25.bölüm

438 46 29
                                    

"Ne?" diye sordu Hazal. Şok olmuş bir halde gözleri kocaman oldu. Birbirine doladığı kollarını serbest bırakarak başını yere eğdi. O sırada Erkan bütün cesaretini toplayarak Hazal'ın elinden tuttu ve kendisine doğru çekip sarıldı. Onun kokusuna öylesine alışmıştı ki onu artık bir daha asla bırakamazdı. Saçlarına dokunarak kulağına doğru eğildi.

"Seni seviyorum." dedi Erkan.

O anda Hazal'ın göz bebekleri daha da belirgin bir hal aldı. Zaman durmuş gibi dona kaldı. Beyninde bu iki kelime birkaç kez tekrar etti. Bu itirafı duymayı öylesine çok istiyordu ki bu sahneyi kaç kez hayal ettiğini anımsadı. Fakat hiçbiri şuan kadar özel olmamıştı. Farkında olmadan gözleri doldu. Yüzüne yerleşen sıcak bir tebessüm ile birlikte sağ gözünden bir damla yaş düştü. Bir anda boşta kalan ellerini Erkan'ın sırtında kavuşturdu.

"Ben de seni seviyorum." dedi Hazal ağlamaklı bir ses tonuyla.

Birkaç adım geriye gitti Erkan. Karşısına geçip gözlerini kırpmadan ona baktı. Ay gibi parlayan yüzü bir dakikalığına da olsa özlediğini çok daha iyi anladı. Az önce dokunduğu soğuk, narin ve minik elleri kendi avucunun içine aldı. Dudaklarını uzatarak o minik elleri öptü.

"Ellerin çok soğuk." dedi Erkan endişeli bir halde. Boşta kalan elini Hazal'ın alnına koydu.

"Ateşin yok." dedi Erkan düşünceli bir halde. O sırada heyecandan titreyen Hazal havanın soğukluğunu yeni yeni hissediyordu.

"Ama üşüyorsun." diyerek montunu çıkarıp Hazal'ın sırtına bıraktı Erkan. Hazal gözlerini hiç ayırmadan ona bakarken ilk defa onun bu kadar ilgili olmasına ve aşkla bakmasına alışık değildi. Üzerindeki şaşkınlık hala üzerindeydi.

Aralarında çok az bir mesafe vardı. Hazal başını arka tarafa doğru çevirince Erkan ile göz göze geldi. İkisi de aynı anda güldü. Hazal o anda başını eğerek gülmeye devam etti. Erkan'a baktığında ona doğru yaklaştığını görünce tekrar başını yere eğdi. Utancından kıpkırmızı kesilmişti. Erkan onun bu haline belli etmeden gülerek Hazal'ın saçına konan beyaz renkli tozu aldı.

"Şimdi tamamdır." dedi Erkan. Daima gözlerinin içine bakan o cesur kız gitmiş yerine utangaç birinin geldiğini düşündü. Her halini sevdiği gibi bu halini de sevdi Erkan.

Hazal, Erkan'ın az önce saçına yapışan tozu aldığını fark ettiği an kendine kızdı. Bir şapşap gibi göründüğünü düşünüyordu.

"Bu halin çok sevimli." diyerek daha çok gülmeye başladı Erkan. Onun ilk kez bu kadar uzun güldüğüne şahit oldu Hazal. İlk kez onun kahkaha sesini duymuştu. Hayran olmuş bir halde ona baktı. Sonra kendini toparladı. Bakışlarını ondan çekti.

"Artık gitmeliyim." dedi Hazal. Kısa aralıklarla Erkan'a baktı.

"Seni eve bırakayım."

"Gerek yok." dedi Hazal elini havaya kaldırarak. Sonra Erkan'ın üşüdüğünü fark edince montu çıkarıp ona verdi.

"Giy üşüyeceksin."

"Ama sen-" dedi Erkan. Sözünü bitirmeden Hazal konuştu.

"Ben üşümüyorum." dedi Hazal tebessüm ederek.

"Ama ben de seni yanımdan ayırmayacağım. Bu mesele çözülene kadar sen nereye gidersen git ben de oraya geleceğim. Hem sen benim en kıymetli haritamsın. Artık sen olmadan bu yolda yürüyemem. Yoksa sensiz kaybolurum." dedi Erkan. Gözlerini bir an için kaçırmadan Hazal'a hayranlıkla bakıyordu.

"Tamam o zaman bensiz kaybolmadan gidelim." diyerek başını eğdi Hazal.

"Araba az ileride duruyor. Yürümemiz gerekecek." dedi Erkan. Ardından Hazal'ın elinden tutarak onu bir kez daha utandırdı. Yol boyu ikisi de çok sessizdi. Evin önüne geldiklerinde aynı anda konuşmak üzereyken güldüler.

"Sen söyle." dedi Erkan.

"Az önce bana söylediklerinden abinin haberi var mı?" diye sordu Hazal endişeli bir halde.

"Hayır ilk kez sana söyledim. Onun bundan haberi yok ve bu meseleler bitmeyene kadar da söylemeyi düşünmüyorum."

Hazal bu duruma şaşırdı. Kaşlarını indirerek dikkat kesildi.

"Neden?" diye sordu Hazal.

"Çünkü abimi tanıyorum. Eski sevgilisinden sonra hiçbir zaman kadınlara güvenmedi. Aslında ondan öncede pek güveni yoktu da neyse. Eğer aramızda olanları öğrenirse seni rahat bırakmayacak ve ben bu kadar sorun arasında bir de abimle uğraşmanı istemiyorum."

"Benim için mi?" diye sordu Hazal. Yüzüne vuran bir hayranlıkla ona bakıyordu.

"Peki sen ne söyleyecektin?" diye sordu Hazal.

"Kendine çok dikkat etmeni istiyorum. Her saat yanında olamayacağım için özür dilerim. Bütün bu sorunlar hep benim yüzümden oldu."

"Hayır kendini suçlama. Sen hiçbir şey yapmadın ki." dedi Hazal en sevimli yüz ifadesiyle. Onun bu çocuksu ve sevimli duran haline tebessüm etti Erkan.

"Sorun da burada işte. Hiçbir şey yapmadığım için bu mesele uzadı ama sana söz veriyorum. Hepsi geçecek ama o zamana kadar kendine dikkat edeceksin. Anlaştık mı?" diye sordu Erkan.

"Tamam sen de söz ver. Kendine dikkat edeceğine dair."

"Beni merak etme. Bu hayatta nefes aldığım sürece kendime iyi bakacağım." diyerek göz kırptı Erkan.

***

Gece en sessiz anında Hazal yatağında bu akşam yaşadıklarını düşünüyordu. Tüm bunlar tıpkı bir rüya gibiydi. Sabah olduğunda gerçekten rüya çıkmasından öylesine korkuyordu ki gözüne bir damla uyku girmedi. Fakat tüm inatçılığına rağmen gözleri uykuya teslim oldu.

Sabah olduğunda Hazal'ın telefonuna mesaj geldi.

"Günaydın. Dün iyi uyuyabildin mi? Ben pek uyuyamadım." diye yazıyordu. Gönderen kişi Erkandı. Mesajı okuyunca gülerek cevap yazdı.

"Sana da günaydın. Ben gayet iyi uyudum."

Hazal yataktan kalkıp lavobaya gitti. Ardından mutfağa geçip kahvaltıyı hazırladı. Yemek yedikten sonra hızlıca odasına gidip bugün ne giyeceğini düşündü. Dolabı açıp en sevdiği kıyafetleri yatağa serdi. Tek tek hepsini inceledikten sonra bir tanesinde karar kıldı. Havalar serin olduğu için üzerine boğazlı sarı kazağını giydi. Siyah kot pantolonu da giydikten sonra aynada saçına baktı.

"Bu saça nasıl bir model versem? En iyisi açık bırakayım. Ama sade olmaz. Siyah şapkam neredeydi?" diyerek bütün her yeri aradı. En sonunda askılıkta duran yanda gül modeli bulunan şapkasını kafasına takıp saçını düzeltti. Kulaklarının çok boş durduğunu fark etti ama abartılı olacağını düşünerek küpe takmaktan vazgeçti.

(Hazal'ın şapkası)Çantasını da alarak evden çıktı Hazal

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Hazal'ın şapkası)
Çantasını da alarak evden çıktı Hazal. Babasının yanına uğrayıp caddeye doğru yürüdü. Tam o sırada bir araba yanına yaklaşarak kornaya bastı.

"Bana bak!" dedi Hazal öfkeli bir ses tonuyla.

"Baktım." dedi arabadaki adam.

BÖLÜM SONU

Biraz gecikti ama buna değdi diye düşünüyorum. Umarım bölümü begenirsiniz. Buraya kadar asklarini bekliyordunuz artik doya doya ikisi icin guzel sahneler var.😊😊

Kendinize iyi bakin. Bir sonraki bölümün ne zaman gelecegi belli degil. Okulum başladı o yüzden kitap için bir program hazırlamayı düşünüyorum. Beklemede kalın.😍

🌹🌹🌹🌹

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin