24.bölüm

411 47 12
                                    


"Neden?" diye sormak istedi Hazal ama bakışları bunu çoktan sormuştu bile. Erkan buna cevap vermek isterken yabancı bir adamın sesini duydu. Hazal'a seslendiğini fark edince iki elinin onun omuzlarından çekti ve sesin geldiği yöne başını çevirdi. Bir anda yan tarafında beliren adama baktı. Anlamsız bir yüz ifadesiyle ona doğru döndü.

"Hazal bir sorun mu var?" dedi Ertan. Yüzünü çevirip sert bir ifadeyle karşısında duran Erkan'a bakıp durdu.

"Hayır hiçbir sorun yok. Neyse biz geç kalmadan gidelim." dedi Hazal ortamı yumuşatmak için. Gözlerini çevirip Erkan'ın allak bulan haline baktı. Şaşkınlıktan dolayı ikisi de birbirine bir şey diyemedi. Cesaretini toplayan Hazal tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken duraksadı. Kendini yeniden boş hayallere kaptırmaktan korktu. Yine onun için acı çekmekten yorulmuştu. Bu yüzden hiçbir şey diyemeden Ertan ile gitti.

Başı eğik bir halde duran Erkan kafasında beliren tüm düşünceler ve biraz önce ağzından çıkanlar bir anda taş gibi ağırlaştı. Tam olduğu noktada kalbinin yerinden çıktığını hissediyordu. Yer ve zaman sanki anlamsızlaşmıştı. Gözleri dolmak üzere iken elleriyle yüzünü kapatıp yürümeye başladı. Yolda ayağına takılan kola şişesini fırlatarak yürümeye devam etti.

"Kız hayatı boyunca beni mi sevecekti? Kim bekler ki? Acaba aralarında ne var? Niye merak ediyorsam?" diyerek kendine kızdı Erkan. Arabasına binip merkeze gitti.

***

Yol boyu düşünceli bir halde duruyordu Hazal. İyice kafası karışmıştı. Erkan'ın dediklerini düşünmeden edemiyordu. Ama en çokta suçlunun kendisine de yakın olduğunu öğrenmişti.

"Onu nasıl bulabilirim?" diyerek kendine sordu.

"Kimi?" diye sordu Ertan. Araba sürerken bir yandan Hazal'a bakıyordu.

"O adam kimdi? Haddim değil ama yola çıktığımızdan beri çok dalgındın o yüzden sordum. Eğer anlatmak istersen her zaman dinlerim." dedi Ertan düşünceli bir yüz ifadesiyle tebessüm etti.

"Sağ ol ama şuan anlatılacak bir şey değil. Bir dava ile ilgili bir mesele." diyerek açıklama yaptı Hazal.

Az sonra kokteyin yapılacağı yere vardılar. Hazal içeri girdikten sonra hukuk alanında hayran duyduğu insanlarla konuşunca bir an için her şeyi unuttu. Keyfi yerinde gibiydi. Ertan onun bu halini gördükçe kalbi yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu ama Hazal'ın yanında gördüğü adama olan bakışlarını hatırlayınca yüzünde kırık bir gülümseme yerleşti.

Az sonra Ertan ve Hazal dışarı çıktılar. Zaman çabuk geçmişti. İkisi birlikte arabaya bindiler. Hazal'ı işyerine bıraktıktan sonra Ertan birkaç işini halletmek için bankaya yöneldi. Tam o sırada Hazal'ı gözetleyen bir gölge oluştu. Kendini belli etmeden bir duvar köşesine sığınıp Hazal'ı tam karşı tarafından izlemeye başladı.

Akşam olduğunda Hazal işten çıkıp caddede yürüdü. Her adım attığında aklına takip edilme hissi geliyordu. Erkan'ın söylediklerinden sonra daha çok temkinli davranmaya başladı. Aniden arkasını dönünce yaşlı bir teyze ile yaşlı bir amca gördü. Kafasını çevirip yoluna devam etti. Eve gittikten sonra yemeği hazırladı. Gece olduğunda ise odasına çekilip yatağına uzandı. Bugün olanlar aklına gelip durdu. Sonradan uykunun kollarına teslim oldu.

***

Sabahleyin güneş tüm ışığını Hazal'ın odasına vuruyordu. Zor da olsa yerinden kalktı Hazal. Elini yüzünü yıkayıp kahvaltıyı hazırladı. Ardından yemek yediler. Hazırlanmak için odasına giden Hazal bir ses duydu. Masada duran telefonundan ses geliyordu. Adımlarını hızlandırarak telefona baktı. Arayan kişi Ertandı.

"Efendim Ertan bey."

"Günaydın."

"Size de günaydın."

"Bugün müsait misin?" diye sordu Ertan.

"Neden? Bir sorun mu var?"

"Hayır. Sadece dün pek iyi görünmüyordun. Bir dava ile ilgili olduğunu söyledin biliyorum ama bu konuda yardım istediğin zaman kabul ederim."

"Evet bir dava yüzünden canım sıkkın ama kendim halledebilirim." dedi Hazal en asi tavırlarıyla başını yukarı kaldırdı.

"Seni üzen şeyin bir an önce çözüme kavuşmasını istiyorum. Yalnızca bir arkadaş olarak değil de sana bir savcı olarak yardımcı olabileceğimi hatırlatmak isterim."

"Bu konuda konuşmaktan çok yoruldum. Artık bu konuyu kapatabilir miyiz?"

"Tamam sen nasıl istersen öyle olsun."
"Görüşürüz." diyerek telefonu kapadı Hazal.

"Acaba hata mı ettim? Ona bu konuda danışmalı mıydım? Her neyse artık hiçbir şey düşünmek istemiyorum." diyerek kendi kendine konuştu Hazal. İki elini de beline koyarak başını yukarı kaldırıp indirdi. Bu bekleyiş uzun sürmeden dışarı çıktı. O sırada ağaçların arasında bir beden onu seyrediyordu. Kim olduğu anlaşılmayan birisi her daim Hazal'ın peşindeydi.

Az sonra Hazal işyerine geldi. Yeni gelen müvekkilinin davası için uzun bir görüşme yaptılar. Müvekkili gittikten sonra Hazal'ı bir numara aradı. Telefonu açtığında duyduğu ses tanıdık birine aitti.

"Hazal lütfen beni dinle. Buradaki adam bana bir şey yapmadan davanın yeniden açılmasına yardım et. Sana yalvarıyorum."

Hazal endişeli bir halde karşıdan ağlamaklı sese kulak vermişti. Korkulu bir yüz ifadesiyle telefonu kapatarak kafasını masaya gömdü. Akşam olduğunda işyerinden çıkarken bir anda karşısında Erkan'ı gördü. Dün söyledikleri bir kez daha aklına gelmişti.

"Merhaba." dedi Erkan.

"Evet. Dün-" dedi Hazal devam edecekti ki duraksadı. Gözlerini kaçırdığı sıra Erkan utancından ensesini kaşıdı. Sonra birden bütün cesaretini toplayarak kafasını bulandıran o soruyu sordu.

"Konuşmamız yarım kaldı. Dün yanımıza gelen adam kimdi? Yani...şey daha önceden tanımadığım için soruyorum. Sadece meraktan." dedi Erkan. O sırada bakışlarını yere çevirmişti. Hazal bu durum hoşuna gitmiş gibiydi. Gülmemek için dudaklarını bile bastırıyordu. Sonra derin bir nefes alarak Erkan'a doğru baktı.

"Dün gördüğün adam şuana kadar tanıdığım ve alanında en iyisi olan bir savcı."

"Sadece bu kadar mı?" diye sordu Erkan.

"Evet. Başka ne bekliyorsun?" diye sordu Hazal masum gibi bakışlar atarak.

"Hiç. Eğer müsaitsen konuşabilir miyiz?" diye sordu Erkan.

"Eve gitmem gerekiyor."

"5 dakika da ayıramaz mısın?" diye sordu Erkan.

"Peki. Dinliyorum." dedi Hazal kollarını birbirine dolayarak.

"Geçen gün abimle ne konuştunuz? Ona sordum ama hiçbir şey söylemedi."

"Neden soruyorsun ki? Bunu öğrenmek istemeni anlamıyorum."

"Abimle konuştuğundan beri bana karşı tavırların değişti. Meselenin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum ama bir türlü anlamıyorum."

"Neden anlamak istiyorsun ki? Sana iyi ya da kötü davranmışım senin için çok mu önemli?" diye sordu Hazal.

"Çünkü ikinci kez hayatımın yol haritasını kaybetmek istemiyorum."

"Ne?" diye sordu Hazal. Şok olmuş bir halde gözleri kocaman oldu. Birbirine doladığı kollarını serbest bıraktı.

BÖLÜM SONU

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Sizce Erkan ufak bir itiraf mı etti?😍😍😍

Yorumlarınızı bekliyorum.😊😊

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin