8.bölüm

583 55 19
                                    

Erkan arabayı çalıştırdı ve kafeye gelip beklemeye başladı. Önünde duran kahve soğumaya yüz tutmuşken bir yudum bile alacak halde değildi. Neden kahve istediğini de anlam verememişti? Boş gözlerle gözlerini kapıya çevirirken gelecek kişiyi tanımadığı için her gelene dikkatle bakıyordu. Sahi onu nasıl tanıyacaktı? Telefondaki konuşmalarını hatırlayınca yüzünde anlamsız bir ifade oluştu. Aklında bir sürü soru vardı.

"Onu nasıl tanıyordu ve en önemlisi Derya'nın neyi oluyordu?" diye içinden geçirdi Erkan. Masada duran elleri telaştan dolayı rahat durmuyordu. İsminin Gürkan olduğunu öğrendiği adamı bekliyordu. Biraz sonra içeri giren bir adamın ona doğru geldiğini fark etti. Siyah giyimli, koyu sarı saçları ve beyaz teniyle kendini belli ediyordu. Erkan başını çevirdi ve onun olmadığını düşünürken birden birinin masaya oturduğunu fark etti. Gerçekten oydu. İçinde biriken birçok duyguyu bir kenara bırakıp ne olup bittiğini öğrenmeyi istiyordu.

"Lafı uzatma ve bildiğin her şeyi bana söyle." dedi Erkan.

"Nereden başlasam?" diye sordu genç adam.

"Derya'yı nereden tanıyorsun ve aranızda gizlediğiniz şey ne?"

Genç adam başını yere eğdi ve düşünceli bir halde bir yere odaklandı. Söyleyeceklerini toparlamak için kendi içinde savaşırken yüzünü Erkan'a çevirdi.

"Ben Derya'nın çok yakın bir arkadaşıyım. Aslına bakarsan biz yıllardır görüşmüyorduk. Tesadüf eseri bir kafede karşılaştık. Sonrasında telefonlaşıp başka bir sefere görüşmek için aynı kafeye gelecektik ama Derya beni telefonla arayıp çok kötü bir şey olduğunu söyledi. Ben de hemen onun yanına gittiğimde yerde cansız yatan bir adam gördüm. Olduğumuz yer onun eskiden kaldığı yurdun arka bahçesiydi. Hava karardığı için muhtemelen bizi kimse görmemişti. Derya bu olay yaşanırken hiç kendinde değildi. Resmen yıkılmıştı. Onu toparlamak isterken bu cesedin icabına bakmam gerektiğini fark ettim. En yakın arkadaşımdan yardım istedim ve cesedi bir denize attık. Derya hala şoktaydı. Tek söylediği 'İstemeden oldu ben sadece kendimi korumak istemiştim.' Onun bu halini görünce kimseye bir şey anlatmamaya karar verdim. O söylemeyi çok istedi hatta senden de bahsetti. Ama ben bu işin artık geri dönüşü olmadığını söyledim. Şimdi bütün bunlardan sonra beni tutuklaman gerekiyor farkındayım ama kanıtın olmadığı için bir şey yapamazsın. En önemlisi Derya'nın adını kirletmek istemezsin değil mi?"

Erkan bu olanları dinlerken önce öfkelendi sonra Derya için üzüldü sonra tekrar öfkelendi. Yumruk yaptığı eli masanın üzerinde olduğu için düzeltti ve herkesin gözü önünde bir hata yapmamak için kendini tuttu.

"Tüm bunlara inanma mı bekliyorsun? Her şey böyle olduysa peki arabanın freniyle oynayıp bizi uçuruma sürükleyen kimdi? Yoksa ölen adamın hayaleti miydi? Bu arada sen gerçekten Derya ile arkadaş mısın? İçeri adım attığından beri hiç yakın bir arkadaşı ölmüş gibi davranmadın. Ondan bahsederken sesine hiç bir kere bile titreme olmadı. Ve cenazeye bile gelmedin. O günü çok iyi hatırlıyorum. Senin yüzün hiç tanıdık gelmiyor. Ayrıca Derya ile nereden arkadaşsınız diye sordum ama sen bana hiçkimse olamayacak bir bağınızdan bahsettin. Yoksa ben mi yanılıyorum?"

"Sende haklısın. Beni ilk defa görüyorsun. Biz Derya ile liseden arkadaştık."

"O zaman Derya'nın yurttan arkadaşları ile de tanışıyorsun?"

"Onlar Derya ile aynı okulda değildiler. Çünkü Derya kolejden burs kazanmıştı."

"Kolejde okuduğu doğru ama ben hala tatmin olamadım. Bu kadar büyük bir şeyi Derya bana söylerdi."

"Ben izin vermedim. Çünkü her şey daha çok sarpa saracaktı."

"Şimdi ne değişti?"

"Öldüğünü sandığımız adam yaşıyor ve muhtemelen Derya'ya o zarar verdi."

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin