''Gerçekten hepsini çok seveceksin, çok iyiler.''
Beatrice gürültülü mekanda ilerlerken sesini duyurmak için bağırarak konuştu. Onu dikkatle dinleyip başımı olumlu anlamda salladım. Bu sırada kalabalık mekanda beni kaybetmemek için elini uzattı. Uzattığı elini sıkıca tutup peşinden sessizce ilerliyordum. Henüz İtalya'dan buraya daha yeni kesin dönüş yapmıştım. Bu yüzden Beatrice buraya adapte olabilmem için beni arkadaş grubuyla tanıştırmaya götürüyordu. En çok merak ettiğim şeylerden biri bütün o siyahi arkadaşları acaba kaba aksanımla dalga geçerler miydi? Çünkü onlar kadar akıcı ve düzgün bir aksanım yoktu. İtalyan olduğum için aksanım insanlara kaba gelebiliyordu ve iş yerimde bundan dolayı benimle uğraşanlar olmuştu bile.
Beatrice bir masanın önüne geldiğinde ellerimizi ayırdı ve ayağa kalkıp ona sarılan siyahi arkadaşına karşılık verdi. Dudaklarımı birbirine bastırıp masada bulunanları süzerken kendimi birden birinin kolları arasında buldum.
''Merhaba güzellik ben Sheyaa ama sen bana kısaca sevgilim diyebilirsin.''
''Sheyaa uçtu siz ona takılmayın.''
Gülerek beni kolunun altına almış kişiye baktım. Ten rengi kahverenginin en güzel tonuydu diyebilirim. Ne çok koyu ne de çok açık bir teni vardı. Bembeyaz dişleri ve dolgun dudakları onu kıskanmama yol açmıştı. Aynı zamanda yüzünün bazı yerlerinde dövmeler vardı. Kısacası Sheyaa gerçekten yakışıklıydı, evet.
''Sheyaa kızı bırak tanışalım amına koyayım.''
''Bebeğim birazdan seninle bir oda buluruz, evet buluruz halledeceğim.''
Ağzını yayarak konuşup beni kolları arasından itekledi. Düşmemek adına masaya tutunup bana elini uzatan kişiye baktım.
''Selam güzellik ben Miles.''
''Bende Alice memnun oldum.''
Elimi sıkacağını sandığım anda elimi kavrayıp beni kendine çekti ve kendilerine has bir selamlaşma bahşetti. Boşta olan eliyle omzuma hafifçe vurup geri çekildi ve ellerimizi ayırdı. Masada ki herkes oldukça içten bir şekilde benimle tanışırken en son beni dikkatle izleyen kişiye denk geldim. Yayılarak oturduğu yerden kalkıp keskin bakışlarını gözlerimden çekmedi. O çokta koyu bir ten rengine sahip değildi. Hatta ten rengi beyaza yakındı diyebilirim. Gözleri kahverengi ve kaşları biraz kalındı. Yüzünün bazı yerlerinde dövmeler vardı ve dövmelerin devamı kesinlikle vücudunda vardı. Kavruk tenine saçma bir şekilde yakışan sarı saçları vardı. Dibinin siyah olması saçlarının boyalı olduğunu kanıtlıyordu. Saçları ince ince rasta halindeydi ve muhtemelen eğlencenin dibine vurduğu için dağınık gözüküyordu. Çenesinde ki sakalı kaşıyıp bana doğru adımladı. Selamlaşmak için elimi ona uzattığımda sıcak elleri, ellerimi kavradı. Elimi yukarı kaldırıp dudaklarını değdirdiğinde nefesim kesilmiş kalbim teklemişti.
Gürültüden dolayı elimi bırakmadan beni yavaş ve nazikçe kendine çekti. Boşta olan elini bir tüy kadar hafif denebilecek şekilde belime yerleştirdiğinde, soluklarım hızlandı. Kalbimin bu derece hızlı atmasına şaşırırken dolgun dudaklarını kulağıma yaklaştırdı ve konuştu.
''Ben Gazzy tanıştığıma memnun oldum, gerçekten.''
Biraz geri çekilip içten bir şekilde gülümsediğinde ona karşılık verdim. Elimi bırakmadan beni masaya doğru çekip yanına oturttuğunda, ondan bütün gece ayrılmak istemediğimi hissetmiştim.