36.bolum

289 43 8
                                    

Hazal olduğu yerde çivilenmiş gibiydi. Ona bakan iki çift göze karşılık başını eğdi ve yeniden baktı.

"Ertan bey burada ne işiniz var?"

"Çok vaktinizi almayacağım. Sadece şu mesele için neler yaptığınızı bilmek istiyorum."

"Büro pek müsait değil. Şu ilerideki kafeye gidebiliriz."

"Peki."

Kafeye vardıklarında pencereye yakın bir masaya geçtiler. Hazal solgun bir yüz ifadesiyle dışarıya baktı.

"Çok dalgınsınız."

"Aslında sebebi bu konuşacağımız mesele ile ilgili. Bugün Utku bey geldi ve masama ben farkında olmadan bir böcek yerleştirmiş."

"Hm peki siz nasıl bunu fark ettiniz?"

"Konuşmaları ve davranışlarından bir şeylerin ters gittiğini anladım. Daha doğrusu tüm bunları anlamamı sağlayacak şekilde konuştu. Birkaç gün burada olmayacağını ve geldikten sonra bana bahsettiği ufak meseleyi konuşabileceğimizi söyledi. Sonrasında bana bir kart verdi. Bu kartın arkasında ev adresi yazıyordu. Sizce de çok açık değil mi? Bizi resmen ayağına çağırıyor ama gidip gitmemek konusunda kararsızım. Onun suçlu olduğunu kanıtlayacak her şeyin o evde olduğunu düşünüyorum."

"Oraya kesinlikle gitmeyin. Bu bir tuzak ya da sizin ondan şüphelenip şüphelenmediğinizi de test ediyor olabilir."

"Eve bir hırsız girmiş gibi olmaz mı?"

"Bu yasa dışı yolla bir kanıt olacağı için biliyorsunuz ki mahkeme bunu asla kabul etmez."

"Doğru yollarla bulmamız da çok güç."

"Öncelikle onun geçmişte neler yaşadığını bilirsek bunun üzerinden bir şeyler yaparız."

"Bir kısmını biliyoruz ama yeterli olacağını sanmıyorum. Ona en yakın kişi de Demir bey ama onu da kullandığını düşündüğüm için ona gerçekte yaşadıklarını anlatmaz."

"Birini bulmalıyız. Her şeyi bilen biri olmalı." dedi Hazal gözlerini devirerek. Sonra kocaman olmuş gözlerle savcı Ertan Bey'e baktı.

"Sakın aklımdan geçeni söyleme." diyerek itiraz etti Ertan.

"Onun güvenini kazanmalıyım. Bu yüzden o gelene kadar hiçbir şey yapmayacağım. Masanın altına yerleştirdiği böceği de ortadan kaldırmayacağım."

"Tüm bunlardan Erkan Bey'in haberi var mı?"

"Hayır yok ama şimdi ona bunu söyleyemem. Eğer öğrenirse çok fevri davranacağını biliyorum. Bu yüzden bütün planlarımın suya düşmesine izin veremem. Lütfen bu konuştuklarımız aramızda kalsın."

Hazal biraz önce masaya bıraktığı telefonu çaldı. Ertan ile birbirlerine baktıktan sonra Hazal aramaya cevap verdi.

"Efendim." dedi Hazal soğuk bir sesle.

"Nerdesin?" diye sordu Erkan keskin bir ses tonuyla.

"Büromdayım." dedi Hazal. Sesi titremek üzere iken kendini zor tuttu. Boğazı düğümlenmiş bir halde başını yere eğdi.

"Demek bürodasın. Peki her şey yolunda mı?"

"Evet yolunda. Benim biraz işim var sonra konuşalım mı?"

"Tamam." diyerek telefonu kapadı Erkan. Tam karşıdaki kafade oturan Hazal'ın neden yalan söylediğini anlamaya çalıştı. Soğuktan dolan gözleri ve kızarmış burnuna rağmen uzun bir süre Hazal'a baktı. Kanı çekilmişcesine şuanda ne yapacağını bilemedi. Kafeyi basıp kolundan çekerek oradan çıkarmayı aklından geçirdi ama sonra bu deliliği yapmaktan vazgeçti. Hazal'ın tüm bu olanların mantıklı bir açıklamasını yapacağı zamana kadar beklemeye karar verdi. Hazal ona bugüne kadar asla yalan söylememişti. Eğer birkaç gün içinde hiçbir şey söylemezse kendisi onu burada tesadüfen gördüğünü ve neden yalan söyleme gereği duyduğunu soracaktı. Daha fazla olduğu yerde durmayıp yürümeye başladı.

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin