15.bölüm

457 50 9
                                    

Arabanın içinde onu gören Erkan endişeli gözlerle baktı. Hiç düşünmeden arabadan inip caddeye atladı. Fren sesleri arasından Hazal'ın yanına geldi.

"İyi misin?" diye sordu Erkan.

Hazal başını kaldırıp endişeli gözlerle ona bakan adama bir kez daha tutulduğunun farkında değildi. Yüreğine serpilen rahatlama bakışlarına yansımıştı. Yüzünde ufak bir gülümseme oluşmak üzereydi ki bunu fark edince hiç düşünmeden geriye doğru birkaç adım attı. Onun geriye gidişine anlam veremeyen Erkan karşıdan gelen arabayı gördüğü anda Hazal'ın kolundan çekip arkasına aldı. O an ikisi için dünya durmuştu. Korku, endişe ve kararsızlıkla birlikte yeni yeşeren aşk ikisini de değiştiriyordu.

Trafikte arabalardan gelen seslerin arasında Erkan başka bir ses duymuştu. Nereden geldiğine odaklanırken kalbinin hızla çarptığını hissetti. Sağ eliyle göğsüne dokundu. Kafası karmaşık bir halde arkasına döndü ve Hazal'ın omuzlarına tutundu.

"Senin yüzünden kalbim yerinden çıkacaktı. Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ölmek bu kadar kolay mı senin için?"

"Ben...ben..." dedi Hazal kafasını eğerek ne diyeceğini toparlamaya çalıştı. Ama hiçbir şey söyleyemedi. Buğra'nın eline dokunmaya kalkışması ve bugüne kadar söyledikleri bir anda üstüne ağır bir yük gibi yüklenmişti. Kafasını yukarı kaldırıp onun için ilk defa bu kadar endişlendiğini görünce az önceki her şey uçup gitmişti. Bir anda Erkan'ın ilk söylediği cümleye birden odaklandı. Yüzüne yerleşmek üzere olan sersem gülümsemeyi geri çekip ondan kendini uzaklaştırdı. Yanlış anladığını düşünmeye çalıştı. Sevdiğini yakın zamanda kaybeden birinin birden aşık olma ihtimalinin olmayacağının farkındaydı. Kafasında beliren saçma aşk fikirlerini bir kenara bırakıp konuştu.

"Ben kendimi pek iyi hissetmiyorum. Lütfen beni rahat bırak. Bir de benim yüzümden kendi hayatını tehlikeye atma. Senden bunu isteyen hiç olmadı."

Erkan kafasını yukarı kaldırıp bir eliyle alnına dokundu. Şaşkınlıktan ne yaptığının farkında değildi. Ağzı açık bir halde yeniden Hazal'a baktı.

"Gerçekten delirmişsin. Gözümün önünde arabaların önüne atlarken benden böyle rahat davranmamı bekleyemezsin."

Erkan karşıya geçtiğinde Hazal sıkıntı ile gözlerini devirip yanına gitti. Hemen onun yanında duran motoruna binmek üzere iken Erkan'a seslendi.

"O adama dikkat etmelisin. Çok tehlikeli biri."

"Sen önce kendini düşün. Benim kendimden başka kaybedecek değerli bir şeyim kalmadı." dedi Erkan umursamaz bakışlar ile. Hazal bu haline sinir oldu.

"Bir ailen var. Onları hiç mi düşünmüyorsun?" diye sordu Hazal.

"Kendi işine bak. Onlar benim gerçek ailem değil."

"Abin ve ablan peki?" diye sordu Hazal.

Erkan bir an duraksadı ve ona baktı. Sonra başını çevirdi.

"Sana kendi işine bakmanı söyledim. Benim hayatım hiçkimseyi ilgilendirmez."

"Haklısın ilgilendirmiyor ama bu bencillik yaptığın gerçeğini de değiştirmeyecek. Senin yüzünden ailene bir şey olursa bu vicdan azabı ile nasıl yaşayacaksın?"

"O zamana kadar yaşayacağımı kim söyledi?" diyerek arabasına bindi Erkan. Hazal son duydukları ile şok geçirmişti. Neden böyle davrandığını anlayamıyordu.

Hazal onun arkasından bakarak içinden konuşmaya başladı.

"Kendini bir feda edici olarak mı görüyordu? Yoksa bu hayattaki herkes onun için değersiz mi olmuştu? Taş kalpli mi ya da kalbini tamamen feda etmek üzere olan biri miydi? Hangisi olabilir? Birini bu kadar seven biri taş kalpli olamazdı. Her şeyin arkasında gizli bir gerçek olmalıydı. Ama ne?"

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin