Yonaga Angie x Okuyucu

436 17 16
                                    

Sanırım bu da bir istekti ama kimden olduğunu unuttum ;-; kaç yıldır buraya girmiyorum? Kaç yılındayız? Yeni güncellemeler gelmiş onlar ne? Atua aşkına bana neler olduğunu söyler misiniz?

"Dinleyin! Atua'dan bir mesajım var!" Tüm köy halkı Tanrılarının elçisini dinlemek için kızın etrafında toplandı. Yonaga Angie, herkesin onu rahatça duyabileceği bir yüksekliğe çıkmış, gökyüzünden düşen ilahi mesajı kucaklar gibi kollarını açmıştı. "Atua efendimiz bugün bana fısıldadı! Onun görkemli adı için yapılacak yeni bir sunak istiyor! Ama bu seferki sıradan bir sunak olmayacak, tüm köy halkından gerekli malzemeler toplanacak ve şuradaki dağın üzerine, herkesin görebileceği büyüklükte bir sunak inşa edilecek! Gerekli ekipmanı vermeyi reddeden herkesi büyük bir lanet bekliyor, o yüzden lütfen zorluk çıkarmadan iş birliği yapınız." Köy sakinlerinden korku dolu uğultular geliyordu, Atua için sunak yapılması gerekiyorsa elbette yaparlardı ancak onlardan istenilen malzemelerin neredeyse hiçbiri ellerinde yoktu, varsa bile kullandıkları için eğer onları verirlerse uzun bir süre zorluk çekeceklerdi. Yine de Angie'nin söylediği laneti düşündükçe hepsinin tüyleri ürperiyordu, işbirliği yapmaktan başka çareleri yoktu. Ellerinde ne varsa hepsini vermek zorunda kalmışlardı, kendileri ise dımdızlak ortada kalmışlardı.

Angie'yi küçüklüğünden tanıyordun; onunla hep birlikte oynar, kızın çamurdan heykelcikler yapmasını izler, sanatta nasıl geliştiğine tanıklık ederdin. Aynı resim atölyesine gitmiş ama asla Angie gibi başarılı olamamıştın, yakınına bile yaklaşamamıştın. Bunu asla sorgulamadın veya haksızlık olarak görmedin, aksine, onun için seviyordun ve daha iyi olmasını istiyordun. Elbette herkes senin gibi düşünmüyordu; atölyeden birkaç kişi birlik olup Angie'nin heykellerini kırarlardı, yapıtlarına zarar verirlerdi. Bunu durdurmak adına birgün onlara "Bunlar Atua'ya yaraşır eserler, saygısızlık etmeyin!" diye bağırmıştın. Bunun üstüne ağır bir dayak yemiş ve bir hafta evden dışarı çıkamamıştın. Angie her gün ziyaretine gelip seninle ilgilenmiş ve sana küçük heykelcikler yapmayı öğretmişti. Ancak ogünden sonra işler tuhaflaştı: Angie galipten sesler duyduğunu, güçlü bir sesin ona fısıldadığını ve daha çok çizmesini, daha çok üretmesini istediğini söylüyordu. Bu Atua'dan başkası olamazdı. Onun üstün sanat yeteneği boş işlerle harcanmamalıydı, tanrıların katına yüceltilmesi ve hakettiği saygıyı alması gerekiyordu. İşte o günden sonra Angie Atua'nın istediği tüm sunak ve heykelleri, Atua'nın köy halkına verdiği emirleri ileticek, yerine getirecek olan kişi olarak seçilmişti. O bir elçiydi.

Angie'nin böyle özel bir yere sahip olması herkesin hoşuna gitmiyordu elbette, bazen sen bile bundan rahatsız olduğunu söyleyebilirdin. İstediği veya istemediği bir şey olduğunda Angie Atua'nın adını kullanarak insanları o şeyi yapmaya zorlayabiliyordu ama bunu her daim kestirmek mümkün değildi, öyle bile olsa Atua'nın elçisine karşı gelmek büyük günah sayılırdı.

Angie malzemeler toplandıkça sunak üzerinde çalışıyor, malzeme eklendikçe daha çok ilerliyordu. Bazı malzemeleri almak daha güçtü, insanlar her eşyasını vermek istemiyordu. Karşı gelenler veya razı olmayanlara biraz daha baskı uygulamak zorunda kalıyorlardı ve sonuçta ihtiyaçların hepsi sunağı yapması için Angie'ye veriliyordu. Malzemelerin büyük çoğunluğu gittiğiniz atölyeden toplanmıştı ve atölyede kullanılabilecek hiçbir malzeme ama hiçbir şey kalmamıştı. Atölyeye gelen öğrenciler durumdan fazlasıyla şikayetçiydiler, öğretmenler de zor durumdalardı, ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Öğrencilere çamur ve taştan küçük heykelcikler yapmayı öğretmek istiyorlardı ama hava aşırı sıcak olduğundan arazi çölleşmeye başlamıştı, toprak değil çamur yumuşak bile değildi, tamamen kurumuş ve çatlamıştı. Taşlar güneş altında öyle sıcaklıyorlardı ki tutması çok zordu. Sonunda atölye bir süreliğine kapatıldı ve öğrenciler süresiz evlerine yollandılar.

Bu arada Angie süratle sunağı yapmaya devam ediyordu. İlerleme o kadar barizdi ki köyden görülebiliyordu. Bu sunak şimdiye kadar yapılmış ve yapılabilecek en büyük ve ihtişamlı sunak olacaktı, üstelik yardımlarından dolayı Atua köy halkını yağmurla ödüllendireceğini de söylemişti. Bunu duyan herkes sevinçle dans etmeye başladı ve Atua adına bir şölen düzenlenmesine karar verildi.

Angie şölene katılmayan tek kişiydi, sunağın acilen bitmesi gerekiyordu. "Bu benim baş yapıtım. Atua efendimiz benimle gurur duyacak." Ve işine koyulmaya devam etti.

Şölenden topladığın birkaç parça lezzetli yemeği sepetine doldurup üstünü şık bir kumaşla örttün. Angie'nin avokado sevdiğini biliyordun o yüzden ona götürmek için sepete bolca koydun. "Bu kadarı yeter sanırım. Vups." Ağır sepeti koluna takıp yürümeye başladın, şölenden uzaklaşıp dağa ilerledikçe etraf kararıyordu, geriye yalnızca yıldızların ışığı ve baykuşların uğultusu kalıncaya kadar ilerledin. Gece dağın etekleri tehlikeli olurdu özellikle yanında yiyecek varsa, hayvanlar sepetin korkusunu alıp peşine düşebilirdi ama Angie için bu riske değerdi. Biraz ilerlediğinde tuhaf bir hayvanın uğultusunu duyduğunu sandın ve saklandın. Dikkatle etrafı dinleyip sesin nereden geldiğini kestirmeye çalıştın.
"...adil değ......yalancı.....bu gece......hadi......Angie....." Konuşmayı duyamadın ama dikkatle dinlediğinde konuşanların atölyeden çocuklar olduğunu anlayabilmiştin. Angie'ye bir şey yapmayı planlıyorlardı! Sepeti elinden düşürdün ve koşarak dağı tırmanmaya başladın, Angie'ye onlardan önce ulaşmalıydın. Dağ normal yürümek için fazla dikti, bazı durumlarda ellerini de kullanıp tırmanman gerekiyordu ama yapabiliyordun, arkana dönüp diğerlerinin nerede olduklarına baktın; zifiri karanlıkta tespit etmesi zordu ama tahminin doğruysa eğer arkandalardı, bu iyiye işaretti. Tırmanmaya devam ettin, neredeyse oradaydın ancak tutunduğun taş yerinden oynayınca dengeni kaybettin, üstelik o küçük taş diğer parçaların da yerlerinden oynamasına sebep olmuştu. Büyük bir heyelan oluştu ve seninle birlikte tüm atölye öğrencilerini dağın eteklerine sürüklemiş, hepinizi altına almıştı. Sabah oluncaya kadar kimse sizlerin kaybolduğunuzu fark etmemişti. Cesetleri tespit eden ilk kişi Angie olmuştu, üstünüzü örten toprağın üstünde durmuş taşları tekmeliyordu. Gözleri öyle boş ve duygusuzdu ki, gören yaşadığına inanmazdı. Sonunda tekmelediği taşların orada bir oyuk oluştu ve içinden bir el çıktı, ufak bir taş parçasını sıkıca tutuyordu. "Atua, lütfen hepsini cennetine al. Ruhları senin yanında, güvende olsun."

Danganronpa OneshotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin