Abisinden aldığı numarayı aradı ve buluşmak için geçen sefer gittiği kafeye geleceğini söyledi. Hastaneden çıkmak üzere iken gözü bir anda karardı. Dengesini sağlamak için duvara tutundu ve zor da olsa bir yere oturdu. Birkaç saniye bekledikten sonra ayağa kalktığı an yere kapaklandı. Demir odadan çıkınca oluşan kalabalığa bakarken Erkan'ın sedyeye alındığını gördü.
&&&
Hazal eve gidince anneannesinin koltukta uzanmış bir halde televizyondan bir program izlerken uyuyakaldığını gördü. Tebessüm ederek onun yanına oturup saçlarını okşadı. Ardından odasına gitti. Üzerini değiştirdikten sonra yatağına boylu boyunca uzandı. Gözlerini tavana dikmiş bir halde birkaç dakika öylece durdu. Bugün olanları hatırlayınca kalbinin patlayacak gibi hızlı attığını fark etti. Elini göğsüne koyup gözleri boşluğa dalmış gibi kala kaldı. Kafasını sağa sola çevirip yatağında doğruldu. Kafasına sinirle birkaç kez vurdu.
"Aptal olma Hazal. Bir anlık korkuyla kalbinin hızlı çarpması çok normal. Kendine gel!" diyerek sesini yükseltti. Dişlerini gıcırdatmayı ihmal etmemişti. Sonrasında ciddi bir tavır takınarak mutfağa geçti. Yemek hazırlamayı küçüklüğünden beri biliyordu. Anneannesi ona öğretmişti. Her şeyden önce yemek sevgisiz olamazdı. Özenle hazırladığı malzemeleri çıkarıp yapmaya başladı. Aslında bu birkaç yıldır onun için hayli zordu. Anneannesi hastalandığından beri hem iş hemde evle ilgileniyordu. Babası bu kadar çok yorulmamasını söylerken o inatla yapmaya devam ediyordu. Çünkü boş durmaktan nefret ediyordu. Hayatını aslında 3 şeye adamıştı. Ailesi, işi ve evdi. Küçüklüğünden beri kendi kendini bu duruma farkında olmadan alışmıştı. Fakat hiçbir zamanda bundan şikayetçi olmadı.
Anneannesinin yanına gelmesiyle birlikte yüzünü ona çevirip sıkıca sarıldı. Onda hissettiği anne kokusunu içine kadar işledi.
&&&
Erkan birkaç gündür hastane yatağında acilde yatıyordu. Uzun bir süre doğru düzgün beslenmediği için bünyesi bu durumu kaldıramamıştı. Demir kardeşinin bu halini gördükçe büsbütün mahvolmuştu. Haberi duyan ailesi de hemen Erkan'ı görmeye geldiler. Haftalardır oğlunu arayıp sormayan ailenin gözlerinde kaybetme korkusu vardı. Demir onları görünce öfkeden çıldırmasına rağmen belli etmiyordu. Artık onların bu soğuk yapılarını yadırgamıyordu. Sonuçta gerçek ailesi değildiler. Henüz kimlerin büyük sır hakkında bilgi sahibi olduğunu da bilmiyordu. Kendisinin hatırlayamadığı o güne dair hiçbir şey aklına gelmiyordu. Erkan'ın bile bunu anımsayabileceğini düşünmüştü ama küçükken yaşandığı için çoğu şey hafızada bir yerlerde kilitli kalmış olmalıydı. Bu yüzden hatırlamaması mümkündü. Gerçek ailesinin ölümü ona hep şüpheli gelirdi. O gün neler olduğunu bilmemesine rağmen kötü bir şeyler olmuş olabileceğini seziyordu. Şuan ailesi olarak yanlarında olan kişi ise amcalarıydı. Anne olmayan birinin o boşluğu doldurmakta zorluk çekmesine rağmen yengesi bunun için gereğinden fazla çaba harcamış gibi duruyordu. Gerçek niyetini hiçbir zaman belli etmeyen biriydi. Hastane odasında bulunan herkes bunu bilmesine rağmen artık alışılmış bir durumdu.
Gözlerini aralayarak uyandı Erkan. Hepsi birden onun kendine gelmesini heyecanla bekliyordu. Annesi ağlayarak oğlunun ellerinden tuttu.
"Affet beni oğlum. Seni hiç arayıp sormadım."
Erkan nerede olduğunu kavramaya çalıştı. Etrafa bakınca hasta yatağında yattığını anladı. Kolunun üzerindeki seruma öfkeyle baktı.
"Artık bir önemi yok. Hem beni neden buraya aldılar. Benim gitmem gereken bir yer var. Bugün salı değil mi?"
