Esaret...

5.1K 270 87
                                    

James ve Lily ayrıldıktan sonra büyücü dünyasında...

Seherbazlar güç dalgasının etkisi yavaş yavaş geçtikten sonra ayağa kalktılar. Kimse ne olduğunu anlamamıştı. Seherbaz Noah görevini tamamlayamamanın verdiği hırs ve sinirle asasını yere fırlattı. O sırada görevi tamamlamasına engel olan 3 kişiyi hatırladı. "Remus Lupin, Peter Pettigrew, Sirius Black Bakan Fudge tarafından verilmiş olan emirleri uygulamamıza engel olduğunuz için tutuklusunuz." dedi. Tüm seherbazlar asalarını yavaş yavaş ayağa kalkan 3 çapulcuya doğrulttu. Üçü de asalarını yavaşça yere bıraktılar ve tutuklamaya hiç karşı koymadılar. Seherbazlar üçünü de bağlama büyüsü ile bağladıktan sonra hep beraber bakanlığa cisimlendiler. Sorgulanmaları için her biri ayrı ayrı hücrelere koyuldu. Üçü de bakanlık çalışanı olduğu için sorgulamaların ne kadar acı verici geçebileceğini tahmin edebiliyorlardı.

Seherbaz Noah, Fudge'a görev ile ilgili raporunu vermişti. Seherbazlarından üçü Fudge'ın emrine karşı gelmişlerdi ve görevini tamamlamasına engel olmuştu. Fudge otoritesinin sorgulanmasını sevmeyen bir insandı. Üç çapulcunun yaptıklarını öğrenen Fudge çok sinirlendi. "Bu nasıl olabilir?" diye ofisinde dönüp duruyordu. Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Neredeyse kulaklarından duman çıkacaktı. Hareketsiz bir şekilde kapı girişine yakın bir şekilde duran Noah'a yaklaştı. "Gerekirse Veritaserum kullanın ama o bebeklerin yerini bana öğrenin" dedi. Noah "Emredersiniz sayın bakanım" diyerek odadan çıktı. Seherbaz Noah veritaserum'u hemen kullanıp işleri onlar için kolaylaştırmayı hiç düşünmüyordu. Acı çektirmekten zevk alan bir insandı. Ona yaşattıkları başarısızlığın cezası 3 damla veritaserum gibi basit bir çözüm olmayacaktı.

Noah İlk olarak Sirius'un bulunduğu hücreye doğru yöneldi. Asasının bir hareketi ile metal kapıyı gıcırdatarak ardına kadar açtı. Yerde düşünceler içince oturmuş Sirius'a hiç bakmadan içeriye doğru yürüdü. Tekrar asasını salladı ve kapı büyük bir gürültü ile arkasından kapandı. Sirius gelen kişi hiç umurunda değilmiş gibi düşünceli gözlerle yere bakmaya devam etti. Noah, Sirius'un yanına emin adımlarla yürüdü. Sirius'un yanına geldiğinde yere çömeldi ve eli ile Sirius'un çenesinden tutup kendi buz mavisi gözlerine bakmaya zorladı. Sirius öfke dolu bakışlarından hiç etkilenmemişti. Hatta olması gerekenden daha sakin görünüyordu. Bu sakinlik mavi gözlü adamın daha da hoşuna gitmişti. Güçlü insanları kırmayı daha çok seviyordu. Yüzünde ufak bir gülümseme ile Sirius'un çenesini bıraktı ve ayağa kalktı. Bir iki adım geri giderek asasını yerde duran Sirius'a yöneltti. Sağdan, soldan çıkan zincirler Sirius'un ellerini ve ayaklarını bağlamış onu havaya kaldırmıştı. Zincirler Sirius'un vücudunun fazla gerilmesine sebep olmuştu. Sirius herhangi bir acı duyduğunu belirtmemek için dişlerini sıkıp nefesini tutmuştu. Sonunda gerginliğe dayanamayıp ufak ta olsa bir "ah"sesi çıkarttı. Sesi duyduktan sonra yüzünde bir gülümseme beliren Noah, zincirlerin Sirius'un vücudunu daha fazla germesini durdurmuştu. Sakin ve zevk alır bir şekilde nefes veren Noah en sonunda konuşmaya başladı. "Bunu kolay yoldan yapacağını sanmıyorum ama yine de sormam gerekiyor. Potter ailesi nerede ?" dedi. Sirius Noah'ın suratına tükürdü. Noah sinirlenmişti ama belli etmeden yüzüne gelen tükürüğü baş parmağı ile temizledi." zorla da olsa gülümseyerek "Ben de öyle düşünmüştüm zaten" dedi ve karnına sertçe bir yumruk attı. Vücudu zaten yeterince gergin olan ve bu darbeyi beklemeyen Sirius yumrukla beraber zaten içinde olan nefesi de birden dışarı bıraktı. Birkaç defa öksürdü. Tam kendine geliyorken Noah ardarda yumruklarını Sirius'un karnına indirdi. Noah Sirius'u kum torbası gibi kullanıyordu. Durduğunda Sirius derin bir nefes alarak kendine gelmeye çalıştı. "Biliyor musun, zor insanları daha çok seviyorum. Mesela arkadaşın Peter o kadar zormuş gibi görünmüyor. Hücreye atıldığında bile tir tir titriyordu. Bu yüzden ilk senden başlamak istedim. Nasıl olsa yerlerini öğreneceğim ama direnmeniz hoşuma gidiyor." dedi hastalıklı derecede sakin bir ses tonu ile. Asasını salladı ve bir kamçıya çevirdi. "Potter'lar nerde?" dedi. Cevabı bile beklemeden kırbacı Sirius'un göğsüne vurdu. Sirius acı içinde inledi ama sesi o kadar yüksek değildi. Bir, iki, üç.. on,on bir, derken Sirius'un üzerindeki gömlek yırtılmış göğsü kan içinde kalmıştı. Noah sinir bozucu derecede sakin bir şekilde "Evet cevabını bekliyorum" dedi. Sirius başı yere eğik, fısıltı gibi bir ses ile "Bil...mi..yorum" diyebildi. Noah alaycı bir şekilde iç çekerek " Tahmin etmiştim" dedi. Kırbacını tekrar asa haline getirip Sirius'un bacağına yöneltti ve bir büyü ile Sirius'un kaval kemiğinin kırılmasına sebep oldu. Daha fazla dayanamayan Sirius bu sefer daha büyük bir "ah" sesi çıkardı. Noah aldığı tepkiden memnun bir şekilde devam edip diğer bacağını da kırdı. Sirius artık gördüğü muamele karşısında daha fazla acısını gizleyemiyor aldığı her darbede daha çok ses çıkarıyordu. Artık ses hücrelerin bulunduğu koridorlarda yankılanmaya başlamış Peter ve Remus bile duymuştu. Remus hücresinin parmaklıklarına yapışıp "Onu rahat bırakın, bu şekilde davranmaya hakkınız yok" gibi şeyler bağırıyordu. Peter ise her acı dolu çığlık ile hücresinin köşesinde daha çok kenara çekilip kendini korumak için büzüşüyor. Sirius'un acı dolu bağırışlarını duymamak için kulaklarını kapatıyordu. Bir süre sonra sesler kesildi. Sirius artık acıdan kendinden geçmiş bir şekildeydi. Noah "Daha fazla eğleneceğimi sanmıştım." dedi. Asasının bir hareketi ile onu zincirlerinden çözdü. Havada zincirler ile bağlı olan Sirius zincirlerin çözülmesi ile taş zeminde kendi kanından oluşan ufak göle düştü. Noah arkasına bile bakmadan Sirius'u o halde bırakıp dışarı çıktı.

Biraz ilerde Remus'un bulunduğu hücre vardı. Keyifli adımlarla Remus'un bulunduğu hücrenin kapısına geldiğinde oldukça sinirli bir adam gördü. Yeşil gözleri alev alev Noah'a bakarken "Sirius'a ne yaptın?" diye sordu yarı hırlar bir biçimde. Noah dalga geçer gibi "Potter'ların yerini sordum " dedi. Asasının bir hareketi ile Remus'u kapıdan uzaklaştırdı. Kapıyı açıp içeri girdi. Remus, Noah'ın üzerine atlamak üzereyken hücrenin duvarındaki zincirler onu yakalamıştı. Remus sinirli bir şekilde zincirlerden kurtulmaya çalışarak Noah'ın üzerine gitmeye çalışıyordu. Eğer zincirler olmasa çoktan onun kafasını bedeninden ayırmış olurdu. Noah ise Remus'un bu tepkilerinden oldukça eğlenmiş görünüyordu. Gülümseyerek Remus'un tam karşısında bir sandalye oluşturdu ve üzerine oturdu. Umarsız bir ses tonu ile "Potter'lar nerede?" diye sordu. Remus cevap vermek yerine hırlamayı tercih etti. "Peki öyle olsun" dedi. Noah asasının ucundan Remus'a elektirik verirken. Remus elektiriğin etkisi ile titriyordu. Dudaklarından sadece küçük iniltilerin çıktığı duyuluyordu. Noah elektrik vermeyi kestiğinde Remus dizlerinin üzerine düştü. Zorlukla nefes aldı. Noah Remus'un düşmüş formuna bakarak "Sanırım sen diğer arkadaşından daha dayanıklısın. Kurt adam şeyi yüzünden olmalı" dedi. Oturduğu yerden ayağa kalktı ve Remus'a yaklaştı. Tam önünde duruyordu. Remus kafasını kaldırıp Noah'a hiddetle baktı. Tam o sırada Noah Remus'un kafasına sert bir tekme attı. Remus tekmenin etkisi ile sırt üstü geriye doğru düştü. Tekmeden kendine geldiğinde Noah'ı tam tepesinde buldu. Bulabildiği bütün güç ile Noah'ın karnına tekme attı ve onu üzerinden düşürdü. Noah şaşırmıştı. Remus'un güçsüz olacağını düşünüyordu. Sinirli bir şekilde düştüğü yerden ayağa kalkltı ve hiç düşünmeden Remus'a Crucio laneti uyguladı. Remus Crucio lanetinin etkisi ile yerde kıvranıyordu. Çığlıkları neredeyse duvarları delecekti. Remus 20 saniye kadar Crucio lanetine maruz kalmıştı ama bir saattir işkence görüyormuş gibi hissediyordu. Noah bu sefer dişlerini sinirle sıkarak sordu "Potter'lar nerde?" Fakat Remus istese de ona cevap verecek durumda değildi. Noah'ın tekrar "Crucio" diye bağırışının ardından Remus kendini karanlığa teslim etti. Laneti bitirdikten sonra Noah asasını Remus'un üzerinden geçirdi. Yaşıyordu, sadece kendinden geçmişti. Sinirlendiği için fazla Crucio yapıp onu öldürmek istemiyordu. Remus'u olduğu gibi bıraktı ve hücreden dışarı çıktı.

Peter sıranın kendine geldiğinin farkındaydı. Bütün o çığlıkları duymamak için çok uğraşmıştı ama nafile. Noah'ın içeriye girdiğini duyunca korku ile zıpladı. Noah Peter'ın bu haline sadece güldü. Bir sandalye yaratıp karşısına oturdu. Peter hala korku içinde titrerken Noah "Potter ailesi nerde" diye sordu. Peter titreyen bir ses ile cevap verdi. "Bilmiyorum" dedi. Noah alay eder gibi " Gerçekten mi?" dedi. Peter yalvarır gibi "Gerçekten bilmiyorum. Bizi sorgulayacağınızı bildikleri için hiç bir şey söylemediler." dedi. "Yazık" dedi Noah. Asasını korku dolu gözlerle bakan Peter'a yöneltti tam lanet'i söyleyecekken "Dur ..." dedi Peter. Noah buz mavisi gözlerini Peter'a dikerken Peter konuşmaya devam etti. "Tek bildiğim şey Lily'nin kardeşi muggle dünyasında... onun yakınında bir yerdeler" dedi. "Pekala... yardımların için teşekkürler ama bana daha fazlası lazım" dedi Noah bir yandan Peter'a asasını tutmaya devam ederken. "Gerçekten daha fazlasını bilmiyorum." dedi Peter. "Ortalık sakinleşince bize haber yollayacaklarını söylediler" dedi. Noah bu habere sevinmişti. "Güzel... sana bir şey yapmayacağım ama herhangi biriniz onlardan haber alırsanız bana haber vermeni istiyorum." dedi ve devam etti. "Eğer bu haberi ben senden önce öğrenirsem o zaman arkadaşlarına olanlar, sana olacakların yanında hiçbir şey" dedi. Peter titreyerek kafasını salladı ve olabilecek şeyler kafasında canlanırken "Ee...e...evet" diyebildi. Noah memnun bir ifade ile hücrelerin bulunduğu bölümden dışarı çıktı. Kapıda bulunan görevliye "Şifai yardım yapabilecek birilerini bul. Çatışma sırasında çok yaralanmışlar" dedi. ve yoluna devam etti.


Bu arada herkesin bayramını kutlarım.

Haftaya 2 bölüm birden yayınlayacağım.

Harry Potter - Farklı Bir Başlangıç (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin