Harry Potter - Farklı Bir Başlangıç (Tamamlandı)

Dumbledore ...

Grimmauld Meydanı 12 Numara...

Remus,James ve Lily bakanlıktan geldikten sonra evde beklemedikleri bir manzara ile karşılaşmışlardı. Bu manzara onlar için oldukça sevindiriciydi. Çocuklar kurtulmuş ve yoldaşlık karargahında artık güvendeydiler.

Kalabalık bir yemek faslından sonra gençler onlar için hazırlanmış uyurken Dört yetişkin bu gün ki bakanlık toplantısını tartışıyorlardı. Sirius "Ne düşünüyorsunuz?" dedi diğerlerinin toplantının içeriğini anlatmasından sonra Lily "Çocuklarımız şimdilik güvende diye oradakileri yalnız bırakacak değiliz. Tabii ki savaşa katılacağız." dedi. Sirius "Onu demiyorum karanlık lord konusunda." dedi. James'in bu konudaki düşünceleri, Sirius'un bu gün öğrendikleri durumu ona aktarmasıyla tamamen değişmişti. "Alexis'in durumunu öğrendikten sonra ben onun zihnine kesinlikle girmesini istemiyorum. Eğer şu anki bedeni yok olursa tekrar gelecek biliyorum ama en azından vakit kazanmış oluruz. Alexis'i tehlikeye atamam" dedi. Sirius "Bende söyledim ama senin inatçı genlerini almış olmalı ki hortkulukları bulmak zorunda olduğunu söylüyor" dedi. Lily "Bu konuyu onunla sabah konuşuruz. Bakanlıktan ve planlarından bahsedersek vazgeçecektir" dedi. Sirius, "Alexis'i hiç tanımadığı belli" diye düşündü ama bunu ona söylemeyecekti. Moralinin bozulmasını istemiyordu. Küçüklüğünden beri Alexis neredeyse her zaman istediğini öyle ya da böyle elde eden biri olmuştu. İçinden "Umarım ikna edebilirler" diye düşünmekten başka çaresi yoktu. Eğer ikna etmeyi başaramazlarsa Alexis tek başına karanlık lordun zihnine sızmaya çalışabilecek biriydi.

Hortkuluğu yok ettikten sonra Dumbledore...

Dinlenmesi uzun sürmüş neredeyse akşam olana kadar hortkuluğun bulunduğu yerden çok uzaklaşamamıştı. Son gayretiyle cisimlenip uzun zamandır görmediği erkek kardeşinin evine zorlukla attı kendisini. Üzerinde "Aberforth Dumbledore" yazan eski görünümlü ahşap kapıyı zorlukla çaldı. Bir süre sonra kapının ardından ayak sesleri duyuldu. Kapı üzerinde zincirle aralık bir şekilde açıldıktan sonra içeriden görünen tek mavi göz karşısında duran Albus Dumbledore'u gördüğünde şaşkın bir ifadeye büründü. Kapı geri kapandı. Arkadan duyulan zincir seslerinden sonra ardına kadar açılan kapının önünde iki kardeş karşılıklı birbirlerini izliyorlardı. Dumbledor zorlama sesiye "Girebilir miyim?" diye sordu. Aberforth kenara çekilerek hızlıca "Geç tabii" dedi. İkisi birlikte içeriye girerken ağır ahşap kapıyı tekrar kilitledi Aberforth. Tek kişinin yaşayacağı şekilde döşenmiş eski ev oldukça küçüktü. Tüm eşyalar çok eski ve tozlu görünüyordu. Sanki uzun zamandır temizlik yapılmamış gibiydi. Albus toz yüzünden rengi tuhaf bir kahverengi olan koltuğa otururken Aberforth "Burada ne arıyorsun Albus, neler oldu. Hogwarts'ın saldırı altında olduğunu duydum." dediğinde Albus Dumbledore şaşırmıştı. "Ben okulda değildim. Voldemort'un hortkuluklarından birini bulmak için Hogwarts'tan ayrılmıştım" dedi zorlanarak. Aberforth, Albus'un konuşmakta zorlandığını görünce hemen sol taraftaki mutfak tezgahının üzerinde duran sürahiden bir bardak su doldurup Albus'a uzattı. Albus bardağı eline alırken Aberforth Dumbledore'un elindeki karartıyı fark etti. Karartının sebebinin bir lanet olduğunu anlamak için mükemmel bir büyücü olmaya gerek yoktu. Albus, Aberforth'un eline baktığını görünce "Büyük ihtimalle bir kaç gün içerisinde ölmeme neden olacak" dedi. Aberforth kızgın bir şekilde "Neden her şeyi tek başına yapmak zorundasın ki" dedi. Albus cevap vermedi. Konuyu değiştirme isteği ile "Hogwarts'ta neler oldu?" diye sordu. Aberforth "Bizde fazla bir şey bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey bütün öğrencilerin hala içeride olduğu" dedi.

Albus düşünceliydi. Hogwarts'ın güvenlik duvarları herhangi bir ölüm yiyenin girişine izin vermezdi. Dünyanın en korunaklı okuluna bu kadar kolay girilmesine inanamıyordu hemde onun olmadığı bir günde. Okulda olmayacağının bilgisini kimseye vermemişti bu sadece şansın işiydi fakat güvenlik duvarları tamamen farklı bir meseleydi.İçeriden birisi yardım etmiş olmalıydı ama kim.