"Hayır kardeşim. Burada 2 gündür yatıyorsun."
Erkan şok oldu. Planladığı şeyleri yapamadığı için daha da öfkesi arttı. Kolundaki serumu çıkarmaya çalıştı. Tam çıkaracak iken Demir koşar adım yanına geldi ve onu engelledi.
"Daha tam iyileşmedin. Zaten randevuyu kaçırdın. Gitmenin ne anlamı var? Bugün de burada kal ki yarın ayağa kalkabilesin."
Kafasını sağa sola çevirerek gözlerini devirdi. Yerinden kalkacak gücü olmadığı gibi abisine de boyun eğmek durumunda kalmıştı. Çünkü inatla buradan gitmek isteyince yatıştırıcı bir iğne yaptılar. Ailesi de toplantı için gidince Demirden başka kimse kalmamıştı. Kendisinin de işleri olduğundan kardeşini yarım saatte bir kontrol etmesi için hemşire gönderdi.
&&&
Kahvaltıdan sonra bugün işe gitmeyecekti Hazal. Aklı o gün olanlarda kalmıştı. En sonki gün Erkan'ın bitkin ve üzgün halini anımsadı. Anneannesinin ona eskiden söylediği bir sözü hatırladı.
"İnsanın fiziki yaralarını doktorlar iyileştirebilir ama ruhu yara almış birini tek bir doktor bile iyileştiremez."
Hazal bu sözün ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. Eğer o ruhu iyileştirecek bir sevgi varsa hiçbir zaman sorun olmayacaktı ama o ruha iyi gelen tek bir sevgi bile yoksa her şey mahvolacaktı. Kendini bu düşüncelerin arasında boğuştururken anneannesinin seslenmesiyle kendine geldi. Masayı topladıktan sonra odaya girip üzerini değiştirdi. Her zaman olduğu gibi bol kıyafetlerini giydi. Bahara yeni girdikleri için havalar hala soğuktu. Bu yüzden üzerine uzun kollu bol gri bir kazak giydi. Siyah dar pantolonunu da üzerine geçirdikten sonra saçlarını en rahat haliyle dağınık bir topuz yaparak çıktı.
Anneannesinin hazırlanmasına da yardım etti. Birlikte hastaneye gitmek üzere evden çıktılar. Az sonra Demir doktorun odasına girdiler. Tahlil sonuçlarına göre Mesude teyzenin durumu eskisine göre daha iyi olduğunu öğrendiler. Hazal koluna girdiği anneannesi ile birlikte odadan çıkarken Demir'in bir hemşire ile konuşmasına şahit oldu. Duyduklarına göre Erkan acilde yatıyormuş. Onlar gittikten sonra hızla anneannesine koridorda onu beklemesini söyledi. Az sonra acilde tüm odalara baktı ve bir odanın önünden geçerken duraksadı. Nefes nefese kalmış bir anda göğüs kafesinin kırılacağını düşündü. Endişeli gözlerle kapının dibinde durmuş onu izlemeye başladı. O sırada odadan çıkan hemşireyi durdurdu. Erkan'ın durumunu sorunca hemşire şimdilik her şeyin yolunda olduğunu söyleyip işine döndü. Hazal rahatlamış bir halde gözlerini kapadı ve yüzüne yerleşen gülümseme ile kaşlarını çattı. Kendine yeniden kızdı ve arkasını dönüp gitmek isterken ayakları gitmemek için adeta direniyordu. Başını eğip geriye döndü ve odaya sessizce girdi. Hasta yatağında yatan adamın tam karşısına geçip ona hayranlıkla baktığını fark edince kafasını iki yana salladı. Yüzüne sert olmayacak bir biçimde tokat attı."Kendine gel Hazal. Hem burada ne yapıyorsun?" diyerek kendine kızdı. Ona dönüp baktığında kolunun yatağından aşağıya doğru düştüğünü fark etti. Yanına yaklaşarak kolunu yatağın üzerine bırakırken Erkan yavaşça gözlerini açmaktaydı.
BÖLÜM SONU
Bu bölümün sonu burada bitmemeliydi. Evet haklisiniz hic olmadi ama HazEr sahneleri artmaya baslayacak. Hic merak etmeyin.😍😍
Güzel yorumlariniz bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSUZ AŞK #Wattys2019
Mystery / ThrillerBütün rakamlar ondan sonra unutuldu. Geriye bir tek AŞK kaldı... Erkan'ın elinden kayıp gidenlerin ardından bir tek içinde hissettiği aşk kalmıştı ve sevdiğini ölüme sürükleyen suçluyu bulmak için yaşamaya devam ediyordu. Hazal kendi halinde yaşay...