Havalar iyice ısınmaya başladıkça kış kendini bahara teslim etmek üzereydi. Bütün bu doğa değişime hazırlanırken gökyüzü bazen ağlayarak göz yaşlarını yeryüzüne yağmur olarak akıtıyordu. Tıpkı acısını gözyaşları halinde dışarıya bırakan insanlar gibiydi. Aslında herkesin ve her şeyin en sonunda bir tepkisi oluşmaktaydı. Bazıları acılara anında tepki verirken bazıları dayanamayıp sonunda pes ederek bunu yansıtıyordu. Erkan ise tam ortadaydı. Sanki bir çemberin içinde gibiydi. Ne yapacağını ve neye tepki vereceğini unutmuşcasına pencereden bahçeye bakıyordu. Aklında yalnızca Derya vardı. Onu düşündükçe zaman yavaş ilerliyordu ve her geçen dakika hasretle yanıp tutuşuyordu. Onsuz bir dakika bile zor iken şimdi sonsuza kadar ona hasret kalmıştı. Fakat asla bunu kabullenmiyordu. Çünkü ona kavuşacağı günün yakın olduğunu düşünerek kendini avutuyordu. O sırada aldığı bir haberle hızla evden çıktı.
Hazal düşünceli bir halde arabayı tamir ediyordu. Eline aldığı alet ile farkında olmadan kendine zarar vermek üzereydi. Son anda babası onu gördü. Kızına eve gidip dinlenmesini ve bu davayı olayını düşünmemesini söyledi. Ozan pişmanlık dolu gözlerle onlara bakarken Hazal dalgın bir şekilde yukarı apartmana çıktı. Hızlıca tekli koltuğun üzerine kendini bıraktı ve bir anlık endişe ile anneannesine bakmak için odasına girdi. Onun melek gibi uyumasını seyrederken başını okşadı. Annesinden çok annelik gördüğü kadını uzun bir süre izledi. Bazen hastalığı yüzünden bazı şeyleri unutmasına bile alışmıştı.
Az sonra kapı zili çaldı. Hazal mahkeme için gelen zarfı eline aldıktan sonra balkona geçti. Erkan ise arabada durup Hazal'ı izlemekteydi. Onun yaşayacağı üzüntüyü ve acıyı görmek kendi gözleriyle görmek için sabırsızlanıyordu. Fakat Hazal hiç tepki vermeden zarfı bir kenara fırlatıp balkonun demirliklerine uzandı ve kollarını aşağıya doğru sarkıtmaya başladı. Erkan bir anlık endişeyle onun ne yapmaya çalıştığını anlamak istedi. Ona dikkatlice baktığı sıra Hazal kafasını kaldırdı. Biri tarafından izlenildiğini fark etti. Kim olduğunu görmek için başını aşağıya doğru eğerek arabadaki kişiye odaklandı. Erkan eliyle yüzünü kapatmayı denedi. İşe yaramadığını görünce arabayı çalıştırdı. Hazal hiç düşünmeden bir anlık öfkeyle evden çıktı. Onun peşinden koşmaya başlarken Erkan arabanın hızını önce hızlandırdı daha sonra yavaşlattı. Hazal ara sokakların arasında sıkışıp kalmış bir halde onun arkasından koşuyordu. Bir yandan arkasından ona sövüyordu bir yandan düzgün bir nefes alış verişi yapmaya çalışıyordu. Eğilip dizlerine tutundu. Olduğu yerde biraz dinlendikten sonra koşmaya devam etti. Tam o sırada az önceki araba bir anda önüne çıktı. Uzun bir süre birbirlerine baktılar. İkisinin de öldürücü bakışları ortamı daha da sessizleştirmişti. Erkan yavaşça arabadan indi ve karşısında korkusuzca duran Hazal'ın dibine kadar yürüdü. Attığı her adım da Hazal endişeye kapılıyordu ama bunu yenmenin tek yolu düşmanını alt etmekti. Korkmadığını göstermek için bir an bile olsa bakışlarını onun üzerinden çekmedi.
"Kimin için bunu yaptın söyle! Sana ilk ve son kez soruyorum. Arabayı bozmanı senden kim istedi?" diyerek bağırdı Erkan.
"Benim de ilk ve son cevabım şöyle ki: ben senin arabana bir zarar vermedim. Yolda hiç mi durmadın? Her şey İstanbuldan çıkınca olmadı mı neden bir aptal gibi ilk gördüğün kişiyi suçluyorsun? Ha bu arada mahkemede görüşeceğiz. Cidden zaman kaybısın çünkü seninle uğraşmak zorunda kaldığım için. Umarım bir an önce gerçek ortaya çıkar. Bunun için elimden ne geliyorsa yapacağım." diyerek gitti Hazal.
Ozan kendini işe vermek isterken aklı Hazal da kalmıştı. Tüm bunların yaşandığına inanamıyordu. Onun bu halini gördükçe kendinden tiksiniyordu. Tam bir baş belası olduğunu da biliyordu. Zaten bu yüzden bu hikâye hep böyle yarım ve eksik kalmaya mahkûm olmuştu. Hiçbir zaman Hazal'a layık biri olmadı ve onun gibi geleceği parlak mükemmel bir insanla nasıl birlikte mutlu olabilirdi ki? İkisinin de hayalleri ve kuralları farklıydı. Bu yüzden yürümeyen bu ilişki adını koyamadan bitmişti. Buna rağmen Ozan her daim onu korumaya çalışıyordu ama unuttuğu bir şey vardı. Korkak bir insan bir başkasını koruyamazdı. Dalgın ve üzgün halinden kurtulup işine odaklanmak için Asım ustadan izin aldı ve dışarı çıktı. O sırada Hazal'ın bir yerden geldiğini gördü. Birbirlerine uzun bir süre baktılar. İkisinin de anlatmak istediği çok şey vardı. Hazal onunla konuşmayı özlemişti ama ona karşı şuan ne hissettiğinden pek emin değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSUZ AŞK #Wattys2019
Mystery / ThrillerBütün rakamlar ondan sonra unutuldu. Geriye bir tek AŞK kaldı... Erkan'ın elinden kayıp gidenlerin ardından bir tek içinde hissettiği aşk kalmıştı ve sevdiğini ölüme sürükleyen suçluyu bulmak için yaşamaya devam ediyordu. Hazal kendi halinde yaşay...