1.6

3.4K 296 89
                                    

Devon: Bir şey sorabilir miyim?

Devon: Yani, müsait değilsen rahatsız etmek istemem.

Calum: Müsaitim.

Devon: Pekala.

Devon: Şeyi merak ediyordum.

Calum: Neyi?

Devon: En sevdiğin şarkıyı.

Calum: Neden 'en'lerimle kafayı bozduğunu anlamıyorum.

Devon: Sadece merak ediyordum.

Calum: Akşamın bu saatinde mi?

Devon: Ama müsait olduğunu söylemiştin.

Devon: Yoksa yalnızca Doğu yakadayken mi konuşuyoruz?

Calum: Bilmem.

Calum: Sen nasıl olmasını isterdin?

Devon: Topu bana atma pislik herif.

Devon: Sana bir soru sordum.

Calum: İki tane soru sordun.

Calum: Çok şey istiyorsun.

Devon: İkisi de oldukça kolay sorular.

Devon: Belki kullandığın kelimelerle bir cümle bile kurmazsın.

Calum: Sen telefonuna bakarken ben de sana doğru bakıyorum.

Devon: Ne?

Calum: Ve sonra bir başkasıyla gidiyorsun.

Calum: Senin yerini alabilecek birisini bulurum dedin.

Calum: Buna inanmıyorum çünkü yerime bir başkasını bulmak istediğini zannetmiyorum.

Devon: Başka birisine gönderecektin sanırım?

Calum: Biz "o işi" yapmaya devam edeceğiz ve ben senin her söylediğine inanmaya başlayacağım.

Calum: Seni arzulamıyorum ama seni bir başkasıyla düşünmekten nefret ediyorum.

Devon: Calum?

Calum: Sevdiğin biriyle olmak mı?

Calum: İhtiyacın olan biriyle olmak mı?

Devon: Paralel evrene mi düştük anlamıyorum.

Calum: En sevdiğim şarkının sözleri.

Devon: Oh, şey.

Devon: Ben her şeyi çok yanlış anladım sanırım.

Devon: Sadece ismini söyleyebilirdin bu biraz zahmetli ve karışık durdu.

Calum: Hazır cevap olmaktan hoşlanmıyorum.

Calum: Ve eğer istersen Doğu yaka dahil kalan her yerde konuşabiliriz.

He(art) || hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin