Bay Horan kolasından büyük bir yudum alarak bardağı dudaklarından ayırdı. Yanımda geyirmemek için- en azından aşırı samimi olana kadar- ağzını kapatıp elini yumruk halinde dudakları üzerine bastırdı. Yaptığı hareket ve geyirmemek için gösterdiği çaba çok şirindi. Bir kez şirkette ona evrak götürdüğümde kapının ardından deprem hissiyatı veren geyirmesini duymuştum, evet. Tabii buna rağmen aşırı şeydi, sevimli?
Birkaç saniye sonra eli dudaklarından çekildi ve inci beyazı dişlerini, eşsiz gülümsemesini sergiledi. Ona tebessüm edip oturduğum yerde kıpırdandım ve olabilecek en rahat pozisyona geçtim. Tabii buraya büyük bir cesaretle gelmiş olsam da hala rahat olamamanın verdiği baskıyı hissetmemek elde değildi.
''Yani gitmekte ısrarcısın, ha?''
Kaşlarını kaldırıp merakla sorduğunda evinden değil, şirketten gidecek olmamı sorduğunu anlamamak zor değildi. Geldiğimden beri genel olarak şirketten gidecek olmam hakkında konuşmuştuk. Buna üzüldüğünü, gitmemem gerektiğini dile getiriyordu. Elbette bende gitmek istemiyordum ancak artık patronumla yan yana olmak sinirlerimi yıpratmış olduğu kadar, gururumu zedeliyordu.
''Gitmemi isteyen Bay Styles yani o bunu istiyorsa kalmama gerek yok bence efendim.''
Kaşlarını çatarak ona efendim dememin üzerinde takılmış olduğunu anladım.
''Harry bir bok bilmiyor, kal. Ayrıca...''
Bana biraz daha yaklaştı ve önüme düşen bir tutam saçı parmağıyla geriye iterek gözlerime baktı. Bir okyanus kadar mavi olan gözleri ela gözlerime direk odaklanmış, bakışları bir saniyeliğine kalbimin teklemesine yol açmıştı. Bana inanın Harry Styles ve Niall Horan'la aynı ortamda çalışıp size karşı tavırlarından dolayı hislerinizi kontrol edemiyordunuz. Benim boş bakışlarıma oranla imalı bakışları vardı, şaşırtmadı.
''Ayrıca bana Niall demen konusunda çoktan anlaşmıştık ne bu resmiyet?''
''Alışkanlık işte Niall, özür dilerim.''
''Pekala o zaman sana bir şey sormak istiyorum.''
''Tabii dinliyorum.''
Bedenini bana çevirdi ve dudaklarını hızlıca diliyle ıslatıp sordu.
''Geçen iş çıkışı olan o olay neydi? Senin çatlak korumalardan birine yumruk attı ve adamı şikayetçi olmaması için ikna edene kadar kıçım çatladı.''
Duraksadı ve konuşmama fırsat vermeden devam etti.
''Bana neler olduğunu anlatmadı yani demek istediğim sen ve Harry... Alice neler oluyor?''
Ani sorusu yolda telefonla ilgilenerek yürürken bir ağaca toslamış gibi hissetmeme yol açmıştı.Yutkunup bana inanmasını sağlamak için profesyonel yalancı tarafımı devreye soktum.
''Bay Styles ve ben yeni şirkete geçme konusunda konuşuyorduk. O ilk başta gitmemi söylese bile şimdi gitmemem için tartışma başlattı. Bende daha fazla tartışmanın uzayıp kırıcı bir seviyeye gelmesini elbette istemedim. Bu yüzden o konuşurken odasını ve şirketi hızlıca terk ediyordum ki...''
Hızlıca konuştuğum ve gerçekçi olmasını sağladığım için duraksayıp yutkundum ve hemen ardından alt dudağımı ıslatıp hararetle anlatmaya devam ettim.
''Bay Styles elbette peşimden geldi, şaşırtmayacak bir durum. Bilirsin lafını tamamlamadan bir tartışma onun için bitmiş sayılmaz. Bana kısmen kaçtığım için kızarken beni almaya gelen arkadaşım olayı çok yanlış anladı. Bu yüzden aralarında sözlü bir tartışma çıktı. Bende doğal olarak olayın büyümemesi için arkadaşımla uzaklaştım ve bu patronumun hırsını korumadan çıkarmasını sağladı. Yani ne düşünüyorsun bilmiyorum ama aramızda öyle sandığın kadar büyük bir problem yok, bana güvenebilirsin.''