"Benim güvenimi sarstın. Bana yalan söyledin. Seni artık nasıl sevebilirim ki? Birine inanmadan bu ilişkiye devam edemem."
"Kabul ediyorum sana yalan söyledim ama hepsini sonradan açıklayacaktım. Ben sana bir zarar gelmesin diye Utku'nun güvenini kazanmak için bekledim."
"Onun güvenini kazanırken benimkini kaybettin."
Hazal bu ağır sözü duyunca kalbini bir ağrı saplanmış gibi yumruk yaptığı elini göğsüne yaklaştırdı. Erkan ise ağzından bu sözlerin çıkmasına izin verdiği için pişmandı fakat onu Utku belasından uzak tutmanın tek yolu buydu. Eğer kendisinden uzak olursa Utku ona zarar vermek gibi bir nedeni kalmayacaktı. Her şeyin açığa kavuşacağı vakte kadar da Utku hakkında araştırmasına burada devam ediyordu.
"Peki, bunca yolu bunları duymak için gelmişim demek ki. Gözünde bu kadar değersiz olduğumu bilmiyordum. Kendine iyi bak." dedi Hazal gözleri dolmuş bir halde. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"Arabaya bin. Seni bırakayım." dedi Erkan arabanın kapısını açarak.
"Ben kendim giderim zaten davetsiz gelmiştim." dedi Hazal titreyen sesini durduramayarak.
"Kendine dikkat et." dedi Erkan buruk bir yüz ifadesiyle ama Hazal ona bakmadan arkasını dönüp yürüdü. Sonra birden duraksadı ve Erkan'a baktı. Yeniden önüne dönüp yürümeye devam etti. Aynı zamanda da gözlerinden yaşların süzülmesine izin vermişti. Şans eseri oradan geçen taksiye bindi ve araba hareket ettiğinde camdan Erkan'a bakmaya devam etti. Onu özlemişti ama hiç hayal ettiği gibi olmamıştı. Sonsuza dek onu kaybettiğini kabullenmek çok zamanını alacaktı ama gerçek buydu. Hızlı nefes alıp verirken aniden kararlar almayacağına dair kendine söz verdi. Yol boyunca tüm olanları düşündü. Akşam vaktine yakın bir zamanda İstanbuldaydı. Büroya gidecek iken vazgeçti. Utku'nun şirketine gitmeye karar verdi.
Az sonra Utku Bey'in şirketinden içeri girdi. Asansöre bindiği sıra oradan birinin geçtiğini gördü. Bu kişi Demirdi. Anneannesini başka bir doktora götürdüğü için onu uzun zamandır görmemişti. Hızlı hızlı yürümesinden ters bir şeylerin gittiğine emindi. Asansör istediği kata gelince indi ve koridora baktı. Etrafta bir sürü insan vardı. Buraya ikinci kez gelmesine rağmen Utku'nun odasını hatırlamıyordu. Sekreterliğin olduğu yere yürüdü. Masa başında kızıl saçlı genç bir kadın vardı.
"Buyrun." diye sordu.
"Utku Beyle görüşeceğim."
"Bir saniye ben arıyorum. İsminiz neydi? Randevunuz var mıydı?" dedi genç kadın aynı zamanda numarayı tuşlamıştı bile.
"Hazal Sönmez deyin yeterli olacaktır."
Genç kadın telefonla konuşmayı bitirdi ve Hazal'a döndü.
"İleride sağ taraftaki oda. Utku Bey sizi bekliyor."
"Peki, teşekkür ederim."
"Rica ederim."
Hazal tarif edilen odaya geldi ve kapıyı tıklatıp içeri girdi. Utku güler yüzlü bir ifadeyle onu karşıladı.
"Merhaba." diyerek odaya girdi Hazal.
"Hoş geldin Hazal. Yani Hazal diyebilirim değil mi? Biz arkadaşız artık."
"Evet biz arkadaşız ama bir şey daha var." dedi Hazal ardından sandalyeye oturdu.
"Arkadaşlar arasında sır olmaz. Bir gün birine inanırsan ona her şeyi anlatacağını söylemiştin. Hatırlıyor musun?"
Utku duraksadı. Yüz ifadesi birden değişti. Kireç gibi oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSUZ AŞK #Wattys2019
Mystery / ThrillerBütün rakamlar ondan sonra unutuldu. Geriye bir tek AŞK kaldı... Erkan'ın elinden kayıp gidenlerin ardından bir tek içinde hissettiği aşk kalmıştı ve sevdiğini ölüme sürükleyen suçluyu bulmak için yaşamaya devam ediyordu. Hazal kendi halinde yaşay...