Bir arkadaşa son veda....

3.7K 246 77
                                    

Sirius ve Remus, Peter'ın evine geldiklerinde ev alevler içerisindeydi. Defalarca "Peter" diye seslendiler ama cevap yoktu. İçeriye girmek istediler ama her yeri kaplayan alevler onlara geçit vermiyordu. Sirius alevleri söndürmeye çalışıyordu fakat çok başarılı olamıyordu. Remus patronus büyüsü yaptı. Gümüşi ışıltısıyla bir kurt ortaya çıktı. "Yardım getir" diye emretti patronusuna. Patronus gökyüzüne doğru atılarak ortadan kayboldu. Remus da Sirius'un alevleri söndürme çalışmasına katıldı ama hiç bir faydası yoktu. Derken cisimlenme sesleri ile arkasında bir çok insan belirmeye başladı. Genel olarak yoldaşlık üyeleriydi bu kişiler. Cisimlenme karşıtı duvar kalkmış olmalıydı.Hep beraber yangını söndürmeye çalıştılar.

Alevleri kontrol altına alıp yangını söndürmek iki saatlerini almıştı. Ev harabeye dönmüştü. Her yer kül olmuştu. Eğer Peter içerde kaldıysa... bunu düşünmek bile istemiyorlardı. Yangını söndürmeye yardımcı olan Kingsley, Frank ve Arthur içeriye girip canlı veya ölü herhangi biri var mı diye bakmaya girdiler. Daha içeriye girer girmez kapıya yakın bir cesede rastladılar. Kül olmuştu. Kim olduğu belli değildi. Arthur asası ile bir büyü yaptı. Cesedin kime ait olduğunu belirten parlak gümüşi yazılar ortaya çıktı. "Peter Pettigrew" Üç yoldaşlık üyesi birbirine baktı. Arthur "Ben söylerim" dedi ve dışarı çıkıp ağır adımlarla Sirius ve Remus'un yanına gitti. Sirius onlara doğru gelen Arthur'u gördüğünde daha yüz ifadesinden ne olduğunu söyleyebiliyordu ama inanmak istemiyordu. Arthur'un her adımında Sirius küçük adımlarla söyleyeceği şeyleri duymak istemiyormuş gibi geri geri gidiyordu. Arthur,Sirius'un mavi gözlerine baktı ve sadece "Üzgünüm" dedi. Sirius "Hayır" dedi sesi titreyerek "bu olamaz" dedi. Bağırabildiği kadar yüksek sesle "Peter" diye haykırdı defalarca. Bir yerden çıkıp gelmesini bekledi. Ne bir ses, ne de bir kıpırtı vardı. Sirius üzüntüyle dizlerinin üzerine çöktü. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Remus ise gözlerini hala yanan evden ayırmamıştı.Ayağında sanki prangalar varmış gibi ağır ağır eve doğru yürümeye başladı. Kapıya geldiğinde parlayan gümüşi yazılar hala oradaydı. "Peter Pettigrew" Remus yazan yazıya inanmak istemiyordu. Asasını salladı ve gümüşi yazılar ortadan kayboldu. Tekrar büyü yaptı ve yazı tekrar ortaya çıktı "Peter Pettigrew" tekrar, tekrar, tekrar fakat her seferinde aynı yazılar beliriyordu. Frank ve Kingsley, Remus'a üzgün gözler ile bakıyordu. Remus hala aynı büyüyü yapmaya devam ediyordu. En sonunda Frank, Remus'un omzuna elini koydu. "Üzgünüm dostum" dedi. Remus o anda durdu. Üzüntüsü dışa vurdu ve gözlerinden sakince yaşlar akmaya başladı.

O sırada bakanlık olayı haber almış ve bazı seherbazlarını araştırma yapmak için oraya yollamıştı. Sirius bakanlıktan gelen seherbazları görünce asası elinde onlara doğru koşmaya başladı. "Bunu siz yaptınız" diye bağırıyordu onlara. Sirius'un çıldırdığını gören Arthur onun peşinden koştu. "Sirius onların bununla bir ilgisi yok. Dur!" diye bağırdı ama Sirius hiçbir şey duyacak durumda değildi. Tam asası ile seherbazlardan birine lanet yollayacaktı ki asası elinden uçtu. Arthur expeliarmus büyüsü ile silahsızlaştırmıştı. Sirius durmadı ama. En yakınındaki seherbazı yumruklamaya başladı. Arthur peşinden koşup Sirius'u kollarından yakaladı ve seherbazdan uzaklaştırdı. Arthur "Sirius, sakin ol. Mantıklı düşünemiyorsun. Onların bu olanlarla bir ilgisi yok. Onlar olayı araştırmaya geldi." dedi ama Sirius hala onu duymuyordu ileri atılıp seherbazlara saldırmaya çalışıyordu. Derken biri Sirius'u sersemletti. Baktıklarında Seherbaz Noah orada duruyordu. "Arthur onu ve Remus'u buradan götür" dedi.Arthur Noah'a bakarak "Peki" dedi. Frank ve Kingsley'e baktı. Onlarda Remus'u aldı ve beraber Grimmauld Meyadanı 12 Numara'ya cisimlendiler.

Sirius, birkaç saat içerisinde uyandı. Evinde olduğunu fark etti. Etrafına baktığında Arthur, Kingsley, Frank ve Remus'u gördü. Kingsley "İyi misin ?" diye sordu. Sirius cevap vermedi. Kanepede doğruldu ve olanları sindirmeye çalıştı. Remus sakin görünüyordu ama üzüntüsünün onu içten içe kemirdiğini biliyordu. Sirius'a sakinleştirici iksir vermiş olmalıydılar. Şu an daha sakin hissediyordu. "Peter'ın evine gitmem lazım" dedi yavaşça ayağa kalkarak. Kingsley onu yerine oturması için omuzlarından bastırdı. "Bakanlık olaya el koydu. İnceleme yapıyorlar şu an kimsenin oraya yaklaşmasına izin yok." dedi. Sirius "İzinler umurumda değil. O piç kuruları bunun hesabını verecek" dedi. Frank "Neden bakanlığın yaptığını düşünüyorsun" dedi. Eğer sakinleştirici iksir olmasaydı bağıra bağıra Peter'ın James için bakanlıktan aldığı bilgi yüzünden öldürüldüğünü söylerdi ama bunu söylemesi James ile iletişimde olduklarını belli ederdi. Remus eve geldiğinden beri ilk defa konuştu "Gitseniz iyi olur. Aileleriniz sizi bekler" dedi. Arthur "Saçmalama Remus, sizi böyle bir durumda nasıl yalnız bırakabiliriz?" dedi otoriter bir ses tonu ile. Remus sadece "gidin" dedi. Ses tonunda hiç duygu yok gibiydi. Arthur, Kingsley ve Frank birbirlerine baktılar. Frank,"Pekala sanırım yalnız kalmak istiyorsunuz, bir şeye ihtiyacınız olursa aramaktan çekinmeyin. " dedi. Üçü birden ayrıldılar. Sirius ve Remus yalnız kalmışlardı. İkisi de ses çıkarmadan düşünceler içinde oturuyorlardı. Önce Peter'dan gelen tuhaf mesaj, daha sonra Peter ile tekrar iletişim kuramamaları ve Peter'ın evindeki yangın. Tesadüf olamazdı. James için bakanlıktan bilgi aldığında bir şey olmuş olmalıydı ama sırf bunun için bir insanı öldürmek... O an Sirius James'i hatırladı. Peter'ın mesajını ona iletmeliydi. James büyücülük dünyasına kesinlikle dönemez... Peter'a bunu yapanlar James'e neler yapmazdı. Hala cebinde bulunan büyülü parşömeni çıkardı. Asasını parşömene doğrultarak "Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum." dedi. Remus, Sirius'a baktı. Parşömenden haberi olmadığı için ne yaptığını anlamamıştı. Sirius parşömene baktığında James'in ona yazmış olduğunu gördü. "Patiayak,orda mısın ?", "Uyudun mu ?", "Bir sorun mu var?" ,"Sen yazana kadar bekleyeceğim" yazıyordu. Sirius "Accio Tüy Kalem ve mürekkep" dedi. Mutfaktan tüy kalem ve mürekkep uçarak ona geldi. Parşömeni hemen önündeki sehpaya koyup yazmaya başladı. "Nasılsın James?" James'ten hemen cevap geldi "Ben iyiyim sizi merak ettim. Parşömen yakalandı sandım."Sirius biraz zorlanarak "Biz iyiyiz. Merak etme parşömeni de yakalatmadım" yazdı. James "Niye geç kaldın?" diye sordu. Sirius "Bakanlık ile ilgili işler işte" yazdı. James "Fudge sizi çok sıkmıyordur umarım" yazdı. Sirius "Yok merak etme her şey yolunda" yazdı. Remus "Bu da ne?" diye sordu o sırada. Sirius "James ile irtibat kurmam için büyülü parşömen. Dün geldi." dedi. Remus "Peter ile ilgili bir şey yazma" dedi. Sirius "Yazmayacağım yoksa buraya gelir." dedi. Remus "Bunca şeyden sonra bir de onların yakalanmasını istemiyorum" dedi. Sirius yazmaya devam etti. "Peter, bu gün bakanlığın hala sizi çok dikkatlice aradığını söyledi. Sakın bu dünyaya gelmesinler ve Kesinlikle iletişim için şömine veya baykuş kullanmasınlar dedi" diye yazdı. James biraz duraksadıktan sonra yazmaya devam etti "Peter'a teşekkür ettiğimi söyle. Şömine veya baykuş yoksa o zaman siz buraya cisimlenseniz olmaz mı? Borç verirdiniz :D" dedi. Sirius "Maalesef bizi de hala takip ediyorlar" diye yazdı. "Lanet olası Fudge" yazdı James. Sirius "daha fazla katılamazdım" yazdı. James "Şimdi gitmeliyim Lily bebekler için yardım istiyor. Sonra yine yazarım" yazdı. Sirius "Görüşürüz" yazdıktan sonra asaı ile parşömene dokundu ve "muziplik tamamlandı" dedi. Konuşma boyunca tuttuğu göz yaşları artık boş parşömeni ıslatıyordu. Kendisi de gözlerinden süzülen yaşları tutamamasına rağmen Remus arkadaşının yanına gitti ve omzunu pat patladı.

Gece hiç uyumamışlardı. Sabah daha gün ağarmadan ağzında mektupla bir baykuş Black malikanesinin camında belirdi. Üzerinde bakanlık mührü bulunuyordu. Sirius gidip zarfı baykuşun gagasından aldı ve geri dönüp koltuğa oturdu. Açmak istemiyordu fakat kendini zorlayıp titreyen ince parmakları ile zarfı açtı. İçinde yazanları sesli bir şekilde okudu.

" Sayın Sirius Black ve Remus John Lupin;

Öncelikle yakın arkadaşınız olan Peter Pettigrew'in kaybından dolayı baş sağlığı dileğimizi kabul etmenizi rica ederiz.

Bakanlık olarak dün gece olayı derinlemesine araştırdığımızı bildiririm. Deliller sonucunda Bay Pettigrew'in ölümünün Kedavra laneti ile gerçekleştiği, daha sonra evin kundaklandığı kesinleşmiştir fakat olay yerinde bu vahşice cinayeti kimin işlediğine dair bir kanıt bulunamamıştır. Düşüncemiz, kendisinin bilinen Karanlık Lord'a karşı olması nedeni ile ölüm yiyenler tarafından öldürüldüğüdür.

Cenazesini bu gün sabah saatlerinden itibaren St. Mungo's Hastanesinin morg bölümünden teslim alabilirsiniz.

Tekrar Başınız Sağolsun

Sihir Bakanlığı

Sirius her bir kelimeyi zorlukla okudu. Tüm yazılanları okuduktan sonra mektubu buruşturup sinirle şöminenin içine fırlattı. Bu saçmalıkları okudukça daha da sinirlendi. "Faili bulamayınca suçu karanlık lorda, müritlerine yükle" diye düşünerek sinirlendi. "Ben faili biliyorum. Bütün sihir bakanlığı. James'in kaçmasına sebep olanlar, onu yakalamak isteyenler, Peter'ın bilgi aldığı kişiler" dedi. Sesi cehennemin derinliklerinden fırlamış bir kurt gibi hırıltılı ve acı dolu geliyordu. Remus'un gözlerinden ateş fırlıyordu. "İntikamını alacağız" dedi. Bir süre sessizlikten sonra Remus "Ona olan son görevimizi yerine getirmeliyiz" dedi sakince. Sirius başını salladı. İkisi beraber hastaneye cisimlendiler. Direk morga yöneldiler. Gerekli olan işlemleri yaptılar ve cenazesini teslim aldılar. Onlara cenaze diye verdikleri Peter'ın küllerinin olduğu bir ahşap kutuydu. Sanki ölen Peter değil, Kılkuyruktu. Remus elleri titreye titreye kutuyu aldı. "Nereye gömmeliyiz" diye sordu zorlanarak. Sirius "O evinde her zaman çok mutluydu, huzurluydu. Onu evinin bahçesine gömelim" dedi. Ellerinde Peter'ın külleri ile beraber hastaneden çıkıp Peter'ın evine cisimlendiler.

Peter'ın evi ona ailesinden kalmıştı. Küçük, tek katlı bir evdi. Güzel bir manzarası vardı. Etrafta başka ev yoktu. Ailesi ile beraber yaşarken ev çok hoş görünüyordu ama ailesi ölünce sanki ev de onlarla birlikte ölmüş gibi görünüyordu. Şimdi ise Peter ölmüştü ve evden neredeyse eser kalmamıştı. Ateşin etkisiyle kapkara olmuş duvarlar Remus ve Sirius'u karşıladı. Daha sonra girişte Peter'ın olduğu yer. Remus defalarca oraya kimlik büyüsü yapmıştı. Ne kadar büyüde bir yanlışlık olduğunu düşünse de her büyüyü yaptığında aynı gümüşi isim belirmişti. Beraber evin ön tarafında girişe yakın bir yer kazdılar. Sihir ile de yapabilirlerdi ama yapmadılar. Kutuyu toprağın derinliklerine doğru gözleri yaşlı yerleştirdiler. Elleri ile kazdıkları toprağı tekrar elleri ile kapattılar. Elleri ve tırnakları toprak ve kan içinde kalmıştı. Remus ve Sirius asalarını kapattıkları mezara doğrulttular. Asalarının ucu bembeyaz ufak bir ışıkla parladı ve bir mezar taşı ortaya çıktı. Mezar taşının üzerinde gümüşi yazılar belirirken güneş daha yeni doğuyordu.

"Peter Pettigrew

Sahip olabileceğin en iyi dost"

Harry Potter - Farklı Bir Başlangıç (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin