Dün gece gerçekten geç bir saatte eve gelmiş ve üzerimi bile değiştirmeden kendimi yatağıma bırakmıştım. Bugün Bay Styles ve ben işe gitmiyorduk yarın gidecektik, bu demek oluyor ki güzel bir uyku çekmiştim. Uçakta ara sıra sohbet etmiş fakat genel olarak uyuklamıştık, en azından patronum öyle yapmıştı. Ben ara sıra telefonumdan müzik dinlemiş birkaç kez tuvalete gitmiş ve biraz uyuma numarası yaparak patronumun omzunda mükemmel dakikalar geçirmiştim.
Şimdi ise salonda sessiz bir şekilde oturmuş Rusya maceramızı düşünüyordum. Anlam veremediğim bir şekilde Bay Styles sürekli benle temas halinde olmuş hatta ileri gittiğimiz yerlerde olmuştu. Asla şikayetçi değildim ancak onun birden bire böyle değişmesi ve buraya dönünce yüzüme bakmaması tuhaftı. Gerçekten uçaktan indikten sonra neredeyse hiç yüzüme bakmamış tek yaptığı telefonuyla uğraşmak olmuştu.
Elim dudaklarımda düşünürken evimin içinde yayılan zil sesiyle irkildim. Kaşlarımı çatıp kimseyi beklemediğim için kimin gelebileceğini düşündüm. O sırada zil bir kez daha çaldığında koltuktan kalktım ve hızlı sayılacak adımlarla oraya ilerledim. Delikten kimin geldiğine baktığımda bunun tanımadığım bir adam olması kaşlarımı çatmama yol açmıştı. Muhtemelen apartman görevlisi ya da yeni bir komşu diye düşünürken kapıda ki kişi zile bir kez daha bastı. Başımı delikten uzaklaştırıp kapıyı açtığımda karşımda ki adam mahcup bir ifadeyle beni süzdü ve konuştu.
''Alice Olivia Townes?''
''Evet benim''
''Bu paket sizin için.''
Elinde ki büyük paketi bana uzatırken kaşlarım çatılmıştı bile.
''Kimden gelmiş bir bilginiz var mı?''
''Hayır efendim ancak paketin içinde bir not kartı var, muhtemelen orada yazıyordur.''
Başımı salladım ve uzattığı paketi aldım. Adama kısaca teşekkür ederken bana karşılık vermiş ve gitmişti. Heyecanla ağır sayılabilecek paketi sıkıca kavrayıp düşmemesine dikkat ederek salona adımladım. Büyük salonuma geldiğimde kendimi koltuğa bıraktım ve elimde ki paketi tam önüme koydum. Şortum yukarı doğru kıvrıldığında onu düzelmeye çalıştım ve merakla önümde ki paketi kavradım. Üzerinde ki tüle benzeyen şeyi çözerken burnuma gelen çilek kokusuyla gözlerim büyümüştü. Dikkatli ve hızlı bir şekilde paketi çözdüğümde karşıma çıkan çikolatalı meyve sepeti ağzımın kocaman açılmasına yol açmıştı. Meyvenin üzerine konulmuş notu alırken yüzüme kocaman bir gülümseme yayılmıştı.
'Rusya seyahati boyunca beni hüsrana uğratmadığın için ufak bir hediye Townes xx -Harry Styles'
Dudaklarıma yayılan kocaman gülümsemeyle ufak bir çığlık attım. Acaba bende ona teşekkür hediyesi olarak çıplak bir fotoğraf yoksa direk kendimi falan mı sunsaydım? Aptalca sırıtıp telefonumun nerede olduğuna bakındım. Sehpanın üzerinde duran telefonu görünce bir elimle koltuğa tutundum ve diğer elimi bedenimle beraber uzatarak telefonu kavradım. Hızlıca telefonumu alıp kilidini açtım ve mesajlaşma uygulamasına girerek gelen mesajları görmezden geldim. Arama kısmına onun adını yazdığımda çıkan konuşmaya basıp kamerayı açtım. Bacaklarımın çıkmasına dikkat ederek yolladığı sepeti çektim ve fotoğrafın altına yazdım.
Alice Townes: Bu güzel ve leziz hediye için çok teşekkür ederim Bay Styles
Mesajın iletildiğine dair iki tik saniyeler içinde mavi tik olduğunda dudaklarımı ısırıp cevabını bekledim. Çok kısa bir süre sonra hızlıca yanıtladı.
Harry Styles: Sorun değil başarılarının devamını istiyorum Townes x
Sana başarıdan çok daha fazlasını sunacağım bebeğim emin olabilirsin. Ona cevap vermeden telefonu kilitledim ve sepette ki çikolata kaplı çileklerden birini aldım. Yarın şirketten biraz erken çıkacaktık çünkü şirketin düzenlediği konser günü gelmişti. Bizlerde orada yer alacaktık ve ben konser sırasında patronuma onu 'biraz' hareketlendirecek şeyler yapmayı planlıyordum. Onun bu güzel hediyesi sadece teşekkürle geçiştirilecek bir şey değildi. Gerçekten şuan evime gelmeli ve benimle sabaha kadar sevişmeli diye düşünüyordum ama onunla direk sevişmek, onunla biraz yakınlaşıp ateşini yükseltmekten güzel değildi.
