Büyü dünyasında...
Alexis uyumak için hazırlıklarını tamamlıyordu. Pembe pijamasını giymiş Bukle bukle siyah saçlarını dağınık bırakmış, Harry bebeğini yanına almış pembe prenses yatağında uzanmış babasının gelip ona iyi geceler hikayesini okumasını bekliyordu. Derken kapıda Sirius belirdi. "Dişlerini fırçaladın mı küçük prenses?" diye sordu. Alexis ağzını açıp dişlerini gösterdi. Sirius memnu bir ifadeyle "güzeel" dedi. Kitapların olduğu rafa geçip "bu gün hangi hikayeyi okumamı istersin?"diye sordu. Alexis biraz düşündü "Sen seç" dedi. Sirius rastgele kitaplardan bir tanesini alıp küçük kızın yanına oturdu ve okumaya başladı
"Bir varmış bir yokmuş.... Denizlerde yaşayan mutlu bir yunus ailesi varmış. Bu ailede bir anne yunus, baba yunus ve bebek yunus varmış. Bebek yunus oyun oynamayı çok seviyormuş. Bir gün bebek yunus küçük balıklarla saklambaç oynarken saklanmak için biraz fazla uzağa gitmiş. Çok iyi saklandığını düşünen bebek yunusu aramaya kimse gelmemiş. Oyunu kazandığını düşünen bebek yunus saklandığı yerden çıkmış sonra hiç tanımadığı bir yerde olduğunu fark etmiş. Annesine ve babasına seslenmiş. Cevap veren olmamış. Bebek yunus bir palyaço balığına rastlamış. "Annemle babamı gördün mü diye sormuş" Palyaço balığı "üzgünüm annen ve babanı hiç görmedim" demiş. Daha sonra bir yengece rastlamış. "Annemle babamı gördünüz mü acaba" diye sormuş. Bilge yengeç "Annenle babanı görmedim ama istersen sen onları bulabilirsin" demiş. Küçük yunus merakla sormuş "Nasıl onları bulabilirim acaba" Bilge yengeç "Eğer denizi dikkatlice dinlersen o sana yön gösterecektir" demiş.
Yunus denizi dinlemiş. İlk başta bir şey olmamış ama daha sonra bir şey hissetmiş. Bu hissettiği annesinin sesiymiş." Küçük yunus hemen o sese doğru gitmiş. Yaklaştıkça annesinin sesini daha çok hissediyormuş. Koşarak annesine ve babasına sarılmış ve onlara olanları anlatmış. Babası ona hissettiğinin sesi değil titreşimi olduğunu söylemiş. Yunuslar kendi aralarında konuşmak için titreşim kullanırmış. Küçük yunus böylece titreşimini kullanmayı öğrenmiş ve bir daha hiç kaybolmamış..."
Alexis hikaye bittiğinde hiç uykusu varmış gibi görünmüyordu. "Baba" dedi. Sirius "Efendim Alexis" dedi. Küçük kız tereddütlü bir şekilde "Benim annem nerede ?" diye sordu. Sirius bu soru karşısında şaşırmıştı. Daha önce bu konuda hiç bir şey sormamıştı çünkü. Sirius "Annen uzaklarda" diye kestirme bir yanıt verdi ama Alexis için bu yeterli değildi. "Neden uzaklarda?" Sirius "Çünkü işleri var" dedi. Alexis "İşlerini benden daha mı çok seviyor" dedi. Sirius "Olur mu öyle şey Alexis seni her şeyden daha çok sevdiğine eminim" dedi. Alexis artık ağlamaya başlamıştı "Peki o zaman neden yanıma gelmiyor" dedi. Sirius "Alexis bunlar biraz karışık şeyler. Annenin yanımıza gelmesini engelleyen şeyler var. Bu yüzden yanımıza gelemiyor." dedi. Alexis "O zaman büyü yapıp kaldıralım o engelleri annem gelsin" dedi hıçkıra hıçkıra ağlayarak. Sirius küçük kıza sıkıca sarıldı "Keşke bebeğim... keşke büyü ile kaldırabilsek te yanımıza gelse ama olmuyor. " dedi. Küçük kız Sirius'un kollarında hüngür hüngür ağlıyordu. Sirius "Unutma annen uzakta olsa bile seni çok seviyor tamam mı?" dedi. Kız sadece başını salladı. Sirius "Bu gece yanında yatmamı ister misin?" diye sordu. Küçük kız yine başını salladı. Sirius pembe yatak örtüsünü açıp küçük kızın yanına uzandı. Alexis ise Sirius'a sarılıp gömleğini ıslatacak kadar ağladı ve yorgunlukla uyuyakaldı. Rüyasında kim olduğunu bilmediği annesinin onu kucakladığını gördü.
Sirius sabah uyandığında tepesinde kıkırdayan bir Alexis vardı. Sirius'un uyandığını fark edince yataktan aşağıya inip koşmaya başladı. Uyku sersemi olan Sirius ne olduğunu pek anlamamıştı. Kalktı uyuşuk bir şekilde alt kata indi. Remus her zamanki gibi sabah kahvaltı için taze poğaça alıp gelmişti. Sofrayı hazırlıyordu. Sirius alt kata indiğinde kahkahalarla gülmeye başladı. Sirius sinir olarak "Ne var, ne gülüyorsun aylak" dedi. Remus "Git bir kendine bak" dedi. Sirius "Accio ayna" dedi. Uçarak üst kattan geldi. Omuzuna kadar uzun siyah saçları küçük küçük örülmüş, aralarına küçük pembe tokalar takılmış ve bazı örgüler pastel boya ile pembeye boyanmıştı. "Nerede o küçük cadı" dedi Sirius oyunculukla. Masa örtüsünün altından onu izleyen Alexis'i gördüğünde asası ile "Wingardium Leviosa" büyüsü yapıp masa örtüsünü havaya kaldırdı. Küçük kız çığlıklar içinde kaçmaya başladı. Sirius masa örtüsünü eski haline getirdi ve Alexis'i yakalayıp gıdıklamaya başladı. Sen şimdi saç ile oynamak nasıl oluyormuş görürsün dedi. Asasını ona doğrultup "Colovaria" dedi. O anda Alexis'in kuzguni siyah bukle bukle saçları pembe ve kıvır kıvır olup havaya kalktı. Alexis koşarak aynaya baktı. "Babaa düzelt şu saçlarımı" dedi yanaklarını şişirerek. Sirius "Dersini alana kadar olmaz" dedi. Remus ikisine kıkır kıkır gülüyordu. Çapulcularla büyümenin yan etkisi dedi kendi kendine. O sırada James ve Peter aklına geldi. Onlarında burada olmasını çok isterdi. Abuk sabuk şeyler yüzünden Peter ölmüş, James ve Lily henüz bilmeseler de katil damgası yemiş, Harry kardeşsiz, Alexis annesiz ve sahte bir baba ile büyüyordu. Tüm bu durumun nasıl ve ne zaman biteceği ise belirsizliğini koruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter - Farklı Bir Başlangıç (Tamamlandı)
Fanfic✨✨✨✨✨Harry Potter hikayesi farklı bir başlangıç yapıyor. Olaylar Harry'nin doğumundan itibaren değişiyor ve bambaşka bir hal alıyor.✨✨✨✨✨ Hikaye 17.07.2018 tarihinde tamamlanmıştır.