Pekoyama Peko x Okuyucu

1.9K 52 10
                                    

Bir silahın yegane görevi efendisine hizmet etmektir. Savaşta yanında olup onun adına dövüşmek, onuruna ve adına yaraşır şekilde savaşı sonlandırmaktır; gerektiğinde efendisi yerine kalkan bile olmalı, kendi varlığını hiçe sayıp kendini feda etmeli.

Kendisinin bu dünya üzerinde var olmasının tek amacı budur.

Ona verilen görevlerin dışına çıkamaz, emirlere karşı gelemez, kendi duygularını açığa çıkaramaz... Bu yüzden, Pekoyama Peko, kendi duygularını, kendi kılıcıyla kesip kalbinden atalı yıllar olmuştu. Var oluş amacına karşı gelmesini önlemek adına bütün duygularını söküp atmıştı, geriye sadece boş bir kalıp kalmıştı; efendisine en uygun silah.

Kuzuryu Natsumi'nin verdiği emirle Pekoyama Peko, diğer bölgenin yakuzasının silahıyla dövüşmek zorundaydı; bu, Kuzuryu ailesinin adını korumak için verilecek bir savaştı ve kaybetme lüksü yoktu. Efendilerinin onuru için kendi hayatını riske atmak bir silahın yegane göreviydi. Dövüşün yapılacağı bölgeye geldiklerinde diğer aile çoktan onları bekliyordu. Düşman ailenin başı, kendi silahını öne sürdü; (S/R) saçları, (G/R), boş gözleri vardı. Tıpkı Pekoyama gibi, yalnızca içi boş bir kaptı, duygu ve düşünceden yoksundu. İkisi alanın ortasında karşı karşıya geldiler, silahlar çekildi ve dövüş başladı. Elbette Pekoyama'nın yenilme ihtimali yoktu, ait olduğu klan adına ve Umudun Zirvesinin ona verdiği ünvan adına...

Karşı taraf yerde hareketsizce yatıyordu, yalnızca kendo* ile aldığı yaralar bile bilincinin kaybolmasına yetmişti. "Şimdi yere kapaklanın ve bizden özür dileyin!" diye bağırdı Kuzuryu Fuyuhiko, tüm bu anlamsız savaşı başlatan kardeşi ortalıklarda olmadığından müsabakayı onun gözetlemesi gerekiyordu. "Ailemizin adına leke sürmeye kalktınız ve cezanızı çektiniz. Şimdi o siktirik başlarınızı yere sürtün yoksa zorla biz kendimiz yaparız!" Ailenin yapabileceği bir şey yoktu, ellerineki en güçlü silahın bile bu kadar kolay kaybetmesi durumunda kendilerinin ne kadar aciz olduklarını anladılar ve istemeyerek de olsa başlarını eğip özür dilediler. "Hıh! Bu size iyi bir ders olsun; bir daha götünüz yiyip de dilinizi lanet deliğinden çıkarmazsınız umarım. Peko... Hallet şunu." Genç oğlan emri verirken tereddütle sesi titredi, olacak senaryoyu görmemek için de fötr şapkasını, görüşünü engelleyecek hizaya indirdi. Değerli arkadaşından yapmasını isteyeceği son şeydi bu ancak klan kuralları gereği buna mecburlardı.

"Emredersiniz küçük efendi." Kız ise efendisinin aksine, soğukkanlılıkla, az önce yendiği dövüşçünün yanına gidip kılıcını tahta kınından çıkardı; metal, ışıkta parlıyor ve göz kamaştırıyordu; tam da Kuzuryu ailesine yaraşır, muazzam bir kılıçtı. Pekoyama kılıcını hazır edip tam düşmanının kalbini hedef aldı. Yerde yatan kişi sakince gözlerini açıp Pekoyama'nın kırmızı ve yaşlı gözleriyle karşılaştı. Hissettiği tüm acılara rağmen dudaklarını yukarıya kıvırıp kıza gülümsedi.

"Bu ne surat..?" dedi kısık sesiyle. "Gören de Dünya'nın sonu sanacak..."

"Lütfen affet beni." dedi Pekoyama sessizce, kimsenin ağladığını veya duygularını gösterdiğini görmesini istemiyordu.

"Eninde sonunda tekrar karşılaşacağız... Daha mutlu bir yerde... Ama gelmek için acele etme, olur mu?"

"Üzgünüm, (S/A)..." Soğuk metal, yerde yatan dövüşçünün kalbini ikiye ayırıp hemen altında uzanan zeminle karşılaştı; yaradan çıkan kan yerde uzun bir yol izleyip etrafa dağıldı ve dövüş sonlanmış oldu... Ancak Pekoyama sadece senin kalbini parçalamamıştı, seninkinin yanına kendi kalbini de koyup tekrar boş bir kalıp haline gelmişti...

Danganronpa OneshotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin