Three

9.2K 383 423
                                    

Yorgun adımlarla patronumun yanından yürürken bakışların üzerimde olduğunu hissetmiştim. Patronumla beraber olmamın insanların üzerimde bakışlarını gezdirmesine sebep olması hoş bir durum değildi. Gerçi benim açımdan bakacak olursanız açıkçası umurumda bile değildi. Öğle yemeğinden henüz gelmiştik ve benim üzerime saçma bir yorgunluk çökmüştü. Gerçekten ne zaman yemek yesem böyle saçma bir yorgunluk ve uyku bastırıyordu. Bay Styles bunu fark etmişti ve yolda bana biraz(!) kızmıştı. 

''Toplantıda konuşulan her şeyi not almanı istiyorum Townes. Diğer çalıştığın yerlerde nasıldı bilmem ama toplantılarda gerekmedikçe sana konuşma hakkı verilmeyecektir. ''

Olumlu anlamda başımı salladığımda, odasına girmiştik bile. Siyah dar gömleğinden belirgin olan sırt kaslarını izlerken iç çekmeden edememiştim. Bana omzunun üzerinden kısa bir bakış atmakla yetindi. Restorandan çıkar çıkmaz yolda terlediği için ceketini bana vermişti. Sol elimde sıkıca tuttuğum çiçekli ceketini düşmemesi için biraz daha yukarı çektim. Bay Styles telefonunu masasına bırakıp bana dönmeden, odasında bulunan lavaboya ilerlerken benimle gel demişti. 

Siktir! Yoksa onunla orada sevişecek miydik? 

Yolda tutmam için elime tutuşturduğu ceketi bırakmadan hızlı adımlarla peşinden ilerledim. Lavaboya girince kapıyı kapatma gereği duymadan bana bakan patronuma odaklandım. Dudaklarını yalayıp bana doğru gelmeye başladığında, beyaz çamaşırlarımı giydiğim için kendime lanet ettim. Bu adam daha seksi çamaşırlarla beni görmeyi hak ediyordu! 

Tam karşımda durup bana baktığında yutkundum. Gözlerini devirip bana arkasını döndüğünde şaşırmıştım. Kafam karışmış bir halde ona bakarken sinirli sesini duydum. 

''Aklından neler geçiyor Townes bilmiyorum ama şu lanet ceketi giydir artık.''

Kendime koca bir küfür edip aceleyle ceketi giymesi için iki elimle kavradım. Kollarını ceketin kolundan geçirirken biraz parmak ucunda yükselip, ceketi tamamen omuzlarına bıraktım. Omuzlarını silkeledim ve aynadan keskin bakışlarını yakaladım. 

''Sadece bana ne yapmam gerektiğini söylemenizi bekliyordum Bay Styles, bir düşüncem yoktu.''

''Her neyse Townes, her neyse.''

Bana tebessüm edip lavabodan çıktığında ona göz devirmeden edemedim. Gerçekten ne düşündüğümü nereden tahmin ediyordu bilmiyordum ancak kesinlikle onun yanındayken kirli düşüncelerime artık yer vermemeye çalışacaktım. Lavabodan çıkıp dışarıyı izleyen patronumu izlemeye koyuldum. Sadece bir an için o pencereye beni yaslayıp eşsiz dudaklarını boynumda gezdirdiğini hayal ettim. Sonra bu hayale karşılık duruşumu düzelttikten sonra boğazımı temizledim. 

''Bir isteğiniz var mı Bay Styles?''

''Bana bir kahve getir lütfen ve sonra toplantıya kadar ajandamı düzenle. Gereksiz röportaj ve çekimleri ileri bir tarihe atmayı unutma.''

Görmediği halde başımı sallayıp odasından hızlı adımlarla çıktım. Ashley dalgın bakışlarla koridorda ilerlerken kısık bir tonla ona seslendim. İrkilip bana döndüğünde ona gelmesini işaret ettim, yüzünde ki  buruk  gülümseme eşliğinde bana doğru adımladı.  Ashley sabah ateşli patronumun bahsettiği sekreterdi. Tıpkı söylediği gibi hemen tanışıp kaynaşmıştık, iyi bir kızdı. 

''Ashley neyin var?''

Merakla sorduğumda yanıma çoktan ulaşmıştı bile. 

''Midem bulanıyor, sanırım mayonez tüketmekten acilen vazgeçmeliyim.''

Kısa süren konuşmanın devamında gereksiz konulardan sohbet etmeye başlayınca sıkıldığımı hissettim. Bana ne kadar yorgun olduğuyla ilgili bir şeyler anlatırken, başımı salladım ve ona ufak bir tebessüm ederek geçmiş olsun dedim. Ashley yavaş adımlarla yanımdan uzaklaşırken kahve yapmak üzere çay ocağına benzeyen yere ilerledim. Bu çay ocağı tarzı odayı sadece ben ve Bay Styles kullanabilirdik. Hoş Bay Styles nazik kıçını kaldırıp burada kendine kahve yapamayacak kadar meşgul, evinden kendine yemek getirip burada öğle arası ısıtıp yemeyecek kadar zengindi. Eh bende dışarıda yemek yemeyi tercih ettiğim için bu oda sadece çay, kahve ve diğer içecek çeşitlerinin bulunduğu bir odaydı. 

Skin | hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin