34.bölüm

347 45 14
                                    


"Babam eve gelmeyecekmiş." dedi Hazal. O sırada kapı bir anda açıldı. Arkasına dönük olan Hazal karşısında duran Erkan'ın şaşkın yüz ifadesini görünce arkaya baktı ve anneannesiyle göz göze geldi.

"Mesude sultan biz-" dedi Hazal başını eğerek. Ağzında gevelediği sözleri yuttu ve yeniden bir şey söylemek üzereyken sustu. Anneannesi Erkan'a doğru yürüdü ve ona sarıldı.

"Asım oğlum, sen ne zaman askerden döndün?" diye sordu Mesude sultan. Mutluluktan gözleri yaşarmıştı. Erkan durumu açıklamak isterken Hazal gözleriyle ve eliyle hayır diyen bir mesaj verdi. Başını eğdi ve o sırada anneannesi dibine kadar geldi.

"Kızım sen bana sürpriz mi yapmak istedin?" diye sordu Mesude sultan.

"Evet Mesude sultan sana sürpriz yapmak istedim ama sen geldiğine göre ufak bir kutlama yapabiliriz."

"Ben bilseydim yavruma bir şeyler hazırlardım." dedi Mesude sultan.

"Hiç gerek yok biz Hazal ile bir şeyler hazırlarız."

"Hazal kim?" diye sordu Mesude Sultan. Bu soruyu duyunca Hazal bir an için nefes alamayacak gibi dona kaldı. Anne yerine koyduğu birinin onu hatırlayamamasından çok bu hastalığın ona güzel olan şeyleri unutturması üzüyordu. Hayatta en kıymet verdiği torununu hatırlamamıştı. Hazal zorlanarak yutkundu ve dolan gözlerini belli etmemeye çalışırken Erkan tüm bu olanlara şahit oldu. Yavaşça Hazal'ın buz gibi olmuş elinden sıkıca tuttu. Her zaman güçlü durmayı bırakmayan Hazal bu kez adeta yıkılmış gibiydi. Kendini güç bela toparladı ve gülümseyerek cevap verdi.

"Hadi sen boşver onu da otur. Biz mutfaktayız."

Erkan ile birlikte Hazal mutfağa geçtiler. Birbirlerine uzun bir süre bakarken Hazal başını çevirdi. Güç bela tuttuğu gözyaşlarını akıtırken bu durumu saklamak için eliyle yüzünü kapadı. Aralarındaki mesafeye rağmen Erkan kolunu uzatarak Hazal'ın yüzünü kapadığı eli tutup kendine doğru çekti.

"Sen hep böyle güçlü durmak zorunda değilsin. Hem üzüntünü tek başına yaşayamazsın. Ağlamak utanç verici bir şey değil." diyerek adımlarını ona doğru atıp Hazal'ın karşısına dikildi Erkan. Sonra omuzlarından tutup gülümsedi.

"Unutma sen ağladığın zaman da güldüğün zamanda hep yanında olacağım."

"Bunu nasıl unutabilirim ki? Ben senden gittiğim gün bile unutamamıştım. O 2 yıl nasıl akıp geçti hiçbir fikrim yok ama bunları ben atlattım. Çünkü sen varsın. Fakat en zoru da ne biliyor musun? Demirin bana anneannem için söylediklerini kabullenemiyorum. Belki de hiçbir şey eskisi gibi olamayacak. Erkan ben ikinci kez gözlerimin önünde annemi kaybetmekten korkuyorum." dedi Hazal göz yaşları içinde. 

Erkan hızla Hazal'ı kendine çekip sarıldı. Nefes almakta adeta zorlanıyordu. Çenesini Hazal'ın başına dayayıp gözlerini kapadı.

"Kötü bir şey düşünmek yok. Rahatla biraz." dedi Erkan. Hazaldan ayrılıp elleriyle sevdiği kadının yanaklarına dökülen göz yaşlarını tek tek sildi.

"Hem yarının ne getireceğini bilemeyiz. Bu yüzden bu anı yaşamalıyız. Yarını düşünmeden sadece şu anın içinde kaybolalım. Hem sen doktorları bilmez misin onların bazıları nötr konuşur. Bir de bunları söyleyen abim ise işler daha vahim."

Hazal bir anlık güldü.

"Hadi o zaman. Mesude sultan'a en sevdiği meyveli pastayı yapalım."

"Peki."

Pastayı yaptıktan sonra üstüne mumlar ekleyip salona geldiler. Hep birlikte kutlama yaptıktan sonra saat gece yarısına gelmişti.

"Oğlum sen şimdi benim odaya geç uyu. Biz de kızımla yan odada uyuruz." dedi Mesude sultan.

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin