Soyunma odasının hemen yan tarafına iki sene önce futbol takımının isyanları sonucu yaptırılan duşlara geldiğimizde, ilk defa dersi asıp biriyle sevişecek olduğum gerçeğine şaşırıyordum. Hatta bunun kendi isteğimle olacak olması çok daha başka bir şaşkınlık nedeniydi benim için.
Calum'ın da söylediği gibi, duşlar ve hemen yandaki soyunma odası bomboştu. Muhtemelen antrenman saatleri değildi, Calum bunu yeterince iyi bildiği için burayı 'kullanmamızı' önermiş olmalıydı.
Tuttuğu elimi biraz daha sıkı bir şekilde kavradıktan sonra kapıyı kapattı. Altındaki büyük kilidi çevirip ufacık bir tık! sesini duvarlarda yankı halinde duyduğumuzda, heyecanla titreyen gözlerimiz birbirleriyle buluştu. Sanki ilk seferimizdeymiş gibi kalbim heyecanla çarpıyordu. Göğüs kafesimde tutturduğu ritmik atışlarını hissedebiliyordum, cildimin altında nasıl zorlandığını.
Kapının üzerinde ufak bir cam olduğu için, kendisiyle birlikte beni de dışarıdan baktığınızda içeriyi gözlemleyebilmenizin mümkün olmadığı bir köşeye çekti. Sırtımı soğuk duvarla buluşturdu ve sessizce bana biraz daha yaklaştı. Çok uzak sayılmazdık ama çok yakın olduğumuzu da söyleyemezdim. Sertçe yutkunduğum zaman burnuma dolan kendine özgü erkeksi kokusu duş alınan odanın nemli kokusunu bastırmaya yetecek kadar yoğundu.
"Bundan önce... bir şey itiraf etmem gerekiyor sanırım."
Sanki gerçekten bu mümkün olabilirmiş gibi biraz daha sert bir şekilde yutkundum. Normalde insanların gözlerinin içine bakamama gibi bir problemim yoktu. Öfke kat sayısının en yüksek olduğu durumlarda bile göz teması kurmaktan asla kaçınmazdım. Ama şimdi bunu Calum'la kurmak beni gerçekten zorluyordu. Çekindiğim yoktu ama sadece... o kahverenginin neredeyse tüm tonlarını içlerinde saklayan irislerine bakmak ruhumdan başlayarak kalbime kadar birçok duygunun işlenmesine neden oluyordu. Kirpiklerinin arasında parlayarak bana bakan gözlerine baktığım her seferinde zavallı kalbim tekliyordu. Bütün uzuvlarım titriyor ve işin içine sıcak tenini hissetme olayı girdiğinde uyuşmaya başlıyordum.
Başımı yavaşça salladım. Titreyerek ciğerlerimdeki nefesin bir kısmını sarf ettiğimde gözleri kapanıp yavaşça açıldı. Ama bana değil, aşağıya bakıyordu gözleri. Şimdi ona bakmak, onu zihnimin ön tarafına kazımak, bir daha asla unutmamak istercesine izlemek çok daha kolaydı.
"Hayatım içinde sen olmadığın zamanlarda bok gibi."
Bu kez ikimiz aynı anda yutkunduk. Odanın içi o kadar sessizdik ki, neredeyse bu yutkunuşlarımızın bile duvarlarda yankı yarattığını düşünecektim.
Gözlerini bu sefer bana doğru kaldırdı. Alınlarımızı birbirine yaslarken çok zayıf bir şekilde soluk alıp verdi. Ferah nefesi cildime dokunup geçerken, vücutlarımızı birbirine yasladı bu kez. Onları öpmem için beni resmen davet ettiğini düşündüğüm kalın, çok ama çok hafif kırmızıya dönük, üzerinde incecik çizgiler olan dudaklarını ıslattığında karnıma sert bir tekme yemiş gibi hissettim. Neredeyse nefes bile alamayacaktım.
"Bir daha beni sakın bırakma," diye fısıldadı dudaklarıma doğru. "Çünkü benim gerçekten seni bırakmak gibi bir niyetim yok, yemin ederim ki."
Alevlerin tüm yakıcılığıyla kızdırılmış bir demirin boğazımın ortasına hiç acımadan bastırıldığını hissedebiliyordum. Soğuk duvarla buluşmuş sırtım istemsizce kıvrıldığında birbirimize daha çok yaslanmış olduk. Dudaklarının arasından cılız bir sesin çıktığını duyduğumda şimdiden bu heyecanın benim için iyiye işaret olmadığını anlayabilmiştim.
Ellerim ensesine tırmandı. Yüzünü kendi yüzüme doğru yaklaştırıp dudaklarımızı birleştirdim. Calum ise bunu tereddüt etmeden kabul etti. Bir eli belimi sıkıca kavrarken, duvardan uzaklaşan sırtımı yeniden yasladı. Diğer eli bedenimin çok yakınında duvara dayanmış bir şekilde beklerken, sanki uzun zamandır birbirimizden uzak kalmışız da; bir araya gelme şansını henüz bulabilmişiz gibi büyük bir özlemle öpüşüyorduk. Dudakları o kadar sıcak ve yumuşaktı ki, onu öpmeyi bırakamıyordum. Yakıcı dokusunun ruhunuzda ve kalbinizde yarattığı kaçınılmaz büyünün girdabına kapılmak oldukça kolaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
He(art) || hood
FanfictionSenin gözlerinde, beni olmak istediğim gibi tarif eden bir şey vardı.