Thirty One

5.1K 263 293
                                    

Benimle ilgili bilmeniz gereken en önemli şeylerden biri, hayatımın en güzel sayılabilecek anlarını birilerinin itinayla bölmesiydi. Yani gerçekten birileri sanki beni gizli bir kamerayla izliyor ve, en olmaması gereken yerde 'hadi Alice'in bu güzel anı yaşamasına engel olalım' diyerek o güzelim anı bozuyorlardı, gerçekten. Patronum üzerinde ki şoku atabildiği sırada, yüzüklü parmakları kolumu nazikçe kavrayarak yüzünü bana yakınlaştırdı ve kısık bir tonda konuştu.

''Dün geceden kalma kıyafetlerin olmasaydı gerçekten seni saklama zahmetine girmezdim.''

Dudaklarımı büzdüm.

''Sorun değil Harry, saklanırım.''

''Tamam benimle gel onu bahçeye çıkaracağım o sırada sende gidersin.''

''Tamam.''

Sıkıntıyla iç çekip peşinden giderken Kendra bir kez daha kendini hatırlatmak ister gibi zile bastı. Harry sıkıntıyla oflayıp çıkış kapısının biraz ilerisinde bulunan kapalı kapıyı açtı. Onun yüzünü şu an göremesem bile oldukça sinirli gözüktüğüne emindim. Onun mimiklerini kendiminkilerden iyi biliyordum, bilirsiniz yüzünü izlemek hobim falan. Önümden çekilip geçmem için bana yer açtığında daha fazla oyalanmadan hızlıca odaya girdim. Burası ufak bir ayakkabı odasıydı ve burnuma yeni ayakkabı kokusu geliyordu. Aynı zamanda odayı aydınlatabilecek bir ufak pencerenin olmaması burayı karanlık ve boğuk kılıyordu.

Harry'ye doğru döndüğümde birkaç büyük adımla yanıma gelmiş ve büyük elleriyle yüzümü avuçları arasına alıp dudaklarını hızlıca dudaklarıma bastırmıştı. Gerçekten çok kısa süren öpüşmenin ardından, hafifçe geri çekilip nefesini dudaklarıma vererek konuştu.

''Bu olduğu için üzgünüm, gerçekten.''

''Bay Styles... yani Harry sorun değil gerçekten.''

Kapının zili bir kez daha çaldığında ufak bir küfür edip odadan çıktı ve kapıyı kapadı. Çok kısa bir süre sonra sevgilisinin(?) sesi kulağıma dolmuştu. Gerçekten bu odadan çıkıp onu yere yatırmak ve kahkahalar atarak ses tellerini koparıp bayrak gibi sallayasım gelmişti. Ancak bunu elbette yapamayacağım için gözlerimi devirip sessiz kaldım, en azından şimdilik.

''Hizmetliler nerede?''

''Yolladım.''

''Neden?''

''Kendra sorgulama bahçeye çıkıyorum, geliyor musun?''

Kendra hiçbir şey demediğinde topuklu ayakkabısının zeminde çıkardığı tok ses bana bir cevap gibiydi. Birkaç dakika tamamen seslerin kesilmesini bekledim. Daha sonra hızlıca ancak sessiz olmaya dikkat ederek o ufak odadan çıktım. Biraz daha o odada kalsaydım oksijen eksikliğinden havale geçirebilirdim, gerçekten. Sessiz adımlarım kapıya ulaştığında derin bir nefes alarak kapıyı açtım ve sessizce ardımdan kapadım. Ben çıkınca bakışları bana dönen güvenlik görevlilerine ufak bir tebessüm ederek şoförün olduğu yere doğru adımladım. Bill arabanın camını silerken ona seslendiğimde omzunun üzerinden bana döndü.

''Bayan Townes?''

''Merhaba Bill işin yoksa beni evime bırakabilir misin.''

''Elbette efendim buyurun.''

Kuşkulu bakışları anlık bir şekilde üzerimde gezindiği sırada ona bir yalan söyleme zorunluluğu hissettim. Gerçekten şu dakikaya kadar kendimi iyi hissederken şu andan itibaren yaptığımız şeyin suçluluğu (?) üzerime çökmüştü. Bu yüzden karşımda ki adama kesinlikle yalan bile olsa açıklama yapmalıydım.

Skin | hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin