18.bölüm

417 46 21
                                    

Gözlerinden yaşlar akarken bir ses duydu. Başını kaldırıp ağaçların olduğu yerde birini gördüğünü düşündü. Yavaş adımlarla ilerledikten sonra kedi olduğunu görünce yeniden mezarlığın başına gitti ve uzun süre olduğu yerde durdu. Onun tam arka tarafında ise Hazal onu seyrediyordu. Az önce motora binmek üzereyken fularının olmadığını fark etmişti. Babasından ona doğum günü hediyesi olduğu için hiç düşünmeden onu düşürdüğü yere gitmişti. Fakat o kadar etrafı aramasına rağmen bulamamıştı. Erkan'ın fuları almış olabileceğini düşünerek bugün olanlardan sonra onun gideceği yere yani mezarlığa gelmişti. Biraz önce Erkan'ın söylediği her şeyi duymuştu. Gerçekleri bilmesine rağmen bunları onun ağzından duymak daha çok acı vermişti. Daha fazla dayanamadığı için ona görünmeden orayı terk etti.

Erkan ise gözyaşları içinde mezarlığın taşına dokundu.

"Sen hep benim mutlu olmamı isterdin. Her zaman gülmem gerektiğini söylerdin. Ben şimdi gerçekten nasıl yeniden güleceğim? Nasıl yeniden birini sevebileceğim ki? İnsan hiç nefret ettiği birine aşık olabilir mi? Bu soruların cevabını bana verebilir misin? Neden ona bakınca ne yapacağımı şaşırıyorum? Çok saçma, o kadar saçma ki ben..." diyerek içinde biriken bütün her şeyi kusmaya başladı Erkan. Vicdan azabı çektiğini düşündükçe kendini daha da yıpratıyordu.

Hazal motoruna bindikten sonra yoluna devam etti. Uzun bir süre nefes almakta zorlanınca deniz kenarında duraksadı ve bir yere oturarak ağlamaya başladı. Az sonra telefonunun zil sesini duydu. Cebinden telefonu çıkarıp baktığında tanımadığı bir numaraydı.

"Alo." dedi Hazal.

"Merhaba Hazal. Ben Demir."

"Evet sizi dinliyorum." dedi Hazal hemen konuya geçmek için.

"Erkan'ın abisi olan Demir olarak seninle konuşmak istiyorum."

"Peki. Buradan söyleyin."

"Erkan yanında mı?" diye sordu Demir.

"Hayır değil. Ne söylemek istediğinizi az çok biliyorum ama düşündüğünüz gibi aramızda bir şey yok."

"Farkındayım. Acısını bu kadar kısa sürede atlatıp hemen birini sevmesini beklemem saçma olurdu. Zaten bu yüzden de endişeleniyorum ya. Yine aynı hataları yapmasını, yine kandırılmasını ve en kötüsü de bir kere daha acı çektiğini asla görmek istemiyorum. Beni anlıyorsunuz değil mi Hazal?"

"Ne demek istediğinizi anlıyorum. Fakat endişelenmenizi gerektirecek hiçbir şey olmayacak. Bundan emin olabilirsiniz."

"Bunu duyduğuma sevindim. Ne yapayım ben de kardeşimi düşünmek zorundayım."

"Haklısınız. Merak etmeyin zaten ben de dava bitene kadar onunla görüşecektim. Dava bittiğine göre verdiğim sözü tutmuş oldum. Artık bir daha onunla karşılaşmayacağım. Bir daha onun yüzünü görmeyeceğim. Siz de ona iyi bakın lütfen. Derya'ya olan kızgınlığını da sizlerden çıkarmaya çalışıyor. Eğer sizin sevginize inanırsa sizi affedeceğine hiç şüphem yok. Şuan Erkan'ın tek ihtiyacı olan şey sevgi. Hiç vakit kaybetmeden ona olan sevginizi belli edin." dedi Hazal boğuk bir sesle.

"Sen iyi misin? Sesin biraz kötü geliyor."

"Ben iyiyim. Şimdi kapatmam gerekiyor. Hoşça kalın." diyerek telefonu aniden kapattı Hazal. Eliyle yüzünü kapadı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

***

Erkan akşam üstü evine geldiğinde bahçe kapısında Demir'i gördü. Usanmış bir halde geriye dönüp gidecek iken duyduğu sesle olduğu yerde duraksadı.

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin