Gökyüzünde parlayan güneş etrafı yakıp kavuruyordu. Yazın tam ortasında insanı bunaltan sıcak bir hava vardı. Fakat sıcaklıktan çok nem aşırı derecede fazlaydı.
Sabahın erken saatlerinde İstanbuldan ayrılan Erkan ile nişanlısı Derya sıcak havaya aldırış etmeden günübirlik gezi için yola çıkmışlardı. Yol boyunca arada bir etrafa bakıyor bazen de birbirlerine bakıp heyecanla birlikte gezecekleri yerler için planlar yapıyorlardı. Olacaklardan habersiz mutlu bir şekilde gülüp eğleniyorlardı.
Biraz sonra Erkan bir anlık tereddütle yol ayrımına bakıp arabayı durdurmayı plandı. Ne tarafa gitmesi gerektiğini düşünürken Derya hemen olaya el attı ve araba durmadan önce haritadan ne yöne gideceğini söyledi. Her şey sorunsuz bir şekilde sürüyor gibi görünse de işler hiçte yolunda değildi. Her şeyden habersiz iki aşık frenlerin tutmaması ile korkuya kapıldılar. Arabanın içinde büyük bir kargaşa yaşandı. Derya çığlık çığlığa Erkan'a bir şeyler söylemeye çalıştı ama Erkan o anki telaşla hiçbir şeyi duymuyordu. Direksiyonu kendi çabasıyla sağa sola çevirirken araba bir anda uçurumun dibinde durdu. Lastiklerden çıkan o ses ile birlikte nefes alıp verme sesleri aynı anda sustu.
Arabada koca bir sessizlik oluştu. Derya korku dolu gözlerle adeta dehşete kapılmıştı. Hayatında hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. Kalbi hızla çarparken hemen yan tarafında duran Erkan'a sığındı ve onun kolunu sıkıca kavradı. Ardından yüzünü çevirip uçuruma bakmaya çalıştı.
"Korkma Derya! Buradan birlikte ineceğiz."
"Çok mu yüksek burası?" diyerek kafasını daha da yukarı kaldırıp aşağıya bakmaya kalktı Derya.
Erkan ani bir hareketle onu durdurdu ve onun başını kendi tarafına çevirip kendisine bakmasını sağladı.
"Sakın aşağıya bakma."
"Çok yüksekteyiz değil mi? İkimizde öleceğiz." diyerek gözyaşlarına boğuldu Derya. Endişeli gözlerle onu seyreden Erkan yavasça elini kaldırıp Deryanın yanaklarına süzülen gözyaşlarını temizledi ve onun başını kendi omzuna yatırdı. Birbirlerine sarılarak güç almaya çalıştılar. Erkan yaşadığı endişe ve korkuyu belli etmemek için adeta çırpınıyordu. Artık ikiside pes etmiş bir halde birlikte ölümü beklemeye başlamışlardı.
"Seni çok seviyorum Derya!"
Uçurumun dibinde olan araba bir kez daha hareketlenmişti. Derya gözyaşları içinde "Erkan!" diyebildi. Ama bunu söylerken bile içine sığdırmak istediği çok şey vardı. Belki de bu son söyleyişiydi. Ölümün soğukluğunu derinlerde hissetti. Bu aşk dolu son bakışları, son sözleri ve iliklerine kadar yaşayamadığı bu sonsuzlaşan hislerin bir daha geri gelmeyeceğini ikisi de çok iyi biliyordu.
"İlk gördüğüm günden beri seni seviyorum."
Erkan bunları söylerken bile kalbi deli gibi atıyordu. Sevdiği kadınla ölümü beklemek o kadar acı veriyordu ki bir an önce bu anın bitmesini istiyordu. Belirsizlik içinde beklemek ikisini de yeterince hırpalamıştı.
Birbirlerine uzun bir süre baktılar. Araba zaman zaman sallanırken Derya korku içinde uçuruma bakıyordu. O an nefes alışverişi bile değişmişti. Boğazında acı bir yumru oluştu. Erkan canından çok değer verdiği sevdiğinin daha fazla zarar görmemesi için ani bir karar aldı.
"Derya arabadan in!" dedi Erkan.
"Olmaz ben seni bırakamam." dedi Derya göz yaşları içinde. Aynı zamanda Erkan'ın elinden tutuyordu. Bunları söylerken ona kararlı bir halde baktı. Gözlerinde onu hiç bırakmayacağını içeren bakışlar vardı.
"Biliyorum sen beni yine kurtaracaksın. Buradan ikimiz beraber çıkacağız." dedi Derya acı bir tebessümle.
Erkan bu söylenenlerden cesaret almayı ve onlara gelebilecek bir mucizeyi beklemekten başka bir şey yapamadı. Aradan geçen zaman ikisini de tüketmişti. Uçurumun dibindeki araba daha fazla dayanamadı ve hızla aşağıya sürüklendi. Çarpmanın etkisi öylesine şiddetliydi ki Derya kemerini çıkardığı için arabadan dışarı savruldu. Erkan ise pek fazla yara almamıştı. Saatler sonra kendine geldiğinde Derya'yı aramaya başladı. Onu bulmadığı her saniye endişesi daha çok artıyordu. Gözü bir an kayalıklara kaydı. Yavaş adımlarla ilerledikten sonra kayalıkların üzerinde kırmızı kan lekesini fark etti. Hızla oraya koştuğunda Derya'yı yaralı bir halde gördü. Yüzündeki yaraları fark ettiğinde sevdiği kadının yüzüne dokunmak istedi ama yapamadı. Nefes alıp almadığını kontrol etmeye cesareti kalmamıştı ama bu zor görevi yerine getirmek zorundaydı. Titreyen elleriyle Derya'yı kayalıkların arasından çıkardı ve nabzına baktı. Az da olsa nabzının attığını düşündü ama emin olamıyordu. Erkan acı içinde Derya'yı uyandırmaya çalıştı ve başarılı olamayınca göz yaşlarının arasında sevdiği kadını göğsüne bastırarak kokusunu içine çekti. O hep melek kokan bedeni şimdi kan kokuyordu. Erkan buna aldırış edemeyecek kadar kendinden geçmişti. Sanki bu melek kokusu hala üzerindeymiş gibi hissediyordu. Biraz sonra Derya gözlerini zor olsa da açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSUZ AŞK #Wattys2019
Mystery / ThrillerBütün rakamlar ondan sonra unutuldu. Geriye bir tek AŞK kaldı... Erkan'ın elinden kayıp gidenlerin ardından bir tek içinde hissettiği aşk kalmıştı ve sevdiğini ölüme sürükleyen suçluyu bulmak için yaşamaya devam ediyordu. Hazal kendi halinde yaşay...