hızını alamayıp yoldaki diğer insanlara çarptın. "Önüne baksana!"
"Özür dilerim!" Nereye gideceğin bilmiyordun, ne yapacağını bilmiyordun, kiminle konuşacağını bilmiyordun, sadece koşuyordun; belki şans eseri karşına biri çıkar diye umuyordun. Herhangi biri! Seni kovalayan adamlardan birkaçı hemen önündeki dört yoldan fırlayınca çığlık attın ve durmak için yoldaki çifte çarptın.
"Neyin var senin?!"
"Orada! Yakalayın!" Adamlar seni görüp peşine takıldıklarında daha arkanı bile dönememiştin. Kaybetmiştin. Seni yakalayacaklardı.
"Durun orada!" Peşindekiler durmuştu ama sen koşmaya başladın. Neler olduğuna bakmadan, arkanı dönmeden koştun. Trafik lambasını gördüğün ilk yerde, kırmızı yanmasına rağmen kendini yola attın. Kaldırımdakiler seni tutmaya çalışsalar da yakalayamadılar. Arabaların arasından şans eseri geçebildin, yalnız karşı kaldırıma çıkamadan yerinde donakaldın. Hızla gelen polis arabası tam dibinde ani fren yaptı ve seni kılpayı kurtardı. Ön koltukta oturan genç oğlan dışarı fırladı.
"İyi misin?! Bir şeyin yok ya!" Polis! Onlar yardım ederdi. İşleri buydu sonuçta.
"L-Lütfen yardım edin!"
***
Genç oğlan seni arabaya bindirdi ve en yakın karakola götürdü. Orada senden açıklama yapmanı istediklerinde çığlık atmaya başladın. "Sadece arkadaşımın doğum gününe gittim! Alkol yoktu, normal bir pastaneydi! Ailesi de vardı, arkadaşlarımız da oradaydı! Sadece bir saat geciktim! Aileme haber verdim! Kestirmeden gitmek istedim ve... Ve birden karşıma çıktılar! Kötü hiçbir şey yapmadım! Sadece bir saat geciktim! Ben... Çok korktum!" Omuzların sarsılarak ağlamaya başladın. Korkudan dilin tutulmuştu ama şimdi hepsi tek seferde dışarı çıktı. Biriken stresini boşaltıp haykırarak ağladın, içinde hiçbir şey kalmayana dek ağladın. Sana eşlik eden oğlan yanına oturup kolunu teselli için sana sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Danganronpa Oneshots
FanfictionSanırsam ilk Türkçe Danganronpa x Okuyucu kitaplarından biri. Yanlışsam söyleyin. [İstek almıyorum